Trabzon’un Maçka ilçesinde 20 Kasım 1940 günü üç kardeşin ortancası olarak dünyaya gelen Özkan Sümer, çocuk yaşlarda futbolla tanıştı. Dönemin maddi imkansızlıklarından dolayı bu tanışma, kâğıt veya bezden yapılan toplarla ya da kutuları tekmeleme yoluyla olmuştu. Babası futbolla ilgilenmesine karşı çıkmazken, annesi kıyafetlerinin ve bilhassa pabuçlarının eskimesi nedeniyle futbol oynamasını istemiyordu. Asıl sebep ise eğitimdi. O yıllarda futbolun maddi anlamda cazip gelen bir tarafı yoktu. Aileler, çocuklarının eğitimini tamamlayıp meslek sahibi olmalarını istiyordu. Aileler elbette haklıydı ancak Sümer bu oyunu çok sevmişti. Çocuk yaşta başlayan bu sevgi hayatının sonuna kadar devam edecekti.

Özkan Sümer, Ortaokul eğitimini sürdürürken Trabzon’un köklü kulüplerinden İdmanocağı’nın Genç Takımında kaleci olarak amatör futbol hayatına başladı. Kaleciliğe, fizik yapısının uygun olmasından dolayı büyükleri teşvik etse de bu mevkide uzun süre oynamadı. Kısa bir süre forvet pozisyonunda da oynayan Sümer sonrasında savunmaya geçerek futbol hayatının sonuna kadar bu mevkide kaldı.

Sümer futbolculuğa başlama hikayesini ise şöyle anlatıyordu:

“Çocuklukta ortamımız futbola çok uygundu. Mahalleler çocukların futbol oynamasına olanak sağlıyordu. Ben küçük yaşta, Ortaokul 1. sınıfta kaleci olarak İdmanocağı’nda futbola başladım. Fakat daha sonra kalecilikte çok hırpalandım, büyüklerle de çıkıyordum maçlara. Onların şutları beni çok hırpaladı ve pozisyon değiştirdim. İleride oynadım. Trabzon’da çocukların futboldan kopuk olması söz konusu değildi. Herkesin öyle bir ortamı, imkanı ve bağlantısı vardı. Yalnız bana özgü değildi. Bazı yerlerde çocuklar bu imkandan mahrum olabilir ancak Trabzon’da böyle bir mahrumiyet yoktu. İlk başlarda futbol topu bulmak açısından güçlükler yaşanıyordu. Kağıttan toplar yapardık, teneke kutularla oynardık. 1967’de İdmanocağı oyuncusu olarak Trabzonspor’a dahil oldum. Savunma oyuncusuydum. İdmanocağı’nda zaman zaman forvet de oynadım ama asıl mevkiim stoperdi.”

İdmanocağı Genç Takımının ardından futbol yaşantısına Yolspor’da devam eden Özkan Sümer, bu süreçte vatani görevini yapmak üzere bir süre futboldan ayrı kaldı. Askerliğin ardından tekrar Yolspor’da futbol oynamaya başlayan Sümer, bir sezon sonra yeniden İdmanocağı’na transfer oldu.

Trabzon’dan ayrılarak Zonguldak Kömürspor’a 1964-1965 sezonunun sonunda transfer olan Özkan Sümer eşi Kamer hanımı da yanına alarak Zonguldak’ın yoluna tuttu. Kömürspor, dönemin şartlarına göre ekonomik anlamda çok rahat bir kulüptü. Ülkedeki en iyi kurumlardan birine sahipti ve kırk beş bin işçisi vardı. İşçilerden takımları için kesinti yapılıyordu. Amatör futbolcu olarak Kömürspor’da oynayan Sümer aynı zamanda Sancak Gazetesi’nde de yazılar yazmaya başladı. Spor müdürünün gazeteden ayrılmasıyla yerine geçen Sümer, gazetenin spor sayfasını yönetmeye başladı. Futbolun Anadolu’da yaygınlaştırılmaya başladığı zamanda Kömürspor’un tek başına Zonguldakspor’u kurması yönünde yazılar yazmaya başlayan Sümer, şehrin önemli isimlerini örgütledi ve o dönemde Zonguldakspor’un kurulmasında etkin rol oynayan isimlerden biri oldu.

