Büyük favorisi olduğu ve avuçlarının içine aldığı şampiyonluğu kendi hataları ve kurgulanmış operasyonlarla kaybeden Trabzonspor'un zaten moralsiz olan taraftarı transferde yaşanan kayıpların yerlerinin dolmaması nedeniyle de yeni sezona zaten umutsuz bakıyordu.

Buna bir de gidecek olmasına alışılan ancak en azından Beşiktaş maçında forma giymesi beklenen Sörloth'un da yan çizip Trabzon'a gelmemesi eklenince sezonun ilk maçıymış, Trabzon'da bir derbi oynanacakmış kimseyi gayrete getirmedi.

Ancak Beşiktaş karşısında gördük ki, Sörloth'un gelmemesi sadece taraftarı değil, futbolcuları da etkilemiş!..

Sahadaki takımı yetersiz, kulübesi U19'a emanet edilmiş Trabzonspor, gereksiz geri pasları hariç iyi başladığı maçta 29. dakikada yenilen golle soyunma odasına yenik gitti ancak ikinci yarıda her şeye rağmen bunu telafi edebilir düşüncemiz sürdü.

Ne var ki 64'üncü dakikadaki penaltı ve kırmızı kart maçı o anda bitirdi..

İlk yarıda Ekuban'a yapılan aynı hareketi görmeyen hakem Şansalan, aynısında rakibe 'Penaltı ve kırmızı'yı çakarken 'Hınç alan' oluyordu..
İkinci yarıdaki gayret gol üretecek pozisyonlara dönüşmekten uzaktı, zaten dönüşse de bu pozisyonları kim değerlendirecekti?
Son yılların gole çok rahat giden takımı bir anda sabaha kadar oynasa gol atamayacak kimliğe bürünmüş..

Yani gol iktidarsızı olmuş.. Bu durum bence transfer önceliğini de golcüye çevirdi. Çünkü başka ne yaparsan yap atamazsan gol alamazsın yol…
Ayrıca defanstaki stoper zafiyetine bekler de eklenmiş. Orta saha hem oyunu kurmada, kurgulamada, hem de rakibe diş geçirmekte yetersiz..
Ön liberodaki açığı giderir diye umulan Flavio, yumuşak stili ile aranan kan olma umudunu önemli ölçüde sarstı. Umalım hepsi bu kadar değildir..

Kimse bu şartlarda ve sezonun ilk maçında çok fazla bir şey beklemiyordu ancak yine de bu kadar eksikli Beşiktaş karşısında bu kadar etkisiz bir Trabzonspor büyük hayal kırıklığı yarattı.
Çünkü fırtınanın yerinde yeller esiyor.
En azından şimdilik..
 
EDGAR LE KALMALI
 
Bu arada geçtiğimiz sezonu Feyenoord'da direkt oynayan ve haftanın karmalarına seçilen Edgar'ın bu kadar eksik bir takımda bu kadar geç ve iş işten geçtikten sonra oyuna girmesine anlam veremedim. Çabuk ve oyunu iyi okuyan Edgar, Beşiktaş karşısında en azından devrede sahaya alınmalıydı. Stoper, önlibero ve bekte oynayabilecek bu oyuncu forma giydiği ilk maçta bu yazdıklarımın doğruluğunu kanıtlayacaktır. Bu yüzden kadroda tutulmalıdır..

Öte yandan videolarından izlediğimiz kadarıyla top alıp götürme becerisi olan ve bu özelliğiyle en azından Beşiktaş savunmasını oyalayıp çıkmasını engelleyecek Plaza'nın neden 90 dakika kulübede oturtulduğunu da çözemedim. Kadroya alındığına göre demek ki sakat değil. Buna rağmen neredeyse sahaya sürecek oyuncunun olmadığı bir maçta bile oynayacak kalitede değilse o zaman niye alındı?

NEWTON İÇİN ERKEN
 

Teknik direktörümüz için bu saatte yorum yapmak doğru en azından hakkaniyetli olmaz. Çünkü ne kafasındakini sahada uygulayacak bir 11'i vardı ne de hamle oyuncusu.. Mecburen kenarda çaresizce bir 90 dakikayı izlemek zorunda kaldı.. Bu durumda değil Newton, Mourinho olsa değişen fazla bir şey olmazdı. Yine de kısıtlı da olsa elindeki oyuncuların değerlendirmesini daha iyi yapmalı...
 
BÜTÜN İŞ YÖNETİMDE
 
Şimdi öyle olmuş böyle olmuş gelinen noktada durum hiç iç açıcı değil. Bir an önce çözüm bulunmazsa, yani gerekli takviyeler yapılmazsa Trabzonsporluları tahmin edilenden de kötü, lanet bir sezon bekliyor. Çünkü bu takımın değil şampiyonluğa oynaması, ligin üst sıralarında yer alması bile mümkün değildir.

Bunu çözecek olan da yönetimdir. Limit sorunu bir şekilde aşılmalı, bu kadroya 4'ü banko oynayacak takviye mutlaka yapılmalıdır. (Santrafor, ön libero, stoper ve bek) Sağaçıkta da sıkıntı vardır ancak eldekilerle (Ekuban, Plaza) bu zaaf giderilebilir.

Doğru değildir ancak gerçektir ki Türkiye'de hele de Trabzon'da herkesi her şeyden önce sonuç ilgilendirir. Siz kulübün borçlarının tamamını ödeyip kara geçirseniz de, eğer sahadaki takım dökülüyorsa hiçbir önemi yoktur. Çünkü taraftar muhasebe defterine değil, sahaya bakar.
Ve de yönetimlerin kaderini kasadaki para değil, sahadaki puanlar belirler..
Yani Kartacalı ünlü komutan Annibal'ın dediği gibi 'Ya bir yol bulacaksınız, ya bir yol yapacaksınız’
Her şey ortada..
Takviye şart, yoksa felaket!
Allah korusun..
 
OYNARSAN HEP GERİ GİDERSİN GERİ!
 
Gerçi bu geri pası konusunda gerçek Brezilyalı olduğundan şüphe duyduğumuz Guilherme lider ama onunla işimiz yok. O olduğu kadar olmuş yada olamamış. Ancak yetenekli olduğunu bildiğimiz, kapasitesine güvendiğimiz ve de kendisine inandığımız gencecik Serkan'ı birileri uyarmalı. Kimse uyarmasa ben son kez uyarıyorum. Bak evlat hemen her aldığın topu yana ya da geriye oynamaya devam edersen adam yokluğunda forma giymekten öteye geçemezsin. Bek de olsa bir kenar oyuncusu bir maçta en az üç, beş kez çizgiye inip top kesmezse, kendisi kesilir..
Hadi söz dinlemiyorsun bari Pereira'yı idmanlarda iyi izle..

İzle de öğren ki; 'Babam yaşındaki bu adam hücuma nasıl çıkıyor!"