Tarihi en az 4000 yıl öncesine dayanan Trabzon, geçmişten günümüze farklı siyasi yapılara ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle Trabzon çok zengin bir tarihi mirasa sahiptir. Zira fethin ardındanOsmanlılar, Romalılardan, Pontuslardan ve Komnenoslardan kalan tarihi mirasa kendi birikimini ilave etmiş, böylece burası Türk-İslam şehri haline getirilmiştir. Bir yanda Hristiyanlığın ve diğer inançların dini ve kültürel öğelerine ev sahipliği yapan bu kent artık Türk ve İslam eserleri ile donatılmaya başlanmış ve böylece emsali az görülecek tarihi zenginliğe kavuşmuştur.

Fakat günümüze geldiğimizde Trabzon, gerek Türk varlığından önce gerekse de Osmanlılar devri sonrasında sahip olduğu tarihi ve kültürel kimliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Trabzon’da tarihi değerlerin ortadan kaldırılma süreci Birinci Dünya Savaşı ile başlamış, şehri işgal eden Ruslar, kendi askeri hedefleri doğrultusunda kenti yeniden imar etmeye kalkışmışlardır. Bu kapsamda bugünkü Maraş Caddesi’ni açan Ruslar, ibadethaneleri ve yerleşim yerlerini tahrip etmiş ve birçok tarihi malzemeyi de Rusya’ya kaçırmıştır.

Trabzon’un tarihi kimliğine ikinci darbe Cumhuriyet sonrası vurulmuştur.  Yeni rejimin gerekleri doğrultusunda imar edilmeye çalışılan Trabzon’da, eskiyi hatırlatan hemen her şeyin izi silinmiştir. Bunlar arasında en önemlisi Gülbahar Hatun Cami etrafındaki türbe ve mezarlardır.  O zamanki adıyla İmaret Mezarlığı olarak bilinen bu yer 1937 yılında Mimar Sedat Çetintaş tarafından hazırlanan raporla ortadan kaldırılmıştır. Esasen Çetintaş’ın, birçok tarihi yapı ve eser için idam fermanı hükmündeki bu raporuna dayanılarak şehirdeki diğer 64 tarihi eserden 30’u yıkılarak yok edilmiştir. Tarihe gömülen İmaret Mezarlığı’nda Sultan II. Abdülhamid’in Trabzon Valiliğini yapan meşhur Kadri Paşa ve Yunan Harbinin kahramanlarından Ferik Hamdi Paşa’nın kabirleri bulunuyordu.  Burada yapılan düzenlemelerde tarihi şahsiyetlerin ve ölülerin mezarları sökülmüş ve bir kısmı taşınmıştır. Mezarlıklar taşınırken, birçok eski mezar taşı, kitabe gibi tarihi kıymeti olan eserler özensizce yerinden sökülüp atılmıştır. Daha sonradan buraya Ata Park ismi verilmiştir.

Tarihi eserleri ortadan kaldırma adına yapılan bir diğer eylem ise İkinci Dünya Savaşı sonrasındagerçekleşmiştir. BugünküGazi Paşa Caddesi’nin bitiminde Emperyal Mevkiinde bulunan tarihi Metropolitan Kilisesi ve saat kulesi yıktırılmıştır. Trabzon Belediye Meclisinde konuşma yapan dönemin Belediye Başkanı Cevdet Akçay, şehrin en gösterişli yerinde bulunan kiliseyi yıkarak yerine gazino yapılacağını ifade etmiştir. 1945 yılında konuyla ilgili bir ilan yayınlayan Trabzon Belediyesisöz konusu yapının yıkılması işini bir firmaya ihale etmiş ve 1948’de kilise ve saat kulesi yıkılmıştır. Görsel açıdan mükemmel bir değere sahip olan kilise ve saat kulesinin yerinde daha sonra gazino inşa edilmiştir.

Trabzon’un tarihi kimliğini ortadan kaldırmak için yapılan girişimler maalesef 1950 sonrasında da devam etmiş ve kentin en önemli ve dikkat çekici eserlerinden olan ve halk arasında Sümer Sineması ya da opera binası olarak anılan yapı, çok basit nedenler bahane edilerekyıkılmıştır. 

Zengin ve görkemli tarihini yansıtan eserlerin birçoğunu zamanla kaybeden Trabzon, daha sonradan sahil ve tanjant yollarının vurulması ile yeni bir değişim içine girmiş, 1990 sonrasında başlayan bilinçsiz ve düzensiz yapılaşmayla birlikte artık iyice tanınmaz bir hale gelmiştir. Oysa bugün Avrupa’da her hangi bir şehri gezdiğinizde birçoğunun eski mimari yapısını muhafaza ettiği görülür. Burada yaşayanlar da bu sayede geçmişleri ile sağlam bağlar kurarak kendi tarihlerine bağlılık duygusu hissetmeye başlarlar. Oysa geçmişi yok edilmiş bir şehirde böyle bir durum söz konusu olamaz. Dolayısıyla bizler şehirlerimizdeki tarihi mirası hoyratça yok ederek aslında kendi geçmişimizle bağlarımızı koparıyor, tarihimize yabancı bir hale geliyoruz.