Ey canım Trabzon! Düştün de kaldıranın yok... Öldün de ağlayanın yok. Şu garabete bakın! İmza parası... Pehhh! Hani cerrahların talep ettikleri bıçak parası, hani kiracıların cukkaya attıkları, peştamallık da denilen hava parası yok mu, futbol dünyasında da imza parası denilen nur topu gibi bir ödeme kalemi doğdu.

Üstelik etine dolgun, bol sıfırlı ve yemyeşil gözlü. Transfer piyasasında yeni bir rant kapısı bu... Deli Dumrul haracı mı dersiniz, yönetimlerin acizliği mi yoksa akıl tutulması mı, ne derseniz deyin burada kazanan çoğu kez transfer edilen futbolcular oluyor. Ununu eleyip eleğini asma raddesine gelmiş Gervinho'ya 650, Bruno Peres'e ise 550 bin ödemeyi kabul eden Trabzonspor yönetimi kanaatimce adeta yeni bir ipotek altına girdi. Üstelik bu para bir yılda ödenecek.

Bonservisi elinde olan futbolcuya ödenen bu bedeller bilinmeli ki tüyü bitmemiş yetimin süt parasıdır, siftah yapamadığı halde tezgahını kapatıp maça koşan simitçinin, esnafın, emekçinin alın teridir, gönülden sevdikleri takımları uğruna can veren taraftarların kan parasıdır. Zaten kulüp borç sarmalında, ödemelerde zorluk yaşıyor. Bazen personel maaşlarını bile geç yatırıyor. Kaliteli ayaklar aldıkları bedellerden, ücret adaletsizliğinden dem vuruyorlar. Eeee bu ne öyleyse? Aklıma Rahmetli Cem Karaca'nın o muhteşem yorumu geldi bir anda: Bindik bir alamete gedeyoz kıyamete... Amanieynn!

BARIŞ AVCI TS1967 ERÇİSSPOR,ERTUĞRUL DOĞAN VE MURAT ZORLUOĞLU

Hani bir söz vardır. Orada bir köy vardır uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür. İşte bu da böyle bir hikâye. Van Erciş’te bir yağız delikanlı. İki sevdası var. Biri Ay Yıldızlı bayrağımız diğeri Trabzonspor bayrağı. Kendini çocuk ve gençlere adamış. Onlar için çabalıyor, onlar için koşuşturuyor. Onları geleceği bir Trabzonsporlu olarak hazırlıyor.

Adı Barış Avcı. Genç dinamik. Varsa yoksa Trabzonspor. Van Erciş’te bir kulüp kurmuş adı da Ts1967 Ercişspor. Yaklaşık 200 kadar genci bünyesinde barındırıyor. Onları futbolla hayata hazırlıyor. Gençlerin röportajlarında yer aldığı gibi gelecekte Trabzonspor’da oynama hayalini ve ruhunu aşılıyor. Gençler de bu inançla çalışmalarını sürdürüyor.

Trabzonspor Başkan Yardımcısı Ertuğrul Doğan, Van Erciş'teki Trabzonspor 1967 Erciş Kulübü’nün 120 sporcusuna forma ve malzeme yardımı yaptı. İşte yıllarca aradığımız özlem duyduğumuz yöneticilik bu. Türkiye’nin 783.562 km² alan içerisinde bulunan tüm illerine Trabzonspor sevdasını sevdirmek istiyorsak, Ertuğrul Doğan gibi yöneticilerin çoğalmasını istiyoruz

Ts1967 Ercişspor’a ilk destek Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’ndan geldi. Futbolcular için gönderile antrenman malzemeleri futbolcu gençlerde büyük sevinç yarattı. Ardından Trabzonspor Başkan Yardımcısı Ertuğrul Doğan, spor malzemeleri gönderdi. Doğan da Trabzonspor sevincine katkı sağladı.