Sezon bittiğinde takım arkadaşı Gündüz Tekin Onay, Karabükspor’un yolunu tutmuş ve Sümer’i de Karabük’e gelmesi için ikna etmişti. Çok kısa bir süre Karabük’te kalan Sümer şehre alışamayınca bir yıllık aranın ardından memleketi Trabzon’a geri döndü. Döndüğünde Kırmızı-Beyaz Trabzonspor’da yeni kurulmuştu. Eski takımı olan İdmanocağı’na geri dönen Sümer bir sezon daha Sarı-Kırmızılı takımın formasını giydi. İdmanocağı’nda oynadığı sırada Trabzon Meyve ve Sebze Hal’inde bir buçuk yıl tahakkuk memurluğu yaptı. İdmanocağı’nın da katılımıyla 1967-1968 sezonu öncesi Bordo-Mavili Trabzonspor kurulunca Özkan Sümer de Trabzonspor’a transfer oldu. İdmanocağı’ndan Trabzonspor’a geçen isimlerin başında gelen Özkan Sümer, 3 yıl boyunca Trabzonspor formasını terletti. Kimi maçlarda Bordo Mavili takımın kaptanlık görevini de üstlenen Sümer, 1969-1970 sezonunda Trabzonspor’dan ayrıldı.

Özkan Sümer, Trabzonspor’un kuruluş yıllarını şöyle anlatıyordu. “Diğer büyük kulüpler, İstanbul’un büyük kulüpleri Osmanlı döneminde kurulmuş. Biz Cumhuriyet çocuğuyuz. Trabzonspor Cumhuriyet’te kurulmuş. Kendi enerjisini, heyecanını ve potansiyelini birleştirerek etkin bir biçimde kullanma anlayışıyla kurulmuştur. Hiç kolay olmadı çünkü Trabzon içerisinde çok ciddi bir rekabet vardı. O rekabeti bir araya getirmek, uyumlu hale getirmek ve ona etkinlik kazandırmak çok büyük bir uğraş ve beceri gerektiren bir hadiseydi. Dönemin yöneticileri büyük bir özveriyle, büyük bir kararlılık ve çok uzlaşmacı bir anlayışla bu birlikteliği sağladılar.”

70’LERDE ÖZKAN SÜMER

1970-1971 sezonu öncesinde Trabzonspor’dan ayrılarak Sebat Gençlik takımına transfer olan Sümer, Kırmızı-Beyazlı takımda hem futbolcu hem takım kaptanı hem de yardımcı antrenör olarak görev yaptı. Sümer kısa bir süre sonra futbol yaşantısını noktaladı. Özkan Sümer, Sebat Gençlik kulübünde az bir zaman kalmasına rağmen çok şey öğrendi ve kafasında birçok düşünce belirdi. Futbolculuk dönemi kavga, isyan ve disiplinsizlik içinde geçen Sümer, antrenörlüğü bu şekilde yapamayacağını anladı. İsyana ve kavgalara ömrünün sonuna kadar devam etti ama kendisiyle özdeşleşecek “disiplin” kelimesini hayatının vazgeçilmezi yaptı.

70’li yılların başında ülkede amatör antrenörlük kursları açıldı. Eski takım arkadaşı Gündüz Tekin Onay Futbol Federasyonu antrenörü olmuş, Özkan Sümer’in de antrenörlüğe başlamasını ve bu belgeyi almasını istiyordu. Israrlar sonucunda Sümer ikna edildi ve amatör antrenörlük belgesini aldı. Kariyerinde yeni bir sayfa açtı, Trabzon Fahri Bölge Antrenörü olarak göreve başladı. Görevinin ilk yılları büyük zorluklarla geçti. Gençlerin idman yapabilmesi için sahanın giriş kapılarını da kırdı, başka şehirlerin takımlarıyla maç yapabilmek için kendi cebinden para da verdi. İsyanını; “Düşünün! Biz gençlere spor yaptırmak, futbol oynatmak istiyoruz, bize destek olması, önümüzü açması gereken yetkililer önümüze taş koyuyor!” sözleriyle dile getiriyordu.

