"İnsana dayanma ölür; ağaca dayanma çürür " derdi hep büyüklerimiz...!!!

Şu Trabzon şehrinin iş, spor, siyaset, sanat ve cemiyet hayatından kimler geçmedi ki! Tek bir farkla! Kimi hayırla, kimi şeytanla yad edildi ve bu döngü kıyamete değin sürüp gidecek.

Siyasi bir partinin kanatları altından veya Ankara'da ki ağabeyinin arkasından cakas atmak maharet değildir. Maharet ve büyü nerededir bilir misiniz dostlar???

Arkanda ağabeyin olsa dahi halkın içinden çıkmamak ve kendini halka adamak ile; arkanı sadece Allah'a dayayıp, gücü ordan almak olacaktır seni hünerli ve farklı kılan...!!!

O yüzden ruhunda duruluk ve doğallık yoksa, gücünü birilerinin varoluşundan alıyorsan, fıtratında ve meşrebinde iyi niyet, merhamet ve mütebessimlik yoksa; binmeyeceksin siyaset trenine...!

Yani gözlerinden gülemiyorsan; halkı kandırırsın belki ama Hakkı asla...!

Bir liderin sürüklediği siyasi bir partide esas hüner; o lidere bel bağlamadan halka göbekten bağlanmaktan geçer.

Kısacası şunu demek istiyoruz dostlar! Şahıs olarak ne değer kattığındır şehrine; referans noktan...

Elini kaldırdığın zaman kimleri sürüklüyorsun ardı sıra; onu baz alırız biz.

Şu Trabzon şehrinde 2 isim biliriz biz! Onlar siyaset üstü, birleştiren, bölüştüren ve hiç şımarmayan isimlerdir.

Nevi şahsi oy olarak karşılığı, gücü ve etkisi olan 2 isim var; asla es geçilmemesi gereken.

İşte Ahmet Metin Genç...!

Rüştünü çoktan ispatlamış; şahsi oy karşılığı çokça olan, tabanın da ortak sesi olup halkın arasında olmaktan hiçbir daim geçmeyen ve getirisi bolca bir başkan.

Bir adamın rol yapıp yapmadığını, hangi maskeyi takıp takmadığını ve ne kadar samimi olduğunu günün birinde çözersin. Çünkü; gerçeklerin eninde sonunda gün yüzüne çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. O maske muhakkak ki düşecektir. Örnekleri çokça...!

Lâkin dile kolay...!

20 senedir aynı çizgide, değişmeden, sapmadan, istikrarlı bir şekilde, birçok kasırgaya rağmen sarsılmadan savrulmadan, kibir günahına bulanmadan, sabırla ve duygularına esir olmadan yürüdü ve yürüyüşüne devam ediyor Metin Genç...

En büyük artısı; peşisıra başından beri beraber yürüdüğü insanlar. Yıllar geçti, yollar geçti ama bu gerçeklik hiç değişmedi. Hatta kar topu gibi gün be gün büyüyerek devam etti.

İnsanın yaşadığına ve olana şükretmesi, badirelere ve olaylara sabretmesi; büyük bir karakter duruluğu ister.

Zira kazanmak bir ömür isterken; kaybetmek içinse bir anlık gaflet yeter...

Ama hiç küsmemesi idi O'nu farklı kılan unsurlardan en önemlisi. Kim ne dediyse aldırış etmeden; menzile ve hizmete odaklanması çıkaracaksa çıkaracak O'nu zirveye...!!!

Gelelim 2 numaraya...

O'nun işi çok daha zor ve meşakkatli idi. Neden mi???

Çünkü apoleti dahi yoktu O'nun...!

Tırnaklarıyla kazıya kazıya, tırmalaya tırmalaya...

Bedelini sağlığıyla dahi ödedi; ölümden döndü. İnsanlara yardım etmenin karşılığını kanser olarak gördü.

Kendi işine koşturduğunu görmüşlüğümüz yoktur. Lâkin başkaları için yorulmuşluğu çoktur...

Rize, Artvin, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Bayburt ve başka illerin bütün işlerine koşturdu; dur durak bilmeden.

Sadece il yöneticiliği yapmıştı. Ne bir başkan yardımcılığı ne de il başkanlığı apoleti yoktu...

Hiç unutmuyorum...Birgün Gümüşhane'ye gitmiştik beraber. Saniye başı önümüzü kesenler, yemeğe davet edenler, kaç mekâna girdik çıktık sayamadım valla! Ciğerim de Ciğerim...!

