Trabzonspor, İstanbul ekiplerinin puan kaybettiği haftalarda da maalesef iyi skorlar alamıyor. Zirve mücadelesinde yer alan Beşiktaş ve Galatasaray’ın Kasımpaşa ile Hatayspor’a 3 puan kaybettiği haftada Bordo-Mavililer de Sivas’ta 2 puan bırakınca işler istenilen gibi olmadı.

Futbol ne kadar temaşa sanatıysa da matematiksel hesaplar da çok önemli. Fenerbahçe, Alanya, Erzurum, Sivasspor ve Kayserispor maçlarında 12 puan kaybeden Bordo-Mavililer, bu maçları 3’er puanla kapatsaydı şimdi zirvedeydi. Ancak futbolda, evdeki hesap ne yazık bazen çarşıya uymuyor.

Zaten her sezon böyle olmuyor mu? Trabzonspor sahasında Fenerbahçe’ye 1-0 kaybedince adeta ligdeki zirve mücadelesi işini bırakıverdi. Arkasından kaybedilen Alanyaspor maçının yanı sıra Erzurum ve Sivas deplasmanlarında bırakılan 2’şer puan Salı günü akşamı Kayseri’ye evinde bıraktığı 2 puan olmak üzere beş maç sonucu kaybedilen toplam 12 puanı arayan bir takım artık Trabzonspor. Çünkü zirve yarışındaki ekipler sürpriz maçlar kaybettiler. Bu bir fırsattı. Ancak kaçan balık büyük oldu.

Trabzonspor motivasyonunu kaybetmemeliydi. Burada görev elbette teknik direktör Abdullah Avcı’ya düşer. Belki sakatlıklar, cezalar ve hastalıklar kadrosu kısıtlı olan Trabzonspor’un aldığı skorlara olumsuz yansıdı ama ara transferde bu durumlar hesap edilerek hamleler yapılmalıydı. Bakasetas ve Berat transferleri takıma olumlu yansırken, gurbetçi Yunus Mallı henüz beklenen performansı yeşil sahalara yansıtamadı. Hal böyle olunca Bordo-Mavililer, bu aşamadan sonra oynayacağı müsabakalara çok iyi konsantre olmalı. Bu kadar kötü bir sezonda zayıf halka rakiplerine puan kaptıran Trabzonspor’da takım savunmasının yanına hücum da aynı etkinliği yaratamadı. Bu sıkıntı çözülmez ise şampiyonluk ilerleyen yıllarda da hayal olur...

STOPERDEN SAĞBEK OLMAZ

Trabzonspor’un kısıtlı kadrosu olabilir. Yapılan transferler elle tutulur değil. Gelecek sene transferde aynı senaryolar devam ederse işi bilmeyen menajerlere milyon Eurolar verilirse çok daha kafaları taşlara vururuz. Alınan yabancılar Trabzonspor’un oyuncusu değiller. Yazık bunlara verilen paralara, ama lig bu kadro ile tamamlanacaksa, tamamlanacak da Abdullah hoca macera peşinde koşmana hiç gerek yok.

Sağbekte sıkıntı yaşayacağını bildiğin halde Pereira’yı niye gönderdin. Portekizli oyuncuyu yollayıp Serkan’a güvenip formayı bu genç kardeşimize teslim ederek büyük cesaret gösterdin. İyi veya kötü oynayan Serkan varken kaç haftadır bu çocuğu kulübede bekletip stoper oynayan Hüseyin’den sağbek yaratmaya çalışmak şapkadan tavşan çıkartmaya benzer. Olmaz Abdullah hocam olmaz.

Sivas ve Kayserispor maçlarında Hüseyin’i sağbekte oynatmak ne kadar doğru bilemiyorum. Kayserispor maçının ikinci yarısında Hüseyin’i dışarı alıp yerine hiçbir varlık göstermeyen Yunus Mallı’yı koyup sağbeke Flavio’yu çekip maçı tamamlamakla bu gemi yürümez. Ligin tamamlanmasına 9 hafta daha var. Oynayacak olduğun maçlarda Serkan ile yola devam etmek daha doğrusu.