İlerleyen dönemde Bölge Spor Müdürlüğü’ne atanan Erdoğan Turgay, Özkan Sümer’e her türlü imkânı sağlayınca Sümer’in düşünceleri ve planları daha kolay gerçekleşmeye başladı. Yolspor Başkanı Osman Saka ile birlikte 1971-1972 sezonunda Türkiye’de ilk defa Gençler Ligi’ni oynatmaya başlattılar. Yolspor, Gençlerbirliği, Yalıspor ve daha birçok kulübün bu işi benimsemesiyle Trabzon’da futbol üretkenleşti. Trabzon’u örnek alan birçok şehir amatör gençler ligini kurmaya başladı. Özkan Sümer gençler ligindeki başarısıyla amatör antrenör olmasına rağmen ülke çapında ismi duyulmaya başlamıştı. İkinci ligde mücadele eden Rizespor’un teklifini “hazır değilim” diyerek geri çevirdi.

Kendisine en ciddi teklif ise dönemin birinci lig ekiplerinden Bursaspor’dan geldi. Trabzon’da Bursaspor Başkanı ile bir araya gelen Sümer gelen teklifi; “Benim de gelecekteki düşüncem elbette profesyonel teknik adamlıktır ama şu an için kendimi hazır hissetmiyorum. Sizler bana inandınız, güvendiniz. Eğer bir aksilik olur da ben bunu haklı çıkaramazsam kahrolurum. Kendimi biraz daha hazırlamam gerek” cevabıyla geri çevirmişti. Böylesine dürüst bir futbol adamına rastlamak zordu. Bursaspor yetkilileri şaşkındı. Birinci ligde mücadele eden ve güçlü bir kadroya sahip olan takımı amatör bir teknik direktör “hazır değilim” diyerek reddediyordu. İstekliydi, aynı zamanda da onurluydu. İnandığı değerler vardı. Tam hazır olmadığı göreve sırf orada çalıştım, isim yapayım diye gelemezdi Özkan Sümer… Farkı da burada ortaya çıkmıyor muydu zaten?

Trabzonspor Teknik Direktörü Mustafa Ertan, 1972-1973 sezonunun 23. haftasında görevden ayrılınca yerine Trabzonspor’un genç takımını çalıştıran Ahmet Suat Özyazıcı Teknik Direktörlük görevine, Özyazıcı’dan boşalan Genç Takım Antrenörlüğü koltuğuna ise Özkan Sümer getirildi. Sümer’in gelişiyle birlikte 1970 yılında kurulun Trabzonspor genç takımı “altyapı” olgusuna dönüştü. Göreve geldiği ilk günden itibaren planlama ve çalışmalarıyla birlikte genç takımın yanı sıra minik yaşlarda oyuncular için turnuvalar düzenleyen Sümer, işlerin genişlemesiyle birlikte altyapı yönetiminin kurulmasını talep etti. Kurucu Üyemiz Nizamettin Algan ve eski Divan Kurulu Başkanımız Ali Özbak’ın çalışmalarıyla birlikte “Altyapı Komite Yönetimi” kuruldu ve kurulan yönetim futbol altyapısı ile birlikte boks, güreş, yüzme gibi 8 branşı yönetti. Sümer 1981 yılına kadar bu görevini kesintisiz sürdürdü.

1973-1974 ve 1974-1975 sezonlarında alt yapının yanı sıra Ahmet Suat Özyazıcı’nın yardımcılığını da yapan Özkan Sümer, 1978-1979 sezonu öncesi Özyazıcı’nın görevden ayrılmasıyla birlikte Trabzonspor’un Teknik Direktörü oldu. Dört milli oyuncusunu yeni sezon öncesinde satan Trabzonspor için “Artık şampiyonluğa oynayamaz. Lige tutunsunlar yeter!” yorumları yapılırken Özkan Sümer, takımıyla birlikte Uludağ ve Kızılcahamam’da tam 53 gün süren ağır ve yorucu bir kamp dönemi geçirdi. Kadrodan ayrılan yıldız futbolcuların yerine de Sebat Gençlik takımından Mustafa Gedik ve Ankara Petrol Ofisi takımından Tuncay Soyak transfer edildi. Kiralık olan Güngör Şahinkaya takıma dönmüş, geri kalan eksik bölgelere de altyapıdan A takıma oyuncular dâhil edilmişti. Sezon öncesi İstanbul’da Galatasaray ile yapılan hazırlık karşılaşmasını 4-1 kazanan Bordo-Mavili ekibe bir gün sonra gazeteler övgü dolu manşetler atmaya başladı.

