Bilinen fıkradır ancak Türk futboluna özellikle de Trabzonspor’a çok uyduğu için tekrarlayalım..

Adamın biri açlıktan perişan, çaresizce dolaşırken bir lokantanın kapısında yazı görmüş: Yemek bedava, sen ye torunun ödesin..

Hemen atılmış tabi, ve sormuş..

‘Nasıl yani, şimdi ben ne istersem yiyeceğim de benden para almayacak mısınız?’

‘Yok’ demişler ‘Ne parası, ne istersen ye biz o parayı ileride torunundan alacağız’

Tabi hemen çökmüş bir masaya canı ne çekmişse tıka basa doyurmuş karnını, üzerine tatlısını, çayını bir de kürdan almış dişlerinin arasını keyifle çıkarken, kasadaki görevli ‘Hoop hemşerim’ demiş ve hesap pusulasını uzatmış.’

Tabi bizimki isyanda, ‘Bana öyle demediniz, hani yemek bedavaydı para almayacaktınız, niye beni kandırdınız?’

‘Tamam arkadaş’ demiş kasadaki, ‘Sakin ol, senin yediklerin bedava, bu dedenin hesabı!

Buradan yola çıkarak ve de lig arasından yararlanarak biraz saha dışına çıkalım, ‘Onu yendik, buna yenildik, 4. olur muyuz?, ilk ikiye  girer miyiz?  Nwakaeme  niye formsuz’un dışında  hiç akla gelmeyen bir konuya girelim..

5 yıllık süreyle yapılandırılan devasa borçlarının vadesi iki yıl daha uzatılarak yüzde 20 faizle 7 yıla çıkarılan kulüpler bayram ediyor!

Diğerleri bizi ilgilendirmez de, şimdilik 1.6 milyar TL civarında olduğu belirtilen Trabzonspor’un bu borcu, sezon sonunda yapılacak transferlerle 2 milyarı bulur mu?

Geçer bile..

O zaman biraz fikir jimnastiği yapalım, gelecekteki vaziyete bir bakalım..

Çoğu döviz cinsinden olan bu borç, yüzde 20 faizle 7 yılın sonunda nereye varır?

Şampiyon olsan bile alacağın para bunun ne kadarını kapatır?

Ve de bu şartlarda bu kulübün geleceği  ne olur?

Bu yükün altına girecek bir babayiğit çıkar mı?

Çıkarsa bununla baş edebilir mi?

Ve de bu şartlarda Trabzonspor’un geleceği  ne olur?

O zaman girişteki fıkraya dönelim:

‘Aman sen de, biz karnımızı doyuralım da, onu da torunlar düşünsün!..’

Mü diyelim?

Kaygısı Trabzonspor olanların demeyeceğini biliyorum..

SİNEKTEN YAĞ ÇIKARMAK!

Şenol Güneş yönetimindeki A Milli Futbol Takımı Dünya Kupası elemelerinde karşılaştığı Hollanda ve Norveç gibi kendisinden her konuda fersah fersah ileride olan Hollanda’ya 4,  Norveç’e de 3  gol atıp iki maçtan 6 puan çıkarınca şu zor günlerde ülke insanını mutlu etti ancak, amaçları bağcıyı dövmek olan birilerini de bundan çok rahatsız oldu..

Çünkü işin ucunda Şenol Güneş..

Ondan yola çıkarak Trabzon var..

Neymiş:

‘Yenmiş ama, Şenol takımı korkak oynatmış’

‘Zaten 2002’de Dünya Üçüncüsü olurken de Fatih Terim’in mirasını yemiş’

“Oyuncuların çoğu Avrupa’da oynuyormuş, dolaysıyla bu takımla herkes başarılı olurmuş,’

Daha önce Şenol Hoca’nın saçını taramasını, giydiği ceketini, kravatının rengine kafayı takanları kimse takmayınca, belli ki geçen yıllarda aşama yapılmış ancak yine de niyet bozuk olunca zihniyet aynı kalmış..

Aslında haksız da değiller!

Çünkü milli takım antrenörleri Dünya’nın her yerinde sahaya kendi yetiştirdikleri 11’lerle çıkıyorlar!

Alıyorlar 8-10 yaşlarındaki çocukları, 10-15 sene uğraştıktan sonra geçip başlarına milli takım diye sahaya sürüyorlar!

Mesela Ronaldo’ya topa vurmayı 7 yaşındayken Portekiz Milli Takımın antrenörü  Fernando Santos öğretmişti!..

Messi’yi ise Arjantin Milli Takımın antrenörü  Lionel Scoani bezliyordu!..

Galatasaray UEFA Şampiyonu olurken kalede harikalar yaratan Tafarel’i Fatih Terim 9 yaşındayken mahalle arasında keşfedip minik takıma alarak yetiştirmişti!

Beyler, kemanın en iyisini Stromberg yapıyor ama, onu eline her alan virtiöz olmuyor, olamıyor..

Hasetle attığınız palavralarla milletin keyfine limon sıkmayın!

ÖZAT KETO’MU DEDİ?

Futbolla ilgilenen herkesin 2010-11 sezonunda neyin ne olduğunu çok iyi bilip de çoğunun bilmemekten geldiği, ancak UEFA’nın, CAS’ın değiştirilmemek üzere onayladığı, Trabzonspor’un şike ile elinden alınan kupası için ha bire ‘Kumpas’ hikayesi anlatanlara eski futbolcuları, takım  kaptanları Ümit Özat bir şeyler söyledi geçenlerde ekranlardan..

Ve sonunu şöyle bağladı: Kumpastan yakınanlar önce kapılarının önünü temizlesin, çağırsın beni bir yetkili de isim isim açıklayayım takımlarda kimin FETÖ’cü, kimin KETO’cu olduğunu da millet görsün, öğrensin.’

Hangi KETO mu?

Hani bir ara çok rağbetteydi..

Ünlülere fal bakıp yolunu buluyor, muskalarla filan istikbale giden yolda yollarını açıyordu!..

Hatırlarsınız canım, bir TV programında medyum Memiş’i yumruklamıştı ya!....

ŞEN OLA SEBAT ŞEN OLA

17 Nisan’da başlayacak BAL Liginde mücadele edecek takımlar arasında bulunan Akçaabat Sebatspor, teknik direktör Mehmet Birinci yönetiminde maçlara hazırlanıyor. Geçtiğimiz yıllarda Süper Lig’e yükselme başarısı gösteren, Cumhuriyetle yaşıt bu güzide kulübümüz Trabzon ve Türk futboluna kazandırdığı isimlerle ve de takımlarını evlatları gibi gören fedakar başkanlarla, yöneticilerle de ünlüdür..

 BAL’da mücadele edecek bütün takımlarımıza başarılar diliyorum ama, Kazım Kolotoğlu’nun başkanlığı, Hüseyin Reis’in Asbaşkanlığı, Kara Necati’nin (Funda) antrenörlüğü Ayaz Baba’nın malzemeciliği, Ali Kemal Özcan, Muammer Ertuğrul, Yavuz Şahin ve Şakir Bali’nin takım kaptanlığı yaptığı dönemlerde formasını giymek gururunu yaşadığım Sebatspor’a biraz daha fazla şans diliyorum..

Şen ola Sebat şen ola..