Türk Futbolunda son 20 yılda olduğu gibi bugün de Trabzonspor’un üzerine orta oyunları son sürat oynanıyor! Dalkavuklar o kadar fazla ki! Futbolda İstanbul saltanatına son veren Anadolu’nun Kralı ve futbolda devrim yapmış Trabzonspor ile uğraşmayan yok desek yanlış olmaz! Trabzonspor’un 1995-96 yılından bu yana şampiyonlukları çalınmasına ne zaman dur diyeceğiz? Eyyamcı Fırat Aydınus ile babası gibi koskoca camiaya kin ve nefret tohumu besleyen VAR hakemi Abdulkadir Bitigen, Gaziantepspor maçında verdikleri uyduruk penaltı ile yediden yetmişe Bordo-Mavili taraftarların tepkisini çekmişti.

Gaziantepspor maçından sonra İstanbul'da TFF’nin binası önünde açıklama yapan Başkan Ahmet Ağaoğlu; “Sadece MHK değil, TFF tamamen kökten değişmeli” diye tepkisini dile getirmişti. Başkan Ağaoğlu bu konuda sonuna kadar haklı. Trabzonspor’un hakkını savunmak bir tek yönetime düşmüyor. Herkese düşüyor. Trabzonspor sahipsiz değildir. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Trabzonspor'un dinamikleri bu konuma düşmemeli!

Merhum İbrahim Cevahir haksızlığa karşı başkaldırırdı. Biz de tüm Trabzonspor dinamikleri olarak, haksızlığa karşı başkaldıralım. Ne demişti rahmetli İbrahim Cevahir, Ali Kemal Denizici’yi Eskişehirspor maçında sahadan atmak isteyen o zamanki maçın hakemi Galip Bitigen’i arayarak, “Trabzonspor benim evladımdır. Bir daha birini dışarı atarsan…!” Bundan sonrasını yazmayayım! Bilenler bilir! Bir daha da o hakem Trabzonspor’un maçlarına verilememişti. Trabzonspor TFF ve TÜRK FUTBOLU İÇERİSİNDE BİR ADALET SAVAŞI VERİYOR. FUTBOLDA ANADOLU DEVRİMİNİ YAPAN TRABZONSPOR'UN BU DEVRİMİNİ, YANİ BAŞARILI HAFIZASINI SİLMEK İSTEYENLER HARIL HARIL ÇALIŞIYOR! AMA ŞUNU BELİRTMEK İSTERİM, BU DEVRİMİN HAFIZASINI SİLMEK İSTEYENLER GÜN GELİR O BÜYÜK HAFIZA ALTINDA EZİLİRLER! Onun için tüm Trabzonspor dinamikleri için gün Trabzonspor etrafında kenetlenme günüdür.
 

 
TÜRK FUTBOLU ESKİ TAS ESKİ HAMAM GİBİ
 
2003 yılında Güney Kore’de yapılan Dünya Kupası maçalarında Dünya Üçüncüsü olan Türk Futbolu dünya sıralamasında ilk 10’a girmişti. G.Saray, Beşiktaş, Alanyaspor gibi takımların Avrupa kupalarından elenmesi ve Türkiye’de yabancı futbolcu yaşının 30’un üzerinde olmasından dolayı Türk futbolu dünya sıralamasında 39. sıraya kadar geriledi. Bunun sebebini Artuğ Gür arkadaşımız yaptığı analizle çok güzel özetledi. Süper Lig'de hiç forma giymeden Fransa Süper Ligi’nde Lille forması altında Zeki Çelik gösterdiği performansla Milli takıma yükseldi. Zeki, Lille formasıyla Şampiyonlar Ligi’nde boy gösterdi ve şu an bonservisi için 40 milyon Euro'dan söz ediliyor..
1.SORU: Türk futbolu neden bitiyor?

CEVAP: Gözünün önündeki ucuz ve yetenekli futbolcuyu görmezsen ve 35 yaşındaki veteran düzeye gelen futbolculara milyon eurolar dökersen. Türk futbolunun altına dinamit koyar bitirirsin.
2.SORU: Bursaspor Süper Lig'de şampiyon olup nasıl bir alt lige düştü?
CEVAP: Mehmet Zeki Çelik, futbol alt yapısını Bursa'da aldı. Bursaspor, kendi evlatlarına şans vermek yerine adı bilinmedik yabancı futbolculara milyon liralık masraf yaptı. Bursaspor’un yaptığının aynısını şimdi Trabzonspor yapıyor. Geçen sene sekiz yerli oyuncu ile oynayan ve bunların bir çoğu alt yapıdan gelen oyunculardı. Bugünlerde alt yapıdan yetişenleri elinin tersi ile itiyor. Bünyesine yaşı ilerlemiş  futbolda son dönemlere gelmiş yabancıları transfer ediyor. İnşallah Trabzonspor’un sonu Bursa gibi olmaz.
Türk futbolunun ana sorunu; şehrin görmediğini koskoca ülke nasıl görsün.
Bursaspor, Zeki Çelik'i görseydi bugün bu durumlara düşmezdi.