Özkan Sümer ilk sezonuna fırtına gibi giriş yaparak devrenin ilk yarısını (15 maç) namağlup ve sadece bir gol yiyerek tamamladı. Trabzonspor’un bu performansı o güne kadar lig tarihinde görülmedi. Sezonun son maçında Ordu’da Orduspor ile karşılaşan Trabzonspor, Sümer’in “hayatımın en uzun doksan dakikası” diyeceği karşılaşmada rakibiyle 0-0 berabere kalarak Bordo Mavilileri 3. kez şampiyon yapan Teknik Direktör olarak adını tarihe yazdırdı. Şampiyonluk kupasının ardından Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı da Trabzonspor Müzesi’ne getiren Özkan Sümer, profesyonel teknik direktörlük kariyerinin ilk sezonuna çifte kupa ile adım atmış oldu. Sezon başında “dört milli futbolcusunu kaybeden takım ligde kalsın yeter” diyenlere de en güzel cevabı veren Sümer, 1978-1979 sezonunda hocalığını kanıtladı.

Özkan Sümer 1979-1980 sezonu öncesi yeni sezon planlamasını yaparken Selçuk Yula, Osman Denizci ve İskender Günen ile konuşarak onları Trabzonspor’a transferleri konusunda ikna etti. Yönetim ise Sümer’e, önlerinde kongre olduğunu ve yeni gelecek yönetimle bunların konuşulması gerektiğini söyledi. Uzun süren toplantıların ardından Sümer flaş bir kararla görevinden ayrıldı. Özkan Sümer’in yerine Ahmet Suat Özyazıcı getirildi. Sezona kısa bir süre kala Süha Akçay, Özkan Sümer’den “Söylediğin oyuncuların çoğunu kaçırdık bari İskender’i kaçırmayalım onu takıma kazandıralım ricasında” bulunur. Özkan Sümer ve Ergun Kantarcı iş birliğiyle İskender takıma kazandırılır.

Özkan Sümer büyük bir örnek davranış daha göstererek geçen sezonun iki kupa kazanan teknik direktörü olmasına rağmen 1979-1980 sezonunda yeniden altyapının başına geçer ve sevdalı olduğu takımına yeni oyuncular kazandırmak için çalışmalarına kaldığı yerden devam eder.

80’LERDE ÖZKAN SÜMER

1979-1980 sezonunu şampiyon tamamlayan Trabzonspor’da Teknik Direktör Ahmet Suat Özyazıcı görevinden ayrılırken, yerine bir sezonluk aranın ardından tekrar Özkan Sümer getirildi. Serdar Bali’nin takımdan ayrılmasıyla kadroya sadece Samsunspor’dan Sinan Ünal transfer edildi ve altyapıdan tam yedi oyuncu A takıma çıkarıldı. Şenol-Turgay-Necati kemik kadrosu korunup altyapıdan çalıştığı ve yetiştirdiği gençlere güvenen Sümer, 1980-1981 sezonunda Türk futboluna bir yenilik daha getirerek “Şok Press” kavramını literatüre kazandırdı. Bu sistemle rakiplerine nefes aldırmayan ve baskın bir futbol oynayan Trabzonspor, ilk yarıda toplanacak 30 puanın 25’ini alarak harika bir performans gösterdi.

İkinci yarı takımın performansı düşse de Özkan Sümer, Trabzonspor’un beş kendisinin ise ikinci şampiyonluğunu yaşadı. Sümer ikinci kez geldiği bu zorlu görevden de alnının akıyla çıkma başarısı gösterdi. Aynı sezon Trabzonspor’u çalıştırırken A Milli takım teknik direktörlüğünün de başına getirilen Özkan Sümer, ligde fırtınalar estiren Trabzonspor’dan fazla oyuncu aldığı gerekçesiyle çok sert eleştirilere maruz kaldı. Eleştirilerin dozu Türkiye-Galler maçında had safhaya ulaştı. Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nu dolduran taraftarlar “Trabzon Dışarı” diye tezahürat tutunca Özkan Sümer, karşılaşma sonrası istifasını vererek 2 maç teknik direktör olarak görev yaptığı A Milli Takımındaki görevinden ayrıldı. Bu olayla ilgili 1981 Mayıs ayı Trabzonspor kulübü resmi dergisinde Özkan Sümer şu yazıyı yazmıştı:

“… Trabzon Dışarı…”

Trabzonspor “Milli Görev” anlayışı ile her türlü fedakarlığa razı olarak bir büyük hizmet örneği verirken karşılığında ihanetle suçlanmıştır.

