Trabzon'daki yaşamdan Trabzonspor'a transfer sürecine kadar birçok konuya değinen Djaniny, bordo mavili takımda mutlu olduğunu belirtti.

Öncelikle merhaba; seni biraz tanıyabilir miyiz? Futbola nasıl başladın, futbolcu olmaya nasıl karar verdin?

Futbol benim çocukluk hayalimdi aslında. Belki de futbolun içinde doğdum diyebilirim. Çünkü doğduğumda bütün ailem, kardeşlerim ve etrafımdaki herkes futbolla çok haşır neşir insanlardı. Her zaman futbol oynayan insanlardı. Dolayısıyla benim de aslında başka tercihim kalmıyordu bu durumda. Çocukluğumdan beri futbolun tam ortasındayım diyebilirim.

Kendi futbol tarzını özetlemek gerekirse Djaniny nasıl bir oyuncu? 

Kendi futbol tarzımdan ziyade kendi karakterimi anlatsam daha doğru olur diye düşünüyorum. Çünkü ben karakterim gereği her zaman insanlara saygı duyan, işine saygı duyan, takım arkadaşları ve takımı için elinden gelen her türlü mücadeleyi veren bir insanım. Saha içerisinde de bir futbolcu olarak bunu yapmaya çalışıyorum. Tabii ki bireysel hedeflerim var, tabii ki takımımızın hedefleri var. Bu ikisini aynı anda gerçekleştirdiğimizde ben de çok mutlu oluyorum. Çünkü bu seneki hedeflerimizden biri de şampiyon olmak. Ben de bu uğurda takım arkadaşlarım ile birlikte en iyi mücadeleyi vermeye çalışıyorum.  

Soğuk kanlı ve sürekli kendi sınırlarını zorlayan bir oyuncu olduğunu görüyoruz. Artıları ve eksileriyle saha içinde bu özelliklerinin yansımalarını bizlerle paylaşır mısın?

Belki de benimle ilgili değişmeyecek şeylerden bir tanesi bu. Oyun tarzım insanlara biraz farklı gelebiliyor. Çünkü fazlasıyla sakin olan biriyimdir. Hem saha içinde hem de saha dışında sakin bir karakterim. Sahada bazen tehlikeli pozisyonlarda ya da insanların, futbolcuların çok heyecanlanmasını beklediği pozisyonlarda sakin kalabiliyorum. Bu da benim için önemli bir artı oluyor. Ama tabii ki sorumsuzluk tarzında bir sakinlik değil bu bahsettiğim. Tam aksine takım için sorumluluk alarak bunu en sakin ve en doğru biçimde yapmaya çalışan biriyim. Bende tabii ki buraya gezmeye gelmedim, buradaki hedeflerimizi farkındayım. Trabzonspor’un hedeflerinin farkındayım ve Trabzon halkını mutlu etmek için buradayım.

Portekiz ve daha pek çok ülkede tecrübelere sahip oldun. Biz bunlardan biraz bahseder misin?

Aslında daha öncede bahsettiğim gibi benim hayalim futbolcu olabilmekti. İlk hayalim bu işi meslek olarak yapabilmekti. Ben de şu an bunu yapabiliyorum aslında bu bile beni çok mutlu ediyor. Sizin de bahsettiğiniz ülkelerdeki o tecrübelerim ayrı ayrı çok değerli, çok önemli anıları var benim için. Örneğin Portekiz’den başlamam gerekirse benim şu an olduğum kişi olmamı sağlayan bir ülke orası. Onlara çok şey borçluyum dolayısıyla Portekiz’e, Portekiz Ligi’ne kendimi borçlu hissediyorum. Çünkü orada birçok şeyin eğitimini aldım ve birçok şeyin başlangıcını orada yapmış oldum. Daha sonra Meksika’dan bahsedebilirim… Oraya gittiğimde başarılar kazanmak için gitmiştim ve belki de bir futbolcunun kazanabileceği başarıların çoğunu orada kazandım. Şampiyonluklar, kupalar, ayrı ayrı kazandığımız maçlar ve kazandığımız başarıları düşünürseniz bir futbolcunun isteyebileceği çoğu şeyi Meksika’da kazandım. Üstüne de tabii ki bir oğlum doğdu orada. Kendisi Meksikalı diyebilirim çünkü doğum yeri orası. Dolayısıyla benim ve ailem için çok önemli yeri var. Türkiye hakkında da bahsetmek istiyorum. Trabzonspor’a geldiğimde daha önce verdiğim röportajlarda da bahsetmiştim burada hedefler her zaman yüksek. Ben de buraya geldiğimde bunları bilerek geldim ve bu hedefleri ulaşmanın kolay olmadığını da biliyorum. Her maç bir önceki maçtan daha zor oluyor. Zorluklar bizi etkilemeye başlıyor ama biz güçlü bir takım olduğumuzdan dolayı ve takım arkadaşlarımızın kalitesine inandığım için bunu başarabileceğimizi düşünüyorum. Başarı için çalışıyoruz. İnsanlar sosyal medyaya girdiklerinde futbolcuların sadece meslek taraflarını görebiliyorlar. Çoğumuz burada ailemizden uzaktayız, ağır idmanlar yapmak zorundayız, kendimizi her zaman hazır tutmak zorundayız. Hem mental açıdan hem de fiziksel açıdan kendimizi hazır tutmak zorundayız. Tabii ki bu iş kolay bir iş değil ama hep beraber takım arkadaşlarım ile birlikte ve hocalarımızla birlikte bunu başarmaya çalışabiliyoruz.

