Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, '70 binin üzerinde asker terhis olacak' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina’da toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Yaklaşık 6 saat 45 dakika süren toplantı sonrasında görüşülen iki konunun kararlaştığını açıklayan Arınç, askerlik süresinin kısılmasıyla ilgili Başbakan'ın bayram öncesi ifade ettiği konuya değinerek, “Milli Savunma Bakanlığımızın Başbakan’a bilgi sunan Genelkurmay Başkanlığı kanalıyla 12 aya indirilmesine dair askerlik süresinin 1 Mart 2014’te başlamasının daha uygun olacağına ilişkin bir görüş medyaya intikal etmiştir. Askerlikle ilgili askerlik süresiyle ilgili askerliğe yönelik tüm ihtiyaçların giderilmesine dair doğrudan sorumlu bulunan Genelkurmay Başkanlığımızın taleplerini ve isteklerini alıyoruz” dedi. 1 Ocak 2014 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girecek Bakanlar Kurulu kararının tamamen imzalandığını belirten Arınç, “Hem şu anda askerlik yükümlülüğü içerisinde bulunan gençlerimize, askerlerimize, hem bundan sonra askerlik görevini bu doğrultuda yapacak olan yurttaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bunun kısa bir özeti de şudur; 1 Ocak 2014’te 12 aylık süreyi tamamlamış olanlar terhis edileceklerdir. 12 ayı doldurmamış olanlar da 12 ayın dolmasıyla 1 Ocak 2014 itibariyle terhis edileceklerdir. Kayıtlara da baktığımızda ilk askerlik süresinin kısaltılmasını 2003 olarak görüyoruz. 2003’ün ilk 6 ayında Bakanlar Kurulu kararıyla kanunun Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkiyi kullanmak suretiyle uzun süreli askerlik 18 aydan 15 aya indirilmişti. 10 yıl bu şeklide devam etti. Şimdi biz onu 12 aya indirmiş bulunuyoruz. Yedek subaylar için 12 aylık süre, kısa dönemler için ise 6 aylık süre uygulamasına devam edilecektir. Bu konuda tartışma, spekülasyonlar yapılmasını uygun görmüyoruz. Bu bir arz ve talep meselesidir” şeklinde konuştu. Demokratikleşme paketi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan 'Demokratikleşme Paketi'ne ilişkin ise Arınç, şöyle konuştu: “Bunlar içerisinde yasal düzenleme gerektirenler olduğu gibi, idari kararlarla, yönetmeliklerle, idari düzenlemelerle hayata geçirilebilecek pek çok konu da vardı. İdari düzenlemelerin büyük bir kısmı yapıldı. Öğrenci andının kaldırılması, Mor Gabriel arazisinin iadesi, kamuda kılık kıyafet özgürlüğü, Roman vatandaşlarımızın yaşam koşullarının iyileştirilmesi, enstitünün kurulması ve buna bağlı olarak alınan tedbirler. Diğerleri konusunda sadece seçim sistemi ki yasal düzenlemeler hazır, Bakanlar Kurulumuzda imzaya açıldı. Peyderpey TBMM’ye görüşülmek üzere gönderilecek. Yani büyük bir süratle bunları hayata geçirmek istiyoruz.” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili ABD’de çıkan haberlere sert eleştirilerde bulunarak, Fidan'a sahip çıktı. Arınç, “Gerek Suriye konusundaki, gerek çözüm sürecindeki, gerekse ülkemiz çevresinde cereyan eden olaylarla ilgili MİT müsteşarımızın çalışması açısından hükümetimiz hiçbir sıkıntı görmemekte ve kendisini takdir etmektedir. Eğer bir yanlışı, bir kusuru, bir ihmali söz konusu olursa gereken mutlaka yapılır ama gazetelerin yazdıklarının çoğu spekülatif amaçlıdır, gözden düşürmeye yönelik çalışmalardır” dedi. Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın sona ermesinin ardından Başbakanlık Merkez Bina’da basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, kurulda görüşülen konuları değerlendirdi. Bakanlar Kurulu’nda görüşülen konuları değerlendirmesinin ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Arınç, zorunlu askerlik süresinin 15 aydan 12 aya 1 Ocak tarihi itibariyle indirilmesinin ardından terhis olacak asker sayısının sorulması üzerine, şunları söyledi: “Net bir rakam vermek mümkün değil. Terhis tarihleri değişebiliyor ama bunun 70 bin veya biraz daha üstü olabileceğini söyleyebilirim. Yani sağlık, geçerli bir sebep olabilir, geç katılmak bir sebep olabilir. Bütün bunlarla birlikte 70 bin veya 70 binin biraz üstündeki değişebilecek bir rakamdan bahsediliyor. Herhalde ilk terhisleri 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren görmüş olacağız.” “Türkiye Cenevre Toplantısının Geçikmişte Olsa Yapılmasından Yanadır” Suriye’nin kaderini belirleyecek olan Cenevre-2 toplantısının değerlendirilmesinin sorulması üzerine ise Arınç, “Sadece konuşuluyor şu anda. Böyle bir toplantının nerede, hangi tarihte toplanacağı konusunda henüz netleşmiş somut bir öneri veya toplantı tarihi söz konusu değil. Cenevre-2’nin toplanması bildiğiniz gibi Suriye’de kullanılan veya kullanılabilecek kimyasal silahların imha edilmesiyle ilgili bir sürecin içerisinde mütalaa ediliyor. Türkiye eğer işe yarayacak veya somut bir neticeye bizi ulaştırabilecekse böyle bir toplantının geçikmişte olsa yapılmasından yanadır. Ama bunu zamana yaymak suretiyle sadece bunun sözü üzerinde bir takım somut neticelere varmak mümkün değil. Çünkü siz de biliyorsunuz ki 2. Cenevre toplantısının ne zaman yapılacağı Mayıs ayında konuşulmaya başlanmıştı. Tahminen Haziran veya Temmuz ayları söylenmişti. Biz şimdi Ekim ayının sonlarındayız. Cenevre-2 konferansı Esad’ın hem takip ettiği kendi içerisinde zulüm, hem de dünya kamuoyuna yönelik bir takım Rusya’yı, Çin’i ve ABD’yi ilgilendiren bir takım gelişmeler sebebiyle gittikçe geçikmiş oldu. Şu anda henüz Cenevre-2 konferansının nerede ve ne zaman toplanacağı konusunda somut bir bilgi yok” diye konuştu. “Genelkurmayı Boşa Çıkarmak, ‘Haşa’ Böyle Bir Düşüncemiz Yok” Arınç, zorunlu askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili sabah saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı'ndan 1 Mart 2014 tarihinin önerildiğinin hatırlatılması ve Bakanlar Kurulu’nda Genelkurmay Başkanlığı ile tarihin öne çekilmesiyle ilgili görüş alışverişinin yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine şunları kaydetti: “Hayır hiçbir şey yaşanmadı. Aslında şu saate kadar süren Bakanlar Kurulu toplantısı içerisinde bu konu belki bir saati geçmemiş bir konudur. Biz çok şeyler konuşuyoruz. Burada Genelkurmay yani bir açıklama yapsa mıydı, yapmasa mıydı konusunda farklı düşünebilirsiniz. Ama Türkiye yeni bir Türkiye. Türkiye’de sivil-asker ilişkileri ilk defa normalleşti. Bu şudur; ‘eskiden asker veya Genelkurmay Başkanlığı onlar ne derse onu doğru kabul ederler ve doğrultuda karar alırlardı.’ Bizim farkımız şu; biz Genelkurmayımızı çok önemli bir görevin başında biliyoruz. Bu hizmetler onun hizmetleridir, onların planlaması, onların ihtiyaçları bizim için önemlidir. Onları biliriz ve sorarız. Ama sonunda siyasi bir karar verilecekse bunun ondan bağımsız olarak biz veririz. Dolayısıyla o ihtiyaçların öncelenmesinde, giderilmesinde eğer bizim bir tercihimiz olmuşsa bizim tercihimiz budur. Milli Savunma Bakanımız sadece Genelkurmay'ın düşüncesini veya bu konuda planlamasını hükümetimize aktarır. Ama o 26 bakandan sadece bir tanesidir. Onun düşüncelerini biz kendi aramızda tartışırız. Burada sadece onları boşa çıkarmak 'haşa' böyle bir düşüncemiz yok ama bizim de olaya siyasi bakımdan, ihtiyaçlar bakımından, Türkiye’nin yaşaması gereken bir takım yeni gelişmeleri görmek bakımından buna ihtiyacımız var.” “Genelkurmay Başkanlığı İle Motomot Aynı Noktada Karar Verecek Değiliz” Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi sitesinde asker mevcutları ile ilgili zaman zaman bilgilendirme yaptığını dile getiren Arınç, daha önce bedelli askerlikte olduğu gibi kararı kendilerinin verdiğini ve sorumluluğun da kendilerine ait olduğunu kaydetti. Teknik bir konuda Genelkurmay Başkanlığı’nın ne dediğine baktıklarını ifade eden Arınç, Genelkurmay Başkanlığı ile motomot aynı noktada karar verecek durumda olmadıklarını belirtti. Askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili bugün Genelkurmay Başkanlığı ile bir görüşme yapılmadığını aktaran Arınç, kendilerine verilen bilgileri değerlendirip, 1 Ocak tarihini kabul ettiklerini vurguladı. “MİT Müsteşarımıza Güvenimiz Tamdır” MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili ABD’de yer alan haberlerin Bakanlar Kurulu’nda ele alınıp alınmadığı yönündeki bir soruya ise Arınç, "Bu konu şüphesiz ilgili arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilerle konuşuldu, görüşüldü. Biz geçmişten bu yana göreve atandığı tarihten itibaren bu değerli bürokratımızı yakinen tanıyor ve biliyoruz. Ama özellikle MİT’e müsteşar olduktan sonra hem teşkilatın güvenini kazandı hem de Türkiye’nin çıkarları için çok olumlu, faydalı ve yararlı çalışmalar yaptı. Bu bütün bakan arkadaşlarımızın şüphesiz, doğrudan kendisinin bağlı bulunduğu Sayın Başbakanımız tarafından da ifade edilen konudur. MİT müsteşarlığı doğrudan Başbakanımıza bağlıdır, sorumluluğu ona aittir. Dolayısıyla bugüne kadar yaptığı hizmetlerde hem hükümetimizin arkasında siyasi desteğini bulmuştur hem de Türkiye’nin çıkarlarını istihbarat anlamında Türkiye’nin sorunlarının çözümlenmesi anlamında da fevkalade güzel yerine getirmiş bir arkadaşımızdır. Onun yıpratılmak istenmesi belli ülkeler, belli istihbarat örgütleri için elbette doğaldır. Kim yıpratılmak istenmiyor ki siyasetçiler açısından bakarsanız bunun bir gerçekliği vardır. Önemli görevler yapan insanlar için böyle bir şey elbette muhtemeldir. Ama yayınlanan bazı gazeteler veya ABD’de bazı makalelerin kimin hesabına ve ne maksatla yazıldığını az çok biliyoruz. Gerek Suriye konusundaki, gerek çözüm sürecindeki, gerekse ülkemiz çevresinde cereyan eden olaylarla ilgili MİT müsteşarımızın çalışması açısından hükümetimiz hiçbir sıkıntı görmemekte ve kendisini takdir etmektedir. Eğer bir yanlışı, bir kusuru, bir ihmali söz konusu olursa gereken mutlaka yapılır ama gazetelerin yazdıklarının çoğu spekülatif amaçlıdır, gözden düşürmeye yönelik çalışmalardır. Yaptığı önemli görevlerde belki de önünü kesmek amacıyla belli çevrelere verilen mesajlar olarak algılanmalıdır. Kişiler önemlidir, yazdıkları gazetelerde önemlidir. Bunların ABD’nin kendi kamuoyu içerisinde de belli hedefleri gözetlediklerini biz biliriz. O kişilerin yazdıklarıyla uğraşacak vaktimiz yok. Biz müsteşarımızın başarılı olduğunu, Türkiye sevdalısı olduğunu ve önemli çalışmalarda da güvenimizin tam olduğunu söyleyebilirim" cevabını verdi.  

Editör: TE Bilisim