Zeki Çelik'leri görseydik Türk futbolu bugün 39. sıraya gerilemezdi. Avrupa'da kulüpler düzeyinde yokları oynamazdı.
 

 
KREM YAVUZ VE ÖĞRETMEN OKULU FOTOĞRAFI

 
Trabzonsporlu eski futbolcu Yavuz Yaylı (Krem), özellikle Haluk Ulusoy’un TFF Başkanlığında kendiyle birçok yurt dışı seyahatleri yapmıştır. Yaylı’nın Milli Takımımızın deplasmanda oynadığı Yunanistan maçı için TFF eski Başkanı Haluk Ulusoy ile yaptığı seyahatte ilginç anekdotunu anlattı. Söz Yavuz Yaylı’da; “Milli takımızın 1-0 geriye düşüp bizim Gökdeniz’in gol attığı ve farklı kazandığımız Yunanistan maçı öncesi Başkanımız Haluk Bey ile büyük bir lokantada yemeğe oturduk. Bu sırada lokantaya yaşlı, bastonlu ama dinç bir adam girdi. Lokantanın duvarında asılan fotoğrafa bakmaya başladı. Lokantanın duvarındaki fotoğraf ise, çocukluğumun geçtiği eski öğretmen okulumuz idi. Yaramaz olduğumdan annem beni evimizin oradaki ilk okula vermedi. Kemarkaya Mahallesi’ndeki okula verdi. Okuldan çıkar direkt babamın odasına giderdim. Kitaplarımı bırakıp öğretmen okulunun bahçesinde top oynardım.

Haluk başkan da dikkatle yaşlı adamı izliyordu. Adam bana yaklaştı. Duvardaki fotoğrafı biliyor musun? diyerek bize güzel Türkçesi ile sordu. Ben de ‘Ben bilirim. Babam orada memurdu. Okuldan çıktıktan sonra oraya giderdim.’ Hem Haluk Başkan hem de Trabzon’un Maçka ilçesinde olan adam hüzünlendi. Öğretmen okulunun içinde altı kütüphanenin yapımında çalışan birisiymiş. Haluk Başkanımız yaşlı adamı yemeğe davet etti. Hem sohbet ettik hem de yemek yedik.

Başkanımız Ulusoy, Yunanlı yaşlı adama bir tomar maç bileti verdi. Adam gitti. Daha sonra bir tepsi baklavayla geldi. Bize ve oyunculara ikram etmek istedi. Biz de ona oyuncuların kamp yaptıkları ve maça çıkacaklarını anlattık. Ertesi gün statta 200’e yakın kişi Türk bayraklarıyla ‘Türkiye’ ‘Türkiye’ tezahüratı yaptılar. Haluk Başkan ve bizler çok duygulandık. Maçın devre arasında Haluk başkanımız o yaşlı adamı protokol tribününe çağırarak yanına oturttu. Maç bitti havaalanında bir baktık ki aynı yaşlı adam bir  baktı ki elinde bir çok çeşit yemeklerle oradaydı. Uçağa bindik. Yemeği ne başkan ne de bizler yiyebildik. Dolmasından fasulyesine kadar bol çeşitli yemekler vardı. Haluk Başkan bana Krem o yemeklerden getir de yiyelim demesine rağmen anında yemekler futbolcular tarafından çoktan bitirilmişti.”
 

 
BEN DİLALTINI VERİYORUM O DİŞLERİNİ SIKIYOR
 

Geçen hafta Aloş’un anılarını sayfama taşımıştım. Bu hafta da Aloş’tan yeni bir anı dinleyerek yazdım. Aloş, 1984-85 yıllarında Uşakspor’da profesyonel kaleci iken başından geçen bir anısını anlattı; “Uşakspor Teknik direktörü Şevki Torlak hocamızdı. (Rahmetli oldu) Ayak parmağım rahatsızdı. Manisa maçı idi. Hocama ben oynamayayım dedim. Kaleci Adnan’ı oynat dedim. Hocam da benim dediğimi yaptı. Adnan’ı bu maçta kaleye koydu. Kulübede yedek kaleci olarak oturuyorum. Rahmetli hocamız kalp hastası idi. Pantolonunun küçük cebinde dilaltı hapı vardı. Beni yanına çağırarak, ‘Kulübede herkes tecrübesiz, bir tek sen tecrübelisin. Bana bir şey olursa cebimdeki dilaltı hapını al ağzıma at’dedi.