“TRABZONSPOR DIŞARI…” bir bilinmeyen, bir beklenmeyen, bir istenmeyen büyüklüğe tepki olarak geçiştirilecek masum bir yanlış değildir.

“TRABZONSPOR DIŞARI…” hizmetin kusurlu görüntüsünü haykırış değildir.

“TRABZONSPOR DIŞARI…” başarının başarısızlığı dönüşmesinin tahammülsüzlüğü hiç değildir.

“TRABZONSPOR DIŞARI…” nedir?

İhanetin kendidir!

Milli takım sorumluluğu aldığımızdan beri her gittiğimiz kentte benzerine rastlanmayacak hakaretlere uğramamıza rağmen yüce bir görevin gerektirdiği sorumluluk içinde suskun, acımızı inancımıza katık yaparak, tatmini, içten bir hizmetin vicdan rahatlığında aradık. Terle gözyaşının, inançla acının, sevgi ile nefretin birbirine böylesine karıştırıldığı bir hizmet biçimi bu.

Trabzonspor başarısını, oyuncusu, ikbâlini, huzurunu, sağlığını tehlikeye atmasının karşılığı; “TRABZONSPOR DIŞARI…”

Bu çirkin sesli borazana üfleyen kimler?

İhanetin, ihanetle suçladığı bu küstahlık nereden kaynaklanmıştır?

Bir kısım çamurdan adamın dokunduğu her şeyi kirleteceği bilinirken, bazı güzellikleri onlardan korumak isteği duymak yanlış mı?

Batıcılığı, güneşin batışını seyretmek şeklinde anlayanların fosilleşmiş mantıklarındaki gerçek bu çağa ait olabilir mi?

3-0’lık Çek maçından sonra; “Haysiyetli futbol, şunu kazandık bunu kazandık…” ifadeleri haysiyetten ne anladıklarını ortaya koymuyor mu?

Trabzonspor’u Galler maçında dışarı davet eden ve ettirenlerin Çek maçının utancını taşıyacak kadar onurlu olmaları beklenebilir mi?

“TRABZONSPOR DIŞARI…” çıkacaktır. Ülkeyi temsil görevi ile. Ve Trabzonspor haysiyet olacaktır, haysiyetsizlerin acı duyacağı ölçüde.”

Trabzonspor’dan 1980-1981 sezonundan sonra ayrılan Sümer kesintisiz olarak 8 yıldır devam ettiği altyapı sorumluluğu görevini de bıraktı. Milliyet Gazetesi’nde spor yazarı olarak fikirlerini kamuoyuna aktaran Sümer, bir süre sonra Galatasaray’dan teklif aldı. Sarı Kırmızılıların altyapı sorumlusu olarak görevlendirilen Sümer, 1981-1982 sezonun on ikinci haftasında teknik direktör Brian Birch’in görevden ayrılmasıyla yerine geçti ve Galatasaray Teknik Direktörü olarak göreve başladı. Aynı sezon Galatasaray’da Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazanan Sümer, 1982-1983 sezonun bitimine iki hafta kala görevinden istifa ederek Trabzonspor altyapı koordinatörlüğü görevine geri döndü. Bu görevi kabul etmesini; “Tesisleşmeye yapabileceğim katkı, yok olan altyapıyı yeniden kurmak ve zaafa uğrayan dinamizmi yeniden yaşatma düşüncesi” sözleriyle açıkladı.