Dedik ya; ederine bakmak lâzım kişinin diye!!!

Apolet sahibi olmadan bu kadar insanın gönlünde yer etmek, her daim garip gureba babası olarak anılmak, kapısı dergâh kapısı kadar geniş; gelene git demeden, insan ayırmadan dost biriktirmek, insana yatırım yapmak tam da bu olsa gerek.

Ama doğru ya; unutmuşuz...

Generâl olmak için apolet takmaya gerek yoktur...!!!

Allah razı olsun Prof. Dr. Mehmet Sönmez hocamızdan. Önce Allah'ın izniyle, sonra elleriyle iyi etti Ciğerimi.

Hiç düşündük mü peki acaba; bu adamın kanser olmasında hepimizin vebali olma ihtimalini bir nebze de olsa!!!

Cebinden dahi verecek, gece gündüz müthiş bir tempoda, hem de en zor hizmet alanlarından biri olan sağlık sektöründe; tanımadığın sağlık çalışanı olmadan, yardım götürmediğin, görmediğin suret kalmadan yıllarını vereceksin...

Peki sonuç ???

Mazisi karanlık olanları, daha dün etmedikleri hakaret kalmayanları, 2 saniye öncesine kadar arkandan etmediği küfür kalmadığı halde seni görünce boynuna sarılanları, menfaatleri için fırıldakları dahi kıskandıracak derecede dönebilme kabiliyeti olan rüzgâr güllerini, halka artistlik yapanları, Zorlu'da poz vermekten hizmet etmeye fırsat bulamayanları, oldumcuk siyasetçilik oynayanları, başkasının arkasından erkeklik taslayanları, hep masada ki kırıntılara üşüşenleri; sırf sus payı olsun diye bir " tittle (görev) " ile elde tutmak için, Ciğerim ve O'nun gibilerin gönlünü kırıp, küstürüp, bir il genel meclisi veya belediye meclisi üyeliğini dahi çok görmedik mi??? anasının AK sütü gibi helâl iken!!! Hee; yalan mı...???

Belki de daha şevkle, ilk günkü aşkla ve usanmadan devam ederdi hizmet etmeye!!!

Lâkin içine ata ata patlak verdi işte bir yerden.

Adamlığın temel kurallarından birisidir esasen; hangi şartlarda olursa olsun " kendin için hiçbirşey istememek "...!

Unutulmaya yüz tutmuş bu değerleri bizlere hatırlattığın için sonsuz şükranlar; Ciğerim...!!!

Unutanlar için, bakıpta göremeyenler, görüpte işine gelmeyenler için, menfaatine zevâl gelenler için, her saniye egoları tatmin olmadan motive olamayan, dışardan bakıldığında özgüven gibi duran, lâkin buz dağının görünmeyen yüzünde; ederini ya dayısından alan ya da şaibeli rütbesine dayanarak sesi çok çıkan ama içi boş davullara; " DAVA ŞUURU " bahane; ayaklarım yerden kesildi, ben de neymişim yahu; aman banane herşey şahane diye diye kendine yapay hava basanlara...

2001'de AK Parti'nin hangi amaçla ve o 4 eğilimle; hangi şartlarda ve yol haritasıyla kurulduğunu unutanlara, güç zehirlenmesi hastalığına iliklerine kadar kapılanlara, davası yerine koltuğunu düşünenlere, fakir sofralarını unutanlara, halka tepeden bakan oldumcuklara ve kibri kendisinden 10 metre önce gelenlere; ivedilik ve elzemle fabrika ayarlarına geri dönmeleri itina ile duyurulur...!!!

Özgüveni derin olan ve yüksek bir karakter duruluğuna sahip insanların en belirgin özelliği; özeleştiri mekanizmasını her daim hazırda tutmaları ve eleştirileri; şahıslarına bir hakaret olarak algılamamalarıdır...NOKTA .

O yüzden doğruları ve gerçeği işitmek; her bünyeye nasip olmadığı gibi, herkese misafir olmaz ve herkesler de kaldıramaz.

Adam olabilme erdemi gerektirir...!

Altında eziliverirsin vesselâm...

Hakkını bizlere helâl et Ciğerim...!

Evlâtlar; babalarının yansımalarıdır...

Ciğerim'den bayrağı lâyığıyla devralan; O'nun bıraktığı yerden hayır işlerine devam eden kıymetli evlâdı Murat Birsen kardeşimize de çalışmalarında canı gönülden muvaffakiyetler dileriz.

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar...!