Çaykur Rizespor, haftalar süren başarılı çıkışına dün akşam ‘dur’ dedi.
Sahasında Galatasaray’a çok farklı bir skorla mağlup oldu.
Hem de hiç hesapta olmayan bir skorla.
Çaykur Rizespor oyuna kötü başladı, kötü devam etti.
Kendi yarı alanında, hatta kendi ceza sahası içinde oynadı.
Sahadaki futbolcular sırtlarını kaleci Gökhan’a yaslamışlardı!
Milli kaleci ilk 45 dakikada Galatasaray’ın ataklarına adeta tek başına ‘dur’ dedi.
Rizespor sahasında oynamasına rağmen rakibinin üstünlüğünü kabul ederek hiçbir varlık gösteremedi.
Pas hataları başta olmak üzere elle tutulur, gözle görülür, futbol adına hiçbir varlık ortaya koyamadı.
İlk yarının son bölümünde yediği penaltı golüyle de soyunma odasına mağlup durumda gitti.
Bu penaltı kararı kesinlikle hatalı bir karar.
Rizesporlu futbolcu rakibine dirsek atmıyor.
Uzun boyuyla çıkıp boyunun hakkını kullanıyor.
Doğal olarak da rakibe bir teması var ama bu temas futbol oyununun doğasında var.
Rizesporlu futbolcu topla oynamak istiyor, Galatasaraylı oyuncunun ise topla oynama gibi bir derdi yok, sadece kafasını oraya sokuyor, geç kaldığı için de yükselemiyor.
Ama VAR odası hakemi çağırıyor, hakem de penaltıyı veriyor.
Yazık, yazık, hakemlere de yazık…
Müsabakanın ikinci yarısında Çaykur Rizespor biraz toparlanır diye bekledik ama bırak toparlanmayı tel tel döküldü.
Defans, orta saha ve forvet hiçbir varlık gösteremedi.
Takımın bu kadar oynamasının sorumlusu da Stjepan Tomas’tır.
Böyle bir taktik, böyle bir futbol düzeni olmaz.
90 dakika boyunca rakip kalede yalnızca iki tane pozisyonun var, onlar da dışarıya gitti.
Rakip kaleyi bulan tek bir pozisyon bile üretemedik.
Eğer bu kadar kötü oynarsan bedeli de ağır olur.
Zaten bedel de bu kadar farklı bir skorla ortaya çıktı.
Hani Çaykur Rizespor’un büyük umutlarla aldığı transferler.
Remy’i bir tarafa koyuyorum, Donsah, Baiano ve sahada oynayan diğerleri…
Böyle mi futbolcusunuz?
Her tarafınız tel tel döküldü.