Trabzonspor Teknik Direktörü Ahmet Suat Özyazıcı’nın 1983-1984 sezonunun sonunda görevden ayrılmasıyla yeni sezona Özkan Sümer ile devam edilme kararı alındı. Hem A Takım Teknik Direktörü hem de altyapı sorumlusu olarak görevini sürdüren Sümer, Ligin 27. haftasında her iki görevinden de ayrıldı. 1985-1986 sezonun on üçüncü haftasında birinci lig ekiplerinden Denizlispor’un başına geçen Özkan Sümer çok zor durumda aldığı takımı sezon sonunda kümede tuttu. Bir sonraki sezon ise yine birinci lig takımlarından olan Malatyaspor’un başına yedinci haftada geçen Sümer sezon sonunda takımıyla altıncı sırada yer aldı. 1987-1988 sezonunda ikinci lig ekibi Konyaspor’un başına geçen Sümer, 1965 yılında kurulan Yeşil-Beyazlı ekibi şampiyon yaptı ve Konyaspor tarihinde ilk kez birinci lige yükselme başarısı göstererek unutulmaz bir sevinç yaşadı. Konyaspor’dan sezon sonunda ayrılıp yeniden gazete sütunlarına dönen Sümer, 1989-1990 yılları arasında Hürriyet Gazetesi’nde futbol yorumculuğu yaptı.

90’LARDA ÖZKAN SÜMER

Özkan Sümer, 1990-1991 sezonunda dördüncü kez Trabzonspor Teknik Direktörü olarak göreve geldi. Sümer’in yönetimindeki Trabzonspor sezonu üçüncü sırada tamamladı. Kupa Galipleri Kupası birinci turunda İspanyol devi Barcelona ile eşleşen Bordo-Mavililer ilk maçı Hüseyin Avni Aker Stadyumu’nda 1-0 kazanırken Sümer’li Trabzonspor şanlı tarihimize unutulmaz bir zafer daha yaşattı. Özkan Sümer, 1990-1991 sezonun sonunda ise yönetim kurulu kararıyla görevinden alındı.

Sümer, 1991 yılında Türkiye Futbol Antrenörler Derneği (TÜFAD) genel başkanı olurken bu görevini 1997 yılının sonuna kadar sürdürdü. TÜFAD’ın kalkınma sürecinin kıvılcımını yakan isim olan Sümer’e 1997 yılından sonra TÜFAD Onursal Başkanlığı unvanı verildi. 1991-1992 sezonunun altıncı haftasında birinci lig ekiplerinden Samsunspor’un başına geçen Sümer, burada on yedi hafta kaldıktan sonra görevinden ayrıldı.

1992-1993 sezonunda Ankara Petrol Ofisi takımını çalıştıran Sümer sezon sonunda buradan da ayrılarak Trabzon’a geri döndü. 1994 yılında tekrar altyapı sorumlusu olarak Trabzonspor’a geri dönen Sümer bu görevini 1996 yılının sonuna kadar sürdürdü. 1996-1997 yıllarında iki dönem Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekilliği görevinde bulundu. 1997-1998 sezonunun 10. ve 24. haftaları arasında ise yeniden Trabzonspor’da Teknik Direktörlük görevini üstlendi. Bu görevin ardından altyapı çalışmalarına devam eden Sümer, 1999-2000 sezonu öncesinde Trabzonspor altyapısındaki görevini de noktaladı. 2000 yılında Konya’nın Mobellaspor takımını elli bir gün çalıştırdı.

2000’LERDE ÖZKAN SÜMER

Konya Mobellaspor’un play-off mücadelesinden başarılı bir sonuç alamayan Özkan Sümer’in tekrar Trabzon’a dönüşü hem onun hem de Trabzonspor’un kaderinde büyük bir değişime sahne olacaktı.

22 Aralık 2000 günü bir gazetede yayınlanan haberle tüm Türkiye, Özkan Sümer’in Trabzonspor Başkan adaylığını öğrendi. O güne dek bundan en yakın çevresine bile bahsetmeyen Özkan Sümer, bu kez Trabzonspor için Başkanlık görevine soyunmuştu. Özkan Sümer, 31 Aralık 2000 günü 19 Mayıs Spor Salonu’nda yapılan Olağan Genel Kurul’da Trabzonspor Başkanı seçildi. Trabzonspor’un 12. Başkanı seçilen Özkan Sümer, belki de bugüne kadar üstlendiği tüm görevlerden daha büyük bir sorumluluğa ilk adımı attı.

