Bu ülkede maç yazmak çok zor iş. Tam bu hafta maça yoğunlaşalım, sadece maç konuşalım diyoruz ki saha dışı bir gündem gelip bizi buluyor. Bu haftanın sıcak mevzusu Kurtuluş Savaşı’nda, Çanakkale’de ve Kore’de üstün kahramanlık gösteren Milli kahraman Mesut Özil. Şaka şaka 32 yaşında ömrünün en güzel çağlarını Alman milli takımında geçirmiş, Memleketine bir kuruş vergisi nasip olmamış, vatani görevini yapmışsa da Almanya için yapmış, Türk kökenli Alman vatandaşı bir futbolcu.

Madem sadece bir futbolcu  Kurtuluş Savaşı, Çanakkale, milli kahraman vs.. diye niye yazdın kafa mı buluyorsun bizimle diyecek okurlarım olacaktır. Vallahi dostlar ben de devletin yalancısıyım. Üst kademe bürokratların, devletin tepesinde ki  abilerimizin twitlerini görünce ben öyle sandım.

Önce Sn. Cumhurbaşkanının “Mesut İngiltere işini halletsin gerisini biz halledeceğiz” dediği bir video ortaya çıktı (Bu sayede transferden haberdar olduk). Sonra Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın: “Evine, Yurduna Hoşgeldin Mesut” dedi. Tam Cumhurbaşkanımız iyi bir Fenerbahçeli, İbrahim bey de şirinlik yapmıştır abartmayalım derken birden tüm devlet erkanı ardı ardına methiyeler düzmeye, twit yarışına girdiler.

Bakın ne diyor Cumhurbaşkanlığı arşiv daire başkanı Muhammed Safitürk twitinde;

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;

Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

ve ekliyor Yurduna hoşgeldin “şanlı akıncı!”

Bu methiyeleri okuyunca kesin Almanya'ya sefer düzenledik ve sn. daire başkanı bir milli kahramandan bahsediliyor dedim kendi kendime. Aksi halde yıllık 3-5 milyon Euro alacak bir futbolcu için bunca methiyeleri düzmez herhalde. Ama ben yanılmışım İngiltere’de haftalık 400 Bin Sterlin kazanan, Alman milli takımının Türk kökenli oyuncusunu Fenerbahçe transfer etmiş..

Peki Fenerbahçe’nin Transfer harcama limitleri müsait mi? Finansal Fair Play ne olacak? gibi basit sualleri bu tweetlerden sonra sormayacağınızı umuyorum, bunca twitten sonra hala bu tip sorular soran bir okurumun olması beni üzer.

Bir iki sözüm de geçen sene Sn. Berat Albayrak’ın Trabzonsporluluğundan dem vurarak “Devlet Trabzonspor’un arkasında” diyen ama bugün hiç ses çıkaramayan spor adamı görünümlü, gazeteci kisvesi altında tetikçilik yapanlara. Hasan Tahsin’den, Apdi İpekçi’ye Çetin Emeç’e Meslek etiğini kirletmemek adına şehit oldular. Bizlerden utanmıyorsunuz, onlardan utanın bari…

Son olarak da solculuk oynayan bir gazeteye iki laf edelim. Trabzonspor John Obi Mikel transferini “Örtülüden geldi Obi’ye gitti” diye manşetten vermiştiniz ama bu transfere iki laf edemediniz. Sizin solculuktan anladığınız bu mudur? Cumhurbaşkanından çekinmediğinizi biliriz de halkçılıktan anladığınız şeyin taraf tutmak olduğunu bilmiyorduk, öğrenmiş olduk.

Sonuç itibariyle Futbol konuşmak için aldık kalemi elimize siyasetin içinde kaybolduk gittik. Bu ülkede futbol siyasetçiler için bir malzeme, Futbol Taraftarı da potansiyel oy olarak görüldüğü sürece biz daha çok sağdan sola, soldan sağa savrulur durur, futbol yazmak için cebelleşiriz.

Saygılarımla...