Tarih: 16 Eylül, Cuma Tam hatırlamıyorum… Herhalde üç dört hafta olmuştu. Basketbol haber sitelerini tararken Olin Edirne’nin hazırlık maçı takvimi yayınlanmıştı: “Olin 17 hazırlık maçı oynayacak”! Başlık ilgimi çekince detaylarına göz attım: “… 16–17 Eylül Trabzonspor”. Trabzonspor’un ilk antrenmanı dışında hiçbir gelişmeyi resmi sitesinden (Trabzonsporbasket.com) öğrenemediğimiz gibi hazırlık maçlarını da rakiplerden öğrenmiştik (Kamuoyuyla iletişim noktasındaki zaaflarımıza yer versem yazıyı bitiremeyebilirim). Takım kurma ve çalışmalara başlama konusunda rakiplerine göre geç kalmış Trabzonspor Almanya kampında aldığı farklı yenilgilerle hazır olmadığını gösteriyordu. Henüz beşe beş idman yapamadan hazırlık maçlarına gitmekten şikayetçi olan koç Tolga Öngören takımın ana parçalarını (oyun kurucu, dış skorer, pivot) ilave etmekte zorlanıyordu. Belli ki yönetimin maddi manevi motivasyonu en alt düzeyde. Hâlbuki geçmiş yıllardan dersler çıkarıldığına inandırmıştık kendimizi. Demek ki olmayınca olmuyormuş gerçekten. Allah, Tolga Hoca’nın ve bütün ekibinin yardımcısı olsun. Taraftarlar da her zaman kendilerine destek olacaktır. İşte bu inançla çıktım yola… 29 Ağustos’da Trabzon’daki ilk antrenmanda ne bir yönetici vardı ne de basının ilgisi. TRABZONSPOR’un yeni hocası ve oyuncuları senenin ilk antrenmanı yaparken tek başıma tribündeydim. Edirne’de ise sayımız artmıştı. Trabzonspor taraftarlarının sıcak yüzü, gerçek anlamda “abi”lerden Sayın Cengiz Çubukçu ve sevimli oğlu Kerem Ali de Edirne’ye gelmişlerdi. Olin Edirne’nin sezon açılışıydı o gün. Parke üzerindeki oyuncularımız bizi görünce “Buraya da mı geldiniz” şaşkınlığıyla yaklaştılar yanımıza. “Bize Her Yer Trabzon” diyorsak “Bize Her Yer Trabzon”dur! Buraya kadar anlattıklarımı bir taraftarın deplasman heyecanı olarak kabul edebilirsiniz. Gelin bir de olayın diğer boyutlarına göz atalım: Takımımız zor durumda! Bunu karamsar bir hava yaratmak için yazmıyorum. Defalarca tekrar ettim, dileğimiz daha iyi bir organizasyona yönelmek. Bunun için çalışmak. Tolga Hoca’nın sıkıntısı yüzünden okunuyor. Görüştüğü yabancı oyuncular Trabzonspor’a gelmek istemiyor geçen sene yaşananlardan ötürü. Hazırlık maçlarını yabancılarından yoksun oynadı. Bir türlü kadroyu oluşturamadık. Dahası Ankara’daki iki hazırlık maçından sonra oynayabileceği maç yok. Yani tam takımı test edemeyecek belki de. Bu nedenle Ekim ayının başında Eskişehir’deki Türkiye Kupası maçlarını lige hazırlık dönemi olarak yorumlamak gayet mantıklı. Oyuna bakacak olursak… Yukarıda belirttiğim gibi hazır değiliz. Takımın bazı ana parçaları eksik. Pota altı savunmamız çok yumuşak. Savunma ribaundlarında etkili olamadığımız için hızlı hücum fırsatı yakalayamadık. Haliyle sete set kaldığımızda zorlanıyoruz. Alan paylaşımı hususunda sıkıntılarımız var. Bunun en önemli sebebi oyuncuların birbirini yeni yeni tanıması. Zaman içerisinde elbette daha iyi seviyelere geleceğiz. Aksini düşünmek bile istemiyorum. Kısacası Trabzonspor cephesi bu şekilde… Assolistler, sahneye en son çıkarmış. Ben de günün yıldızını sona bıraktım. Trabzonspor, Olin Edirne’nin davetlisiydi. Seyircisiyle