Türkiye’nin her yerinde hatta KKTC’de Trabzonspor sevdası ile ona hizmet edenler desteklenmeli. Gençlere Trabzonspor ruhu aşılanmalı. Trabzonspor’da oynama düşünceleri her zaman diri tutulmalı, Trabzonspor sevgisini tüm ülkeye yayılması sağlanmalı. Trabzonspor bu çalışmalar içinde olanları desteklemeli. Barış Avcı’yı alkışlıyoruz. Bu anlamlı çalışmalarına devamlı destek olunması hayalleri Trabzonspor olan gençler için çok önemli.

ADAMIN DİBİ

Bu ifadeyi çok duymuşsunuzdur. Herkes kendi vicdanına göre bu ifadeyi kullanır. Mevkiin-makamın ne olursa olsun özellikle insanlar arasında ayrım yapmayanlardır 'Adamın dibi.' Boyacıyla, simitçiyle, esnafla, taksiciyle, dilenciyle doktorla, öğretmenle vs herkesle iyi diyalog kurandır 'Adamın dibi.' Kimseyi küçümsemeden, kimseyi incitmeden, kimseyi hor görmeden ona yardımcı olmaktır 'Adamın dibi.' Haksızlık karşısında susmayandır 'Adamın dibi. ‘Üstü başı kirli, burnu akıyor ama nazı geçiyor da” bir bardak çay ısmarla “diyene yardımcı olmaktır 'Adamın dibi.' Etrafındakileri iyiye, güzele ,doğruya yönlendirendir 'Adamın dibi.' Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır 'Adamın dibi. ' Parkta soğukta üşüyen garibi evine götürüp misafir etmektir 'Adamın dibi. “Yarabbi beni senden başkasına muhtaç etme" diye dua edendir 'Adamın dibi. Kendi ihtiyacı olduğu halde başkasını düşündendir 'Adamın dibi. 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir. ' hadisini hayatında ilke edinendir 'Adamın dibi. Demek ki adamlık o kadar azalmış ki tencerenin dibi gibi en lezzetli yeri kalmış. İşte bir elin verdiğini öbür elin görmediği iyilik timsali, yardımsever.

 Garibanın yanında olan herkese yardıma koşan iş insanı Coşkun Öztürk’ten bahsediyorum. Coşkun kardeşim tam da 'Adamın Dibi' unvanını hâk ediyor. Belki bu satırları okuduktan sonra bana telefon açarak hem mahcup hem de ‘abi niye böyle yapıyorsun. Biz ne yaptık ki.’ şeklinde sitemde bulunacak ama olsun. “Marifet iltifata tabidir’ veciz cümlesiyle biz bu köşemizde yardıma muhtaç insanlara el uzatan ‘Adamın Dibi’ insanlara yer vermeye devam edeceğiz. Onlar istemeseler bile...

YEMYEŞİL ANDIRIN

Ülkemizin her yerinde bir hazine vardır. Gidip görmeden keşfedemiyorsunuz. Bunlardan biri de Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesi. Bir doğa harikası. Yeşilliğin her tonunu bulabilirsiniz. Dağlardan akan suyun tadını hiçbir de bulamazsınız. Ayhan Hoca bundan 27 yıl önce görev yapmış. Güzel anılar bırakmış. Hala öğrencileri, dostları tarafından çok seviliyor. Aradan geçen bunca zamana karşı unutulmamış. İz bırakmış. Andırın yolculuğuna başlıyoruz. İlk olarak Ayhan Hocanın görev yaptığı Andırın Çok Programlı Lisesine gidiyoruz. Bizi Okul Müdürü Yunus Gökçeli karşılıyor. Ayhan hocanın öğrencisi imiş. Ayhan Hoca, onunla gurur duyduğunu dile getiriyor. Ardından birlikte görev yaptığı öğretmen arkadaşı İlker Güngör ile öğrencisi Hacı Güngör karşılıyor. Yıllar geçmesine rağmen dostluk hala ilk günkü sıcaklığını koruyor.

