Trabzonspor bir basamak mıdır, yoksa tatmin olma aracı mı? Başarıda pik yapan coşku mu, yoksa başarısızlıkta kemiğe dayanan kör bir bıçak mı? Nedir Trabzonspor? Aşk mı? Karasevda mı? Alabildiğine flu bir hüzün denizi mi yoksa? Gözyaşı mı Trabzonspor, sabır bohçası mı? "Şehre ahde vefa" kispetiyle unvana kesilen naylon fatura mı? Janjanlı bordo mavi spot ışıkları altında yapılan öz çekim mi Trabzonspor, yoksa karşılık beklemeksizin, kalpten sevmek mi? 54 yıl boyunca kurtlar sofrasına meze oldu bu ihtiras kulübü. "Trabzon'a yatırım" vaadiyle Trabzonspor kulvarından yürüdüler de şehre ne kazandırdılar? "Kervan yolda düzülür" demeden, gelen küpünü doldurup yol aldı. Herkes kıyısından köşesinden bir parça koparma telaşına düştü aslan payı alır gibi.

Zaman zaman senkronizasyon bozukluğu yaşanan Trabzonspor'da kutuplaşmalar da ayyuka çıktı. Yıllar yılı bu alametifarikanın arkasına sığınıp vitrin yaptılar. "Beyzade kılıklı haramzadelerin kaçak kat çıkmaları (şike)" karşısında dahi sessiz kalıp Trabzonspor'da bina üstüne bina yaptıkları safsatasından dem vuran sözde melankolik girişimciler nedeniyle güzide kulübe pranga vuruldu. Trabzonspor lime lime doğrandı. Bu tragedya yıllar boyu devam etti. Taklacı güvercinler gibi düzenbazlık yapanların sahneye çıktıkları ligin son raddesinde gelen beraberlikler varlık ile hiçlik arasındaki realiteyi de ayyuka çıkardı.2021-22 futbol sezonunda kazan ayağı öyle olmadı. Fenerbahçe ve Beşiktaş kendi başarısızlıklarını örtmek için habire Trabzonspor’a saldırdı. Bir tarafta Ali Koç, bir taraftan Ahmet Nur Çebi, bu iki başkan konuştukları ile kaldı. Sert kayaya çarptıklarını anladılar. En güzel cevap bunlara şampiyonluk turları yapılan Karadeniz’in mavi sularında takalarla yapılan gösteri ve Akyazı stadı ile meydan civarında yapılan görsel şölende söylenen şarkı ile ağızların payını aldılar. Gerçek Trabzonsporlu, Cahit Sıtkı'nın tarifiyle bir namazlık saltanatı "taht misali o musalla taşında" kuran kişidir, gerisi lafebeliğini maharet zanneden sanat tacirlerinden ibarettir.

BİZ FARKLIYIZ SİZ DE FARKLI OLUN

Geçenlerde cikcik amblemli Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ulusal televizyona çıkıp günah çıkartmaya çalıştı. Yorumcu ile girdiği polemik bizleri ilgilendirmez onlarla kendi aralarında olan sıkıntı. 3 Temmuz süreci için konuşmalarında hiçbir şey olmamış gibi tereyağından kıl çeker gibi her şeyin tertemiz pirüpak olduğunu Fenerbahçe kulübüne kumpas kurulduğunu, Fenerbahçe’yi ele geçirtmek istendiğini söyledi durdu. Sizin anlayacağınız zeytinyağı gibi su yüzüne çıkmak için öyle manevralar yaptı ki ortada belge tape olmasa benim de söylediklerine inanasım gelecek. Ali Koç Türkiye’nin en zengin ailesi taraf olabilir. Ama doğruları konuşup konuşmadığı kendi vicdanına kalmış bir şey onun için taraf olmakla sempati duymak daha doğrusu güçlüden yana olmak farklı algılardır. Taraf olmak, biyolojik, kültürel ve sosyal müştereklik gerektirir. Bizleri Trabzonspor kılan bu algıdır. Ligi Trabzonspor anasının süt akı gibi tertemiz bir şampiyonluk kazanarak kapattı. Önümüzdeki sezonda her şartta her sonuca Trabzonspor’umuzu desteklemeliyiz. Başarının sırrı burada yatar. Çünkü biz tarafız ve safımız burada yatar. Dünyada eşi benzeri olmayan kutlamalar bu algı ve duyguların eseridir. İnanıyoruz ki bizim bu özelliğimiz yıllarca kurulu futbol düzeni doğrultusunda, gücünü yukarda belirttiğimiz kavramların dışında başka takımlara yönlendirilen Anadolu şehir haklarının kendi şehir takımlarına döndürülmesine vesile olacaktır. BİZ FARKLIYIZ diyoruz ki SİZ DE FARKLI OLUN.

