Süper Ligin son şampiyonu Trabzonspor, Slovakya ve Avusturya kamplarını kazasız ,belasız, sakatsız tamamlayarak döndü..

Kamp boyunca 4 te hazırlık maçları oynayan Bordo-Mavililerde teknik direktör Abdullah Avcı tüm oyunculara şans vererek kafasındaki şablona en uygun olanları belirlemeye çalıştı.

Adı üstünde..

Hazırlık maçı..

Sonucun değil, kimin ne yaptığını, neler yapabileceğini..

Ya da kimlere umut bağlanamayacağını görebilme maçları..

Her ne kadar sergilenen futbol taraftarı umutsuzluğa sevk etse de   bence  maçlar bu açıdan çok yararlı oldu.

Sadece teknik kadronun değil taraftarın da kafasında bazı şeyler oluştu.

Aslında günde iki yorucu  antrenmanın, ağırlık çalışmalarının yapıldığı hazırlık dönemlerinde sertleyen, gerilen adalelerin oturması için belli bir süreye ihtiyaç vardır.

Ayrıca ne kadar hırslı ve çalışmayı seven biri olsanız da, bu antrenmanlar bir süre sonra bıkkınlık getirir.

Vücudunuzu dinlendirseniz de ruhunuz yorgundur.

Yani, özellikle sosyal medyada sıkça rastladığımız yorumlardan anlaşıldığı gibi, umutsuz olmak için bir neden yoktur.

Çünkü Trabzonspor lehine veriler çoktur..

Önce bunları dile getirelim, sonra da gördüğümüz kadarıyla giderilmesi gereken aksaklıklara değinelim.

Bir defa şampiyonluk hesabı yapan 4 takım arasında kadro ve moral olarak en avantajlısı Trabzonspor.

Çünkü yeni sezona henüz sona ermemiş şampiyonluk sevinci ve gururuyla başlayacak.

Üstelik şampiyon kadrosundan sadece bir oyuncu kaybetmiş.

Elde hazır bir takım var.

Karşısındaki takımlar ise neredeyse tamamen yenilenmiş kadrolar ve büyük umutlar bağlanan teknik direktörlerle yola çıkacak.

Bir, iki kötü sonuçta  ‘İsmail  Hoca  olsaydı daha iyiydi,  ‘Sergen’in kıymetini bilemedik’  ‘ Okan Hoca büyük takım teknik direktörü değil’ gibi yorumlar  birbirini kovalayacak.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklar..

Trabzonspor ise başka hiçbir mevkide olmasa dahi Eren’le sol bek sorununu çözmüş, Trezeguet ile de Nwakaeme’nin yerini doldurmuş olarak yola çıkacak.

Lige ise İstanbul Olimpiyat Stadını dolduracak muhteşem taraftarının önünde İstanbulspor’la karşılaşarak başlayacak.

İkinci maç sahasında Hatayspor ile..

İki maçta alınacak 6 puan ile yola çıkacak.

Sezona puan cetvelinin tavanında yer bularak başlayacak.

Sonrası kendiliğinden gelir.

Çünkü kervan yolda dizilir.

Yani umutsuz olmak için fazla bir neden yoktur ama..

Bu, takımda giderilmesi gereken aksaklıklar da yok demek değildir..

Öncelikli olarak halen devam eden geçen sezonun son maçlarındaki rehavetinden  kurtulmak gerek..

Sonra..

Orta sahanın kolay  geçilen pasifliğine bir çözüm bulunmalı..

Çünkü topu alan rakip neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan defansı  karşısında buluyor.

Bunda, MBia, Marco Aurello, ya da 5-6 sene önceki  Atiba benzeri , oyunu iki yönlü oynayabilecek  bir ön liberonun olmayışı  en büyük etken.

Böyle  olmayınca  stoperlere yakın oynayan Berat, Siopis gibi   defansif  oyuncular ile  ofansif rol üstelenen Marek- Bakaseitas -  Marek-Ömür gibi forvete daha yakın isimler  arasında oluşan  geniş alanı dolduran rakipler orta saha üstünlüğünü ele geçiriyor.

Bu durumda Trabzonspor’un kazanması için şahsi becerili oyuncuların marifeti ve de Uğurcan’ın mutlak goller kurtarması  galibiyetlerin  karakteristik özelliği oluyor.

Bence böyle bir oyuncu  Trabzonspor’un gerçek gücünü ortaya koymasında inanılmaz bir katkı yapar..

Tabi kolay değil.

Nerede bulup ta kaça alacaksın?

O zaman bunu en iyi yapacak olan Dorukhan’dır.

Ve de sakatlık ve cezalı sorunu olmadıkça Dorukhan başka yere çekilmemelidir.

İki kanatta da oynayabilen Kouassi, hatta Djaniny varken yeni bir kanat oyuncusu şart değildir.

Ancak Cornelius’a alternatif olacak, zaman zaman birlikte forma giyebilecek top götüren,  kontrataklarda  etkili olabilen, kendisini pozisyona sokabilen çabuk, çevik bir santrafor  hiç fena olmaz..

Ayrıca  stoperlerde geçen sezon yaşanan sakatlıklar da dikkate alınarak uzun zamandır süren sağ  stoper arayışı kısa zamanda ve mutlaka sonuçlandırılmalıdır.

Bu arada teknik direktörümüz Abdullah Avcı’yı biraz tedirgin gördüm.

Rahat ol Hocam..

Önce şu Süper Kupa’yı  bir alın, sonrasını taraftar halledir..                                         

Şampiyonlar Ligi’ne mahkumuz!

Şampiyonlar Ligi’nde boy göstermek için eleme maçı oynamak zorunda kalmak Trabzonspor’un şanssızlığı oldu.

Bu seneye kadar Devler Ligine direkt katılan Türkiye Şampiyonları ,hem kendisinin hem de elemeleri geçemeyen ikincinin payını alarak çok çok önemli bir maddi kazanç sağlıyordu.

Ülke puanının yetersizliği yüzünden piyango Trabzonspor’a vurdu.

‘Başa gelen çekilir’ deyip bu elemeyi yüz akıyla atlatmak Trabzonspor için farz oldu.

Bu, en az şampiyon olmak kadar hatta daha da önemlidir.

Taraftarının yaşayacağı haz ve büyük gurur yanında transfer ücretlerinin uçtuğu, buna karşın gelirlerin çok düştüğü bir ortamda konu hayati önemdedir.

Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun dediği gibi ‘Bütün kadronun bir yıllık maliyetini karşılaşacak’ bir gelirden bahsediyoruz.

Yoksa ödeme yapmakta yaşanacak sıkıntı sadece  kasaya değil, sahaya de kesin olarak yansır..

Ki ,toplamak ta zor olur..