Türkiye’den teklif geldiğinde neler düşündün? 

Eğer Türkiye Ligi hakkında gelmeden önce çok detaylı bilgilere sahiptim dersem yalan söylemiş olurum. Takımları ve ligi tabii ki biliyordum ama bunlar çok detaylı şekilde değildi. Menajerim bana teklifi getirdiğinde şöyle demişti ‘’Çok iyi bir takımdan teklif aldık gerçekten hedefleri olan ve bu hedefleri için her zaman mücadeleye etmeye çalışan bir takımdan teklif geldi.’’ Bunu söylediğinde ona güvendim ve gerçekten de ne kadar haklı olduğunu, taraftarların takımına ne kadar bağlı olduğunu görmüş oldum. Bu kararı almış olmaktan da çok mutluyum.  

Peki takımımıza dahil olduğunda ilk ilgini çeken özellik ne oldu. Takım arkadaşlarını bir cümle ile özetlemek istersen ne söylersin? 

İlk idmanlarım, ilk günlerim benim için çok şaşırtıcıydı. Gördüğüm oyuncu kalitesi gerçekten etkileyici seviyedeydi. Zaten başarılı olmak istiyorsanız bu kaliteyi ve rekabeti sağlamanız gerekiyor. Türkiye Ligi çok yarışmacı bir lig. Bu benim belki kişisel fikrim ama birçok insanın da benimle aynı fikre sahip olduğunu düşünüyorum. Bu ligde beş, altı takım birden şampiyon olabilecek yeteneğe ve kaliteye sahip. Bu takımlardan birisinin şampiyon olması açıkçası kimseyi şaşırtmayacaktır. Bu sayının fazla olması da aslında ligin kalitesinin bir göstergesi. Burada maç kazanabilmek, şampiyon olmak ve başarılar elde etmek çok kolay değil. Ancak bizim takımımızdaki hem yabancı hem de yerli oyuncularımızın kalitesi gerçekten de çok üst seviyelerde.  

Genellikle hücumdaki meziyetlerinle öne çıksan da kanat organizasyonlarında görev aldığında da oldukça başarılı bir performans sergilediğini görüyoruz. Farklı mevkilerde oynamak sana neler hissettiriyor? 

Farklı mevkilerde oynayabilmek bana da kendimi iyi hissettiriyor. Çünkü ben kendimi klasik bir 9 numara olarak tarif etmedim hiçbir zaman. Kariyerim boyunca oynadığım pozisyonlar genelde sahte 9, ya da kanat forvet pozisyonundaydı. Trabzonspor’da ise biraz daha önde oynuyorum, biraz daha 9 numara gibi oynuyorum. Hocamız beni farklı pozisyonlarda da kullanıyor ben de her şekilde takıma yardımcı olmaya çalışıyorum. 

Oyun tarzını dünya futbolundan kime benzetiyorsun?

Söylediklerimle yanlış anlaşılmak istemem ama bana benzer bir oyuncu olmadığını düşünüyorum. İnsanlar beni izlediklerinde ‘’Bu adam oynamak istemiyor mu acaba?’’ ya da ‘’Neden böyle şeyler yapıyor?’’ diyebilecekleri bir tarz benimkisi. Benim bu tarzıma sahip olan belki de tek insan abim diyebilirim. 

Gelecek için düşüncelerin neler? İleride kendini nerelerde görmeyi hedefliyorsun?

Gelecekle ilgili konuşmak benim için her zaman çok zor olmuştur. Şu an Trabzonspor’dayım ve Trabzonspor’a elimden geldiğince yardımcı olabilmeye ve hizmet etmeye çalışıyorum. Gelecek hakkında tabii ki bazı düşüncelerim var ama dediğim gibi biraz daha anı yaşamaya odaklanmış durumdayım.