ÜÇ KUŞAK DEDEDEN OĞULA, OĞULDAN TORUNLARA

Trabzon’un mekik taşlarından biri de Faroz mahallesinin yetiştirdiği iş insanlarından Recep Denizer. Çocukluğu, gençliği Faroz mahallesinde balık halinde ve Trabzonspor’un peşinde geçti. O zamanki adı Eğitim Fakültesi'ni bitirdikten sonra dede ve babasının mesleği olan balıkçılığı seçti. Babası Yahya Denizer’den bayrağı aldıktan sonra çıtayı yükselttikçe yükseltti. Balık komisyonculuğu temelini dede Recep Ağa attıktan sonra işin başına, oğlu Yahya Denizer geçer. Yahya amcamız işi bir süre sonra küçük oğlu dedesinin adını taşıyan Recep Denizer’e devreder. Recep Denizer de iki oğlu Tayfun ve Yahya ile Denizer Balıkçılık'ı dünya markası yapma hedefindeki çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Denizer Balıkçılık'a ait Arsin Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Polifish soğuk hava tesislerini gezdi. Amerika, Japonya, Almanya’ya 1 milyon ton Soman ve Hamsi ihraç eden Polifish, 250 insana istihdam sağlıyor. Hz Ali’nin güzel bir sözü vardır, ‘Bana bir harf öğretenin kölesi olurum’ diye. Bu sözde oldukça büyük anlamlar bulunmaktadır. Bu şehre kim bir çivi çakıyor ise kim istihdam sağlıyor ise onu taktir etmek de biz gazetecilerin görevi olmalı. Recep Denizer ve oğulları gibi iş insanlarının satışını Trabzon artırabilmeli. Recep Denizer, Yalıspor’da yıllarca başkanlık yaptı. Sonra çok sevdiği Trabzonspor’da yöneticilik görevinde bulundu. Allah rahmet eylesin mahallenin ve herkesin büyük sevgi ve saygı duyduğu Yahya amca gibi son derece disiplinli, çalışkan sadece kendi işine odaklanan beyefendi evlatlar yetiştirdi… İş dünyasındaki tutarlı çizgisi ile büyürken mütevazi kimliği ile de bir o kadar seviliyor. Fitne fesatlık bilmez… Ayak oyunu bilmez… Mütevazi... İçten... Yaptığı yardımı söylemez… Bildiği tek şey; Sevgi ve saygı ölçüsünde çalışmak ve başarmak… Desteğini hiçbir yerden esirgememiş. Eğilmeden yolunda yürüyor Babasından aldığı ilham ile çıtayı yükseltiyor. Recep Denizer ve oğulları hep önüne bakmıyor. Üzerine koyarak gidiyor. Seviliyor... Sayılıyor... Trabzon'un böylesine güçlü iş insanlarına ihtiyacı var. Trabzon sizinle gurur duyuyor.

