Sevgili dostlar siz kurdun hikayesini bilir misiniz? Hani kendi işini kendi gören bu sebepten boynu kalın olan kurdun hikayesini..
Bilmeyenler olabilir anlatayım;
 
Bizim kurt her zaman olduğu gibi o gün de düşmüş yollara kendine yiyecek bir şeyler aramaktadır. Dağ, tepe dolaşır ve ayakları onu bir çiftliğin kenarına kadar getirir. Çitlerin içerisinde gezinen besili bir köpek dikkatini çeker. Bu kadar dar bir alanda yaşamak zorunda olup da bu kadar besili olmasına şaşırır. Yakın ırk olmaları itibariyle biraz da imrenerek sorar; ‘’Köpek kardeş sen nasıl bu kadar besilisin de ben bu kadar zayıf’’. Köpek biraz da övünerek ‘’Ben insan oğluna itaat eder, onun söylediklerini yaparım oda bana yemek verir.’’ der.
Köpek övünürken boynundaki izler kurdun dikkatini çeker. ‘’Köpek kardeş bu boynunun hali nedir böyle? boynun incecik, tüy kalmamış’’ Köpek; ‘’Ben günün büyük bölümünü zincire bağlı geçiririm ve buda tasmanın izidir’’ der.
 
Kurt anlar ki bu bedel karın tokluğu için ağır bir bedeldir. Eyvallah der, tam yola koyuluyorken Köpek ardından bağırır ‘’Kurt kardeş nereye..’’ Kurt cevap verir ‘’Benim boynum neden kalın biliyor musun, Kendi işimi kendim hallederim de ondan’’ der..
 
Velhasıl futbola dönecek olursak, puanların cepte olduğu maçlar artık çok uzaklarda kaldı. Artık zaman kendi işini kendi görenlerin zamanı. zaman boynu kalınların zamanı, zaman Kurtların zamanı….
 
Çok isteyen, mücadele eden, bedel ödeyen bu ipi göğüsleyecek.
 
Malatyaspor müsabakası da hem en yukarıya tutunmak adına, hem de birkaç haftalık kötü oyuna sünger çekme adına hayati önemde bir müsabaka..
 
Hüseyin hoca her zamanki sisteminden vazgeçmiş ve 3’lü orta sahanın iki tecrübeli ismini (Mikel-N’Diaye) yanına oturtmuş. Sosa’nın yanında bir süredir kadroda yer bulamayan Abdülkadir Parmak’a yer vermiş. Hatta bunlarla yetinmemiş bir de Pereira’nın yerine genç Serkan’ı, Guilherme’nin yerine de sakatlıktan dönen Abdülkadir Ömür’ü monte etmiş.
Bugüne kadar oynaya gelen ideal on birden 3 oyuncuyu aynı anda değiştirmiş. Hem oyuncuları, hem sistemi değişmiş…
Maç beklendiği üzere Trabzonspor'un hakimiyetinde başladı. Önce Sosa'nın asistinde Novak santraforvari bir kafa golüne imza attı. Sonra da kaptan serbest vuruştan gözlerimizin pasını sildi. Daha 30 dakika dolmadan skor bir anda 2-0'a geldi. Tam keyifler tavan yapmışken Sörloth sakatlandı ve keyfimiz kaçtı. Sakatlığın şaşkınlığı geçmeden bir de gol yiyince ne keyif kaldı, ne heyecan.
Malatyaspor'un golü öncesi N'diaye'ye yapılanın net faul olduğunu da belirteyim.
İkinci yarı da oyuna aynı on birlerle başlandı. Zaten sınırlı kadrosu olan Malatyaspor ilk 10 dakika gol bulma adına canını dişine taktı ama golü bulamadı. Bu fütursuz ileri çıkışlar arkada ciddi boşluklara neden oldu. Bu pozisyonların birinde henüz ikinci yarının 11. dakikası dolmadan Nwakaeme sahada olduğunu hatırladı ve güzel bir gole imza attı.
Galibiyet bir yana şampiyonluğa oynayan bir ekibin tertip, düzen ve isteğini gördüm dersem yalan olur. Her şeye rağmen ligin boyunun kısaldığı bu günlerde beklenen iyi oyun değil doğru oyun ve 3 puan olduğunu biliyoruz.
Son söz olarak başlığında belirttiğim kurt misali kendi işimizi kendimiz göre göre hedefe, 8. şampiyonluğa yürüyeceğiz.