GÜCÜN YETİYORSA ŞİKECİ FENER'İ İHRAÇ ET!

Trabzonspor, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) kurullarını, tarafsız ve bağımsız olmadıkları gerekçesiyle, FIFA’ya şikâyet etmesi çok yerinde bir karardı. Bu adım elbette federasyonu abondene etti. Ama Trabzonspor haklıydı ve hakkını Türkiye'de elde edemediği için FIFA'nın kapısını çalmıştı. Trabzonspor'un haklılığı, Türkiye Kulüpler Birliği'nin bu kararın arkasında durmasından da belliydi. Kulüpler Birliği'nin de, “Trabzon’un arkasındayız ve bu haklı mücadelesini destekliyoruz" duruşu TFF'ye çok haklı ikinci bir şoku yaşattı. Bu iki çok önemli adımdan sonra TFF çaresiz kaldı ve yan yollarda sapmaya başladı. Bu iki büyük adımın ardından TFF Başkanı Nihat Özdemir, Kulüpler Birliği'ne gönderdiği mektupta Trabzonspor için, "ligden ihraç" ve "lisans iptali" gibi ifadeler kullanarak adeta aba altından sopa gösterdi ve bu hem Trabzonspor cephesinde hem de Kulüpler Birliği'nde "tehdit" olarak algılandı.

Şimdi biz de buradan TFF Başkanı Nihat Özdemir'e seslenerek, "ağır ol, sizin buna gücünüz yetmez" diyoruz! Trabzonspor'un lisansını iptal edecek federasyon başkanı henüz doğmadı. Her kuşun etinin yenmeyeceğini de kendisine hatırlatmak isteriz. Ve buradan kendisine sormak isteriz, 1995 yılından beri kongre üyesi olduğunuz ve yöneticiliğini yaptığınız Fenerbahçe’nin onca yaptıklarını halının altına süpürmeden başka ne uğraştınız var?

Siz unutabilirsiniz belki ama Trabzonspor ve Trabzonspor sevdalıları 1995-96-2010-11 sezonlarını asla unutmayacaktır. O yıllarda ne yapıldığını ya da ne yaptığınızı biz çok iyi biliyoruz ama siz bizatihi içinde olduğunuz için çok daha iyi bilirsiniz! Onun için "lisans iptal etmeyi" konuşacaksanız eğer, önce ünü hak eden Fenerbahçe için bir uygulayın da o zaman anlayalım sizin ne kadar adaletten ve haktan yana olduğunuzu!

Siz değil miydiniz Ekonomist Dergisi Instagram yayınında; "Şikenin üstesinden gelmek için nasıl bir çalışma yapacaksınız' sorusuna, "Birçok ülkede de böyle olaylar oldu. İtalya'da, İngiltere'de ve Fransa'da da oldu. Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de böyle bir olayı yaşadık. Hepimizin bildiği gibi o sezon... 2010-2011 sezonudur. Sezon geride kaldı. 9 sezon geride kaldı. Biz 9 senedir herhangi bir şike olayına rastlamadık" yanıtını veren? Siz bu ifadelerinizle 2010-11 yılındaki şikeyi kabul etmiş olmuyor musunuz? Her şeyi açıkça itiraf ediyorsunuz işte! O zaman niye TFF Başkanı olarak gereğini yapmıyorsunuz da başta Trabzonspor ve Kulüpler Birliği olmak üzere bir tehdit olarak algıladıkları "lisans iptali" sözünü dillendiriyorsunuz? Sizi uyarıyoruz, Trabzonspor’un şanlı tarihine leke sürmek ve "Ligden ihraç" ve ‘lisansını iptal’ gibi durumlara ne gücünüz ne de nefesin yeter!