Sümer, yıllar sonra o günleri anlatırken şunları söylüyordu: “Bir kere benim hiç başkanlık arzum olmadı. Çünkü futbol antrenörlüğü çok severek yaptığım bir iş. Tek bildiğim iş ve geçimimi futbol antrenörlüğü üzerinden sağlıyordum. Trabzon’da başkan adayı olarak düşündüğümüz insanların her biri olayı benimsemedi, kabul etmedi. Zorunlu olarak, biraz da “siz bu işi yaparsınız” şeklindeki anlayış bizi oraya itti. Sonunda Başkan olarak görev aldık ve antrenörlük hayatımız da sonlanmış oldu.”

İlk yılında ekonomik, ikinci yılında ise sportif olarak çok ağır bir tabloyla karşı karşıya kalan Özkan Sümer tüm bunları camianın da desteğiyle yoluna koymayı başardı. İki yıllık sürenin ardından yeniden genel kurulun karşısına çıkan Özkan Sümer 15 Aralık 2002 günü yapılan ve kendisiyle birlikte Ahmet Ağaoğu ile Mustafa Günaydın’ın da yarıştığı seçimde yeniden Trabzonspor Başkanı seçildi.  Ağustos 2003’te Hüseyin Avni Aker’de oynanan Trabzonspor – Fenerbahçe maçı sonrası tribünlerde yaşanan olayların ardından iki kulübe verilen ceza ve kamuoyunda oluşturulan algı neticesinde Fenerbahçe’nin cezasının TFF Tahkim Kurulu tarafından kaldırılması sonrası Özkan Sümer herkesi şok eden bir karar alarak istifa etti.

Tam 17 yıl sonra yaptığı bir açıklamada Özkan Sümer o günleri şu şekilde anlattı: “Tahkim Kurulu’nun verdiği karara saygı duymak lazım ancak Tahkim Kurulu bu kararı vermeden önce bir yığın etki altında kaldı. Veya ben öyle düşündüm. Siyasetin mesajı var, medyanın mesajı var, başka insanların mesajı var. Bu işin bu noktaya getirilmesi konusunda bir kurgu var ve Tahkim Kurulu da bu kurguyu onaylamış oldu. Ben haksızlığın hak olarak görülmesi konusunda bir mesaj vermek istedim. Trabzonspor o günlerde çok haklı olduğu bir olaydan dolayı haksız görüldü. Ben bunu düzeltme imkanından mahrum kaldım. Çabalarım oldu, söylemlerim oldu. Başaramadım, düzeltemedim. Başaramayınca o rahatsızlık içerisinde bir mesaj olur diye, yanlışlara dikkat çekmek adına istifamın doğru olacağını düşündüm. Çok hızlı bir karar verdim. Belki biraz düşünme zamanı kendime ayırsaydım, başka türlü bir mücadeleyi seçebilirdim. Pişmanlık var çünkü sonucu Trabzonspor adına çok iyi olmadı. Biraz içten mücadeleyi sürdürseydim, başka arayışlara girseydim, başka şeyleri zorlasaydım belki Trabzonspor daha iyi yerlere gelebilirdi. Çünkü Trabzonspor hem ekonomik olarak hem sportif olarak hem de kitlesel olarak uyumlu bir hale geldiği noktadaydı. Çok çatışmalar, tartışmalar ve handikaplar yaşadıktan sonra Trabzonspor sistem olarak, anlayış olarak ve etkinlik olarak bir yere oturmaya başladığı bir dönemde ayrıldım.”

Trabzonspor tarihinin zor süreçlerinden birinde göreve gelen ve ardından sansasyonel bir biçimde görevden ayrılan Özkan Sümer bir süre Bordo Mavili kulüpten uzak kaldı. 2006 yılında tekrar çok sevdiği altyapıya geri dönen Sümer, Gençlik Geliştirme ve Bölge Koordinatörü olarak görev yaptı. 2008 ve 2018 yıllarında Trabzonspor Futbol Koordinatörlüğü görevini üstlenen Özkan Sümer, 16 Şubat 2019 tarihinde kulübümüzde İstişare Kurulu Başkanı seçildi.