TRABZON SİZİ KÜÇÜK İLÇENİZDE BOĞAR

Geçenlerde İncirlik Mahallesi’ne gelen ağabeyimiz Yaver Şahin, oğlu Ümit, başarılı Teknik Direktör İsmail Batur, Trabzonspor’un efsanevi eski futbolculardan Mehmet Cemil Altın ile eski anılar yad ediliyordu. Herkes de bu anıları can kulağı ile dinliyordu. Bu haftaki anılar köşesindeki yazım Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında 1977-78 yılında oynanan maçta yaşananları yazmaktı. Son günlerde Beşiktaş’ın Trabzonlu Başkanı ve delegelerinde bir karın ağrısı tutmuş, içinde alev gibi tutuşan yangınlarının ne olduğunu bilemiyorum. Hafta sonu lakapları “at arabacıları” olarak anılan Beşiktaş Jimnastik kulübünün kongresi vardı. Kongrede konuşan bir delege Beşiktaş’ın lobisi Trabzon’dan büyüktür diye gevezelik yaptı. Ona da haddini bildirelim. Bak bizim buralarda büyüklerimiz söze başlarken bak uşağum diye konuşmaya başlarlar. Kongrede konuşan o delegeye büyüklerimizin tabiri ile bak uşağum kongre salonlarında öyle birtakım hareketler yaparak avazın çıktığı kadar ‘Beşiktaş lobisi Trabzon’dan büyüktür’ demekle büyük olunmuyor. Sana o zamanki adı İnönü olan stadınızda Beşiktaş ile Trabzonspor arasında oynanan maçta yaşanan bir anı anlatayım. Trabzonspor’un efsanevi futbolcusu Mehmet Cemil Altın anlatıyor. “Beşiktaş ile oynuyoruz. Gazelhana tarafındaki kale arkasında bizim taraftarlarımız bulunuyor. Beşiktaş’ta Yunan stoperi Niko kafa ile bize golü attı. Taraftarlarımızın bulunduğu yere koşarak el hareketi çekti. Maçta abim de tribünde idi. Abim maçtan sonra arabası ile Almanya’ya gidecekti. Maç bitti abim ağlaya ağlaya yanıma geldi. Onun hüngür hüngür ağlaması benim zoruma gitti. Bir hafta sonra Balıkesir maçını oynadık. Ali Kemal bu maçta cezalı idi. Benim yanıma gelerek, 'oğlum sadece takıma oynama. Biraz da tribüne oyna' demesinden sonra Beşiktaş maçı geldi çattı. Beşiktaş’ta sol bek olarak eski MHK Başkanı Zekeriya Alp karşımda oynuyor. 1-0 da öndeyiz. Bir pozisyonda top kornere çıktı. Bu sırada hem abimin ağlaması hem de Ali Kemal’in sözü aklıma geldi. Korneri pas olarak kullandık. Zekeriya Alp karşımda idi. Biraz da tribüne oynayayım diyerek Zekeriya’nın ayağına bilardo oynar gibi topu 9 kez çarptırarak bana dönmesini sağladım. Bu hareketimden dolayı Beşiktaş tribünleri çıldırdı. Tribünde bana karşı homurdanmalar başladı. Niko’nun golden sonra yaptığı hareketin acısını Zekeriya’nın ayağına topu çarptırmakla hıncımı aldım. Sonuçta maçı 1-0 kazandık. O yıllarda Beşiktaş'ın ligde nasıl kaldığını da buradan yazmama gerek duymuyorum. Merak eden arşivi açar bakar! Beşiktaşlı yöneticiler artık sesinizi kesin, oturun oturduğunuz yerde. Trabzonspor’un adını ağzınıza alırken kendinizi bir toparlayın. Trabzon sizleri o küçük ilçenizde boğar!"

AKVARYUMU GİTTİM GÖRDÜM GEZDİM

Bu hafta sonu annem ve yengemle beraber Akvaryuma gittik. 19 Mayıs'ta ilk ve tek tünel akvaryum Trabzon'da kapılarını ziyaretçilere açtı. Yeni açıldığı için aşırı yoğunluk vardı. Dört günde 9000 dolayında kişi akvaryumu gezdi. Akvaryum girişinde gelenler uzun kuyruklar oluşturuyor. Doğal olarak biz de içeri girmek için en az bir saat sırada bekledik. Orada çeşit çeşit balıklar gördük. Daha yeni açıldığı için tüm balıklar yoktu. Genel olarak çok eğlendik. Zağanos vadisinde bulunan akvaryumumuz 80 farklı türde yaklaşık 5000’den fazla balık türü ile pek çok yılan ve sürüngene ev sahipliği yapıyor. Oradaki canlıları Afrika’nın Malavi gölünden getirmişler.