Ayhan Hoca hemen ağaçlarımı görmek istiyorum. Diyor. Bir de ne görelim okulun önünde bir orman. Muhteşem çam ağaçları. Ayhan hoca gururla ağaçlara sarılıyor. Bu ağaçları ilk göreve başladığımda Beden Eğitimi dersinde öğrencilerimle birlikte diktim. Diyor. Gerçekten okula muhteşem bir görüntü kazandırmış. Yemyeşil bir ağaçlar içinde okul olmuş. Daha sonra okulu geziyoruz. Benim zamanımda toprak zemin vardı dedikleri yerlerin beton olduğunu görüyor. Biz toprak saha da voleybol takımı çıkarmış ve salonu olan okulları yenmiştik diyor. Hacı Güngör hocam unutma bende yardımcı antrenöründüm diyor. Okulun her yerini tek tek inceliyor. Gözleri doluyor. Öğrencilerini gururla anlatıyor. Andırın’ın okuma oranı çok yüksek olduğunu dile getiriyor.

Daha sonra Andırın’ı gezmeye devam ediyoruz. Bir asmalı köprü görüyoruz. Tam 12 ton ağırlığında üzerinde muhteşem bir manzara izleme fırsatı veriyor. İlçe dışından gezmeye gelenlere tanıklık ediyoruz. Baraj bölgesine geçiyoruz. Ayhan Hoca burasının adı daha önce çınar geçidi diyor. Burada piknik yapardık. Bando takımım bu alanda çalışmalarını yapardı diyor.

Muhteşem alabalık tesisleri ve soğuk suyun yetişmelerinde sağladığı imkânlar yeşil doğa içinde ayrı bir renk katıyor. “Balık bizim işimiz” diyen Hacı Güngör’ün misafiri oluyoruz. Bize Ayhan Hoca’nın çok sevdiği öğrencilerinden Ak Parti il genel meclisi üyesi Murat Dal ile Andırın Belediye başkanı Ahmet Doğan katılıyor. Suyun şırıl şırıl akan sesinde sohbet koyulaşıyor. Öğrencileri Ayhan Hocayı gururla anlatıyor. Ne çok iz bırakmış. Öğrencilerinin sevgisi hala devam ediyor diye düşünüyoruz.

Ardından Öğretmen İlker Güngör’ün rehberliğinde çilek bahçesine gidiyoruz. Tadı çok güzel olan çilekleri afiyetle yiyoruz. Bereketli toprakları ceviz, kestane, her türlü meyve ağaçları ile doldurmuşlar. Yetişmeyen bir bitki yok.  Bizim için unutulmaz bir gün oluyordu. Akşam yorgunluğunu ev sahibinin demli çayı andırın tayin ekmeğiyle tamamlıyoruz.

Öğretmen evinin yolunun tutuyoruz. Arkasında eski bir baraka. Ayhan Hoca hüzünleniyor. Burası diyor parasız yatılı öğrencilerimle kaldığım yer. Onlar buralardan yetişti. Hepsi bir meslek sahibi oldu, ama vatan haini asla olmadı. Gurbette çocukların aile ortamından uzak okumaları zordur. Sırası geldiğinde soğuklarda bile üstünü örtmesini bileceksin derken gözlerinin dolduğunu görüyoruz.

Tarifi kelimelere yetmeyecek bir gezi oldu bizim için. Yıllar önce bir eğitimcinin yaktığı ışık hala sıcaklığını koruyor. Öğrencileri ilk gün ki gibi Ayhan Hoca’ya sevgilerini, saygılarını sürdürüyor. Eğitimde ekilen sevgi tohumları hala sıcaklığını koruyor. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli ve kutsal bir meslek olduğunu daha iyi anlıyoruz. Ne mutlu böyle iz bırakan öğretmenlere. Görüyoruz ki bunun ülkemizin her köşesinde anlamı büyük. Teşekkürler Ayhan Hoca bize Andırın’ı yaşattın.