Özkan Sümer, 2010 – 2011 yılında çalınan şampiyonluğumuzun ardından Genel Kurul konuşmalarında, çeşitli TV kanaları ve yazılı basında yaptığı açıklamalarla Trabzonspor’un haklarının yılmaz bir savunucusu olmaya devam etti. Bir sembol haline gelen “Arkadaşlar, Trabzonspor büyük bir soyguna maruz kaldı. Ne çalınması? Sevincimiz çalındı, onurumuz çalındı, prestijimiz çalındı, her şeyimiz çalındı. Bu sadece kupa meselesi değil. O sevinci bize yaşatmadılar, kan kusturdular.” sözlerinin yanı sıra Özkan Sümer, şike süreciyle ilgili şunları söylemişti:

- “Bu şike senaryosu, siyasetin, Futbol Federasyonu’nun, Kulüpler Birliği’nin, Tahkim Kurulu’nun büyük oyunu, kabiliyetiyle mükemmel bir film, adeta Oscarlık film haline geldi. Yani gerçekten Oscar almaya layık bir film bu.”

- “Şikenin mağduru kimdir? Trabzonspor. Elbette ki Türk futboluna da yansımaları var ama birinci ölçüde şikenin mağduru Trabzonspor’dur. Şikeyi örtmek için nasıl bir mekanizmanın işletildiğini açıklamak istiyorum. Hiçbir ulusal meselede uzlaşma sağlayamayan siyaset çok başarılı bir iş birliği ile şikeyi kapatma doğrultusunda müthiş bir beceri ve müthiş başarı sağladığını söyleyebilirim. Bu kararın etkileri Türk futbolunda öyle azımsanacak veya üstü kapatılacak boyutta değil. Futbol Federasyonu görevi bırakacaktır diyorum. Nedeni şu; artık Türk futbolunda yıkmaya değer bir şey kalmamıştır. Olsa onu da bir görev olarak üstlenir devam eder ve halletmeye çalışır. Trabzonspor’un kupayı alması elbette ki hakkıdır. Ancak kupanın ruhu gitmiş geriye tenekesi kalmıştır. Trabzonspor’un büyüklüğünü tartışmak kimsenin haddine değildir. Çünkü, Trabzonspor onurlu bir mücadeleyle büyüklüğünü vuruşa vuruşa kazanmıştır.”

- “3 Temmuz sürecinde ise, Trabzonspor bu büyük haksızlıktan çok güçlenerek çıkabilirdi. Enerjisini tümüyle bu şike olayında tüketti. Şike olayında vereceği mücadeleyi ihmal etmeden bir kenarda devam ettirmeli, ama futbolun doğal yapısında olan ihtiyaçlara dönük de bir çabası, heyecanı ve enerjisi olmalıydı. Bunları ihmal edip de her şeyi şike olayı olarak gördüğümüz zaman, Trabzonspor bu noktada çok büyük zarara uğramıştır. Zaman zaman “Temiz futbol” falan söylemleriyle karşılaşıyoruz. Futbolun kirlenmesi bir yana asıl tehlike futbol kinlendi. Onu temizlemek oldukça zor. Bugün geldiğimiz noktada kendimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekir.”

Sürekli okuyan, kendini geliştiren, üreten, yenilikçi ve entelektüel bir fikir adamıydı Özkan Sümer. Futbolcu oldu, antrenör oldu, başkan oldu. Yüzlerce oyuncu yetiştirdi ve her yetiştirdiği oyuncunun babası, dedesi oldu. Trabzonspor’dan “almak” için değil, Trabzonspor’a “vermek” için çabaladı. Ailesine ve çocuklarına ayırmadığı zamanı Trabzonspor’a ayırdı. Her zaman önceliği Trabzonspor’du. Nev’i şahsına münhasır kişiliği, veciz sözleri, anekdotları, esprileri ve tecrübeleriyle hep Trabzonspor’un içinde yaşadı. 

Sümer’in adı Trabzonspor’un geleceğinin yetiştiği Özkan Sümer Futbol Akademisi’nde yaşıyor. Fikirleri, ufku, Trabzonspor için çizdiği vizyonu ise tüm Trabzonsporluların aklında… Hayatını Türk sporuna, futbola, Trabzonspor’a, gençlere ve geleceğe adayan Özkan Sümer’i geçtiğimiz yılın 22 Aralık günü ebediyete uğurladık. Bu vesileyle Trabzonspor’a kattığı değerler, verdiği emekler ve ailesinden, çocuklarından esirgeyerek harcadığı zaman için Özkan Sümer’i bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun!

Kaynak: Trabzonspor dergisi

Editör: TE Bilisim