Tünel akvaryumun uzunluğu 198 metre, Karadeniz'in incisi hamsi ise akvaryumda yer almıyor. Hamsinin yokluğu akvaryum girişine asılan tabelaya, ‘Hamsi Karadenizler için bir balık değildir. Hamsi Trabzon'un simgesi haline gelmiş özgürlüğüne son derece düşkün çok özel bir türdür. Bu nedenle de dünyanın hiçbir yerinde akvaryumlarda sergilenmemektedir’ yazılı. Su altı dünyasının gizemlerini keşfetmek deniz canlılarının renkli dünyasına tanıklık etmek isteyenler ise akvaryuma akın ediyor. Trabzon Ortahisar Belediye ekibine bu güzel akvaryumu bize kazandırdığı için çok teşekkür ediyorum. Kesinlikle gidip gezip görüp keşfetmenizi tavsiye ederim. (EFE KAAN ÖZTÜRK)

İZLE-ME, TAKİP ET-ME…

Scout kelimesinin en bilinen tanımı yetenek avcılığı. Yani dünyanın dört bir yanından genç yetenekleri keşfedip, izleyip, takip ederek takımlarına kazandırmak. Böylece kulüp ekonomisine katkı sağlamak, bazen bu katkılar milyon dolarları bulabiliyor. Barcelona izleme komitesi Trabzonspor’un izleyip de beğenmediği, 2004 yılı Fransa doğumlu Trabzonlu Erdem Öztürk’ü bu kez radarına aldı. Fransa’nın SC. Courthezon takımında hem sol açık hem de santrafor olarak iki yönlü oynayabiliyor. Her iki ayağını da kullanabilen genç yetenek geçen sene tatil için Fransa’dan Trabzon’a gelmiş ve Bordo-Mavili takımın alt yapısında U19 ile idmanlara çıkmıştı. Oynadığı maçlarda 11 gol, 4 asist yapan 19 yaşındaki genç yetenek Erdem Öztürk için U19 takımının başında yer alan hocalar babasına ve amcasına ‘İyi oyuncu ama bizim elimizde iki tane santrafor var. Üçüncü santrafor olarak kalırsa bizim açımızdan bir sakınca yok’ demekle yetindiler ve konuyu kapattılar. Eminim ki scout ekibine dünyanın her yerinden bir çok oyuncu öneriliyordur fakat ne hikmetse oyuncular bizde kabul görmezken başkalarının dikkatini çekiyorlar…

Barcelona‘nın scout ekibi Erdem Öztürk’te bir şeyler görmüş olacaklar ki izlemeye aldılar, tıpkı daha önce Trabzonspor’a önerilen ve beğenilmeyip Barcelona’ya transfer olan Yusuf Demir gibi. Bizden uyarması; kaçan balık Yusuf Demir olacak… Bir diğer oyuncu İsviçre’nin Luzern takımı ve Türkiye U19 milli takımımızda oynayan Berzan Polat. Erdoğdu mahallesinde doğup büyüyen, koyu Trabzonsporlu bir babanın oğlu olan Berzan geçen hafta kendi kulübünde yılın futbolcusu seçildi. Barcelona’nın dikkatini çekmesinin yanında Belçika, Almanya takımlarının ve menajerlik şirketlerinin de ısrarla bünyelerine katmak istedikleri Berzan için özellikle milli takıma gitmeye başladıktan sonra Türkiye Süper Ligi takımları da sıraya girmiş durumda. Berzan Polat, FM SCOUT’un hazırladığı Fenerbahçeli Arda Güler’in de içinde olduğu dünyada gelecekte yıldız olabilecek 20 futbolcu listesinde. Barcelona scoutlarının izlediği Berzan için şimdiden uyarıyorum; bu çocuk da elden kaçacak. Bordo-Mavili izleme komitesi ve imkansızı başararak yakın dönemde A takıma oyuncu veremeyen U19 teknik ekibi “antrenmanlara” devam ederlerse hep birlikte Berzan Polat’ı da televizyonlardan izleriz…