GO GO MURAT VE ALİ KEMAL DENİZCİ

Yaşadığımı kentte öyle insanlar vardı ki hepsi birbirinden efsane. Unutulmaları mümkün değil. Her birinin ayrı hikayesi var. Allah Rahmet eylesin. Bunlardan biride Go Go Murat!!! Faroz’un efsanesi. Trabzon insanı iş yüzünde çoğu zaman çok sevdiği topraklardan ayrılıp İstanbul’a gitmek zorunda kaldı. Ama her gittiği yerde kendine has yaşantısını ve Trabzonsporluluğunu asla unutmadı. Go Go Murat’ta bunlardan biri. Zeytinburnu’nda bir bankada veznedar olarak görev yapıyordu. Hafta sonları Bağlarbaşı’nda Yalıspor hentbol takımını takip eder. Bizim uşakların hakkını kimse yiyemez diye naraları salonu inletirdi.

Kendi anlatımıyla; İstanbul’a yeni geldim. Trabzonspor maçına gideyim dedim. Aldım bir bilet içeri girdim ki benim bilet aldığım yer Fenerbahçe taraftarlarının yeri. Sessiz sedasız oturdum. Maç başladı. Önümde oturan biri her dakika ayağa kalkıyor. Bizim Ali Kemal’e küfrediyor. Sinirden patlıyorum. Bir şey de yapamıyorum. Kalabalık taraflar arasındayım. Derken golü yedik. Fenerbahçe taraftarı büyük sevinç yaşarken, yumurta topuk sivri ayakkabımı çıkarıp önümde Ali Kemal’e devamlı küfreden adamın kafasına vururken, la içimizde Trabzonlu var dedim. Adamın kafası yarıldı, kan oluk gibi akıyor. Elimde ayakkabı tek ayak hızla oradan uzaklaştım. Daha sonra geri döndüm baktım ki o adam hala dayak yiyor. Ali Kemal’e küfretmenin bedelini ona ödetmiştim. Artık İstanbul’a alışmıştım. Tribünleri bir daha karıştırmadım. Allah Rahmet eylesin. Go Go Murat kendine has özellikleri ile muhabbetiyle unutulmazlar arasında yerini aldı.

SAVAŞ YILMAZLAR ÇOĞALMALI

Savaş Yılmaz. Ailesi, çocukları ve Trabzonspor’u.. Trabzonspor tribünlerinde yıllarca yer alan Erdoğdu Trabzonspor Taraftarlar Derneği’ni geçen yıl yaptığı bir basın toplantısıyla kapatılma kararı alan bir kişi. Örnek bir hareket yapan örnek bir başkan idi. Bakın geçen yılın Ocak ayında Trabzon Gazeteciler Derneği’nde yaptığı basın toplantısında neler söylemişti. “Hiç kimsekendisini Trabzonspor’un üzerinde görmemeli”. Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Derdi Trabzonspor olan, diğer dernek gruplarında bu yönden hareket etmelerini grubunu kendi büyük Trabzonspor üzerinde görmemesi gerektiğinin altını çizerek biz hariç şampiyonluğun 80 ilde kutlandığı, sadece bizim şampiyonluğumuzun 81 ilde kutlandığı kökü Trabzon’da olan, dalları bütün Türkiye ve dünyaya yayılan Trabzonspor’un artık camia olarak birlik ve beraberlik içerisinde yürümesinin elzem olduğunu görüyor, Trabzonspor camiasına ilan ediyoruz.” Keşke diğer taraftarlar dernekleri de Savaş Yılmaz gibi düşünse. Eğer Savaş Yılmazlar çoğalırsa her zaman 12. Adamını duygularında, içlerinde ve arkalarında görecek Trabzonspor’un sırtı kolay kolay yere gelmez. Teşekkürler Savaş Yılmaz…