Maç oynanıyor 1-0 galipken golü yedik. Berabere oldu. Hocamız fenalaştı. Dilaltı hapını cebinden aldım bir tane ağzına attım. Kurtarayım onu diye bir tane daha ağzına atmak istedim, rahmetli hocam dişlerini sıkıyor. Ben dil altını ağzına koymak için var gücümle mücadele veriyorum. Bu esnada ambulans geldi. Hocamız hastaneye kaldırıldı. Maçı 2-1 kazandık. Çiçek yaptırdık takım arkadaşlarımızla hastaneye gittik. Hocam beni gördü parmağını sallamaya başladı. Hocam ‘ben ne yaptım’ deyince, ‘daha ne yapacaktın, ikinci dil hapını alsaydım beni öldürecektin.’ Aloş, ‘Hocam ben üç tane atacaktım…’
 

 
1461 SOĞUKSUSPOR’UN HASSASİYETİ
 
1461 Soğuksu Kulübü’nün Trabzonspor hassasiyeti. Trabzon’un güzide kulüplerinden biri olan ve altyapıya yaptığı yatırımlarla adını duyuran 1461 Soğuksuspor Kulübü, hakemler tarafından adeta kıyıma uğrayan Trabzonspor’a sahip çıkarak, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ve avanelerini istifaya davet etti. Kulübün sosyal medya hesaplarından yayınlanan kınama, spor kamuoyu tarafından takdirle karşılanırken; TFF’ye karşı oluşan tepkisinin daha da alevlenmesinin adeta işaret fişeği oldu.

Gaziantep maçında gösterdiği taraflı yönetimi ile Trabzonsporluların büyük tepkisini çeken proje hakemi Fırat Aydınus ve VAR hakemlerinin tutumu ile adeta kıyıma maruz kalan Trabzonspor’a ve Başkan Ahmet Ağaoğlu’na destek verilen kınamada şu ifadelere yer verildi: “1461 Soğuksuspor yönetimi olarak TFF Başkanı Sayın Nihat Özdemir’in bu kadar büyük bir camiaya ve camia yönetimine karşı sergilediği tutum asla kabul edilemez bir durumdur. Bırakın yüzyüze görüşmeyi, telefonunu bile kapatarak kaçması var olan sorunların hiçbirini çözmemekte aksine sorunları kabullenip bunlardan kaçmaktan ibarettir. Koskoca TFF’nin Başkanı olan Sayın Nihat Özdemir’i bu tutumundan ötürü istifaya davet ediyoruz!”
 

 
YÜKSELEN YILDIZ AKPINAR
 
Akpınar Yıldızlı Trabzon’da son yıllarda turizm alanında hizmete açılan çok güzel ve kaliteli restaurantlar var. Bunlardan birisi de Yıldızlı’da hemen TOKİ konutlarının doğu tarafında 7 yıldan beri hizmet veren Akpınar Yıldızlı Restaurant. Sera Gölü’nü ve Trabzon’u adeta kuş bakışı gören, doğa ve deniz manzarası ile yükselen yıldız olan Akpınar Yıldızlı Restaurant Trabzon’un var olan turizm misyonuna önemli katkılar sunuyor.

Geçtiğimiz günlerde Trabzon Büyükşehir Belediyespor çalışanı gazeteci arkadaşımız Muhammet Öztürk ile birlikte Akpınar Yıldızlı Restaurant’a giderek işletme sahiplerinden biri olan Şenol Kalaycı ile uzun uzun sohbet ettik. Şenol, Yaşar, Aslan, Mustafa ve Ali kardeşlerin işlettiği restaurant yerli ve yabancı misafirlerini en güzel şekilde ağırlıyor. Babaları Küçük Kalaycı’nın 1974 yılında başlattığı mesleği devam ettiren 5 kardeş, Yıldızlı’daki tesisin yanında Düzköy Yolu üzerinde 2 lokanta daha işletiyor.



Yemekhane hizmetleri de veren kardeşler, hem var olan tesisleri en güzel şekilde işletme gayretini gösterirken; hem de yeni yatırımların peşini kovalıyor. Pandemi dolayısıyla işlerin bir hayli düştüğünü ifade eden işletme sahibi Şenol Kalaycı, gelecekten ümitli olduklarını dile getirdi. Tırnakları ile kazıyarak bu günlere geldiklerini kaydeden Kalaycı, “Yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı olan işletmemizi tanıtmak amacıyla gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki fuarlara katılarak hem şehrimizin hem de mekanımızın tanıtımını yapıyoruz. Günümüz dünyasında tanıtım çok önemli. Gelecek yıllarda daha güzel günler göreceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı. Yaklaşık iki saatlik sohbetimiz sırasında edindiğim izlenimler gerçekten çok olumluydu. Restauranta gelen müşterilere karşı ilgi, servis ve sunum gerçekten üst düzey. Yemeklerin lezzeti ise mükemmel. Kalaycı kardeşler zor şartlarda bu kadarını başarmışlarsa gelecekte daha büyük başarılara imza atacakları muhakkak. Yeter ki birlik ve beraberliklerini bozmasınlar.