Futbolu yöneten isim olsaydın neleri değiştirirdin, neleri düzeltirdin?

Futbolla ilgili çok fazla bir şey değiştirmemeyi tercih ederdim çünkü futbol bu haliyle güzel olan bir oyun. Onun içerisinden herhangi bir şeyi alır veya herhangi bir şeyi değiştirirseniz o eski tadının çok kalmayacağını düşünüyorum.

Futbol sonrası böyle bir düşüncen var mı? Yönetici, antrenör veya bir başka şekilde futbolun neresinde olmak istersin? 

Bunu aslında çok düşünmedim futbolu bırakmaya yakın olduğum zaman düşüneceğim sonrasını. Ama takım arkadaşlarımın ve yakın çevremin bana söylediği bir şey var. ‘’Sende teknik direktör havası var’’ derler hep bana. Ama ben çok bilemiyorum yakışır mı, nasıl olur nasıl durur ben de o rol diye. Bunu futbolu bırakmaya yakın olduğum zaman düşüneceğim.

İstersen biraz da Teknik Direktörümüz Abdullah Avcı’dan bahsedelim. Abdullah Avcı sana neler düşündürüyor? Futbol anlayışı, çalışma biçimi ve diğer konularda neler söylemek istersin? 

Hocamız her şeyden önce iyi bir insan, iyi bir teknik direktör ve gerçekten çok zeki birisi. İnsanlarla nasıl iletişim kurabileceğini bilen ve futbolculara nasıl yaklaşması gerektiğini bilen birisi. Onunla olan konuşmalarımız her zaman çok olumlu oluyor. Ne istediğini her zaman net ve açık bir şekilde ifade eden birisi. Saha dışında belki sakin birisidir hocamız ama maçlarda özellikle işler onun istediği gibi gitmediğinde hocamız bazen sinirlenebiliyor, bazen bağırabiliyor. Tabii ki bu da oyuncularından en iyisini istediği için ve takımın neler yapabileceğini bildiği için çok normal olan şeyler.

Sosyal hayatın nasıl Trabzon’da? Alışabildin mi, neler yapıyorsun maç ve antrenman dışında? 

Trabzon’da pratik olarak aslında hiçbir şey yapmıyorum diyebilirim. Çünkü antrenman sonrasında genelde dışarı çıkmayı çok sevmeyen çoğunlukla evde vakit geçiren biriyim. Ailem çocuklarımın okulu nedeniyle benimle birlikte burada değil zaten. Kardeşlerim arada sırada geliyor, ailem beni ziyarete geliyor ve bu şekilde vakit geçiriyorum.

Çok pozitif bir insan olduğunu görüyoruz. Eğlenceli, cana yakın ve ılımlı yönünün yanı sıra sosyal hayatında kendini nasıl tarif edersin? 

Ben hep şunu söylerim; mutluluk bulaşıcıdır. Ben de burada takım arkadaşlarıma, hocalarıma kiminle berabersem eğer hep mutlu olmaya ve onları eğlendirmeye çalışırım. Üzgün, sürekli negatif olan insanlar etraflarında da bunu yansıtırlar ve ben bunu hiç istemem. Bu dünyaya bir kere geliyoruz ve mutlu olmak zorundayız. 

Neler izliyorsun, neler dinliyorsun? Sinema ve müzikte bir tarzın var mı?

En sevdiğim film olarak Black Panter’i söyleyebilirim. Benim çok beğendiğim, her zaman hayranlıkla izlediğim bir film. Müzik olarak ise kendi ülkemin müziklerini çok seviyorum. Bu röportajı okuyan herkese de tavsiye ederim gerçekten güzel müziklerimiz var. 

Bizim soracaklarımız bu kadar, senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Son olarak Trabzonspor taraftarına küçük bir mesaj vermek istiyorum. Bizler oyuncular olarak, hocalarımız ve burada çalışan herkes Trabzonspor isminin ve ağırlığının ne kadar büyük olduğunun farkındayız. Bizler taraftarlarımızı mutlu edebilmek için sürekli en iyi şekilde çalışıyoruz. Onlardan ricam bize destek olmaları. Zaten bunu yapıyorlar ama bizim her zaman desteğe ihtiyacımız oluyor. Şampiyon olmak istiyorsak beraber olmamız gerekiyor. Onların desteğine her zamankinden de daha çok ihtiyacımız var.

Editör: TE Bilisim