Geçenlerde bir dost meclisinde eskiden savcı olan bir Arkadaşım anılarından bahsediyor.
Son yıllarda ciddi manada ayyuka çıkan genç kadınların mal-mülk için kendilerinden oldukça büyük kişilerle evlilik adı altında yapılan bir ticaret var ve olayın boyutu gerçekten de büyük!
Sevgili savcı arkadaşım anlatıyor;
“ yeni atandığım yerin belediye başkanının yanına bir kahve içimi uğradım. Hem tanışmak hem sohbet etmek hemde şehri onun ağzından dinlemek adına. Vizyonu yüksek bir başkandı ve şehri için çok güzel projelere imzasını atmıştı, velhasıl muhabbetimiz mi en koyu anında yaşlı bir adam içeriye girdi. Başkanın kapısı hiç kapalı durmazmış, gelen direk içeriye girebilirmiş maruzatını dile getirebilsin diye. Bu düşünce güzel bir düşünce, tebrik ettim onu.
Yaşlı adam selam verdi ve 97 yaşında olmasına rağmen hem dimdik duran hemde şakacı kimliğiyle dikkatimi çekti ve bir anda bizim sohbetimizin içine dahil oldu. Çok keyif aldım Katip amcadan ve ilerlemiş olan yaşına rağmen akıcı Türkçesiyle anlatımlarından. Bir ara başkana döndü ve: ya başkan, benim şu işi ne zaman halledeceğiz diye sordu! Başkan aceleye gerek yok diyerek konuyu kestirip attı ama Katip amcanın yüzü düştü! Nedir mevzu diye sordum, sormaz olaydım Katip amca soluksuz anlatmaya başladı! Genç bir hanım bulmuş ve onunla evlenmek istiyormuş, başkandan da isteme ve yüzük takmasını istiyormuş, başkan ise yanaşmıyormuş bu işe.
Başkana döndüm neden diye sordum o ise bana şimdi değil sayın savcım, şimdi değil daha vakti var dedi ve yine konuyu kestirip attı!
Katip amcaya döndüm : senin işini ben hallederim dedim. Katip amca tıpkı onsekiz yaşındaki genç gibi ayakları yere basmadan gülümseyerek çıktı odadan...
İki gün geçmedi makamıma geldi.
Düzenli giyinmiş ve sevimli tavrı ile : E sayın savcım, ne zaman hallediyoruz benim işi dedi?
O kadar yoğunluk var ki ben unutmuşum mevzuyu.
Ne işi dedim, ar edip ağzında geveliyor konuyu.
Katip amca ne işi dedim tekrar?
Benim izdivaç işi dedi, He tamam ne zaman istersen dedim yine onsekizlik delikanlı gibi odadan çıkarken “ben sana haber ederim” dedi ve gitti...
Çok ilginç ve gerçekten hayata dair alınması gereken bir hikayedir bu ama uzun bir hikaye, dolayısıyla sevgili gönül dostlarım hikayenin devamı bir sonraki yazıya kaldı