FUTBOLUMUZUN FRENİ PATLAMIŞ

Futbol, cazibe merkezi olan bir oyundur. Tanışan, tanışmayan insanları bir araya getiren, dinamik ve sürprizlere açık, kazanmanın yanında, kaybetmenin de olduğu bir oyun. Adı üstünde, oyun! Sonunda biri kazanacak. Biz, futbolu herhalde farklı seviyoruz ki kaybedince kendimizi de kaybediyoruz. Vuruyoruz, kırıyoruz; giriyoruz, dövüyoruz; atıyoruz, atlıyoruz.

Futbolumuz freni patlamış araba misali delice gidiyor. Biri, bu gidişin önüne geçmeli ve "Dur!" demeli. Eğer TFF, yazdıklarımıza böyle bakıyorsa "Futbolun patronu neresi?" demek lazım. Seyircisiz, tatsız tuzsuz maçlar ile günü kurtarmayı bırakıp futbolu kurtaralım! Sezon başındaki bu fecaat, inanın, ilerisi için akla hayale gelmeyecek tehlikelere işaret ediyor. Görün! Kulak tıkayarak, göz yumarak olmaz bu işler. Kuralı ve cezayı sezonun başında belirleyin ve kimseye de ayrım yapmayın. TFF yönetimi ve kurulları tarafsız olunması gerekir. Ama bakıyoruz MHK’nın ve Tahkim’in başında yer alanlar Fenerli, Çok komik! Yıllardır "masum taraftar", "bir avuç fanatik" diye diye futbolumuzu bu hale biz getirmedik mi? Futbolun doğrularını yazalım, radikal kararlar alalım... Kim altında kalırsa kalsın.

KÜLLERİNLE DOĞMALISIN SEBAT GENÇLİK

Garip, acı, bir o kadar da gerçek! Kırmızı-Beyazlı eski adı Sebat Gençlik maçlarını o yıllarda Avni Aker’de oynardı. 1978 yılında 3.Lig’de şampiyon olup 2.Lige yükselmişti. Gel zaman git zaman Cumhuriyet’le yaşıt olan Sebat Gençlik’in adını değiştirerek Akçaabat Sebatspor yapıldı. Süper Lig’e kadar yükselmişti. Bu yükselme onun sonu oldu. Borç batağının içine düşen Kırmızı-Beyazlılar kan kaybetmeye başladı. Akçaabat Sebatspor’un yaşadığı sıkıntıları burada yazmaya gerek yok herkesin bildiği şeyler. Profesyonel ligden her sene aşağıya doğru inerek amatör kümeye kadar düştü.

Kongresinde isim değişikliğine gidilmek istendi. Ama eski Başkanlar buna karşı çıktı kongre yarıda kaldı. Akçaabat Sebatspor küme düşürüldü. Eski futbolcusu ve yöneticisi olan Erkan Kaynar elini taşın altına koyarak başkanlık koltuğuna oturdu. Bütün sıkıntılara göğüs gerdi. Önce kulübün adını Sebat Gençlik yaparak yola çıktı. Sebat Gençlik’i amatör kümeden Bölgesel Amatör Lige yükseltti.

Bu sene Covid 19 hastalığının nüksetmesi ile BAL oynanıp oynanmayacağı belli değildi. Başkan Kaynar durmadı. Kulübe gelir sağlamak için çalmadık kapı bırakmadı, forma sattı. Sebat Gençlik’in yaşaması için kulübe yardım topladı. Sonunda Söğütlü sahilinde bulunan güzelim Sebat Gençlik Tesisleri’nin onarımını yaptırıp etrafını ışıklandırarak Trabzon futboluna kapısını açtı. Bundan sonrası futbol takımına kaldı. Sebat Gençlik tekrar eski şaşalı dönemine geri dönmeli. BAL’da şampiyon olup profesyonel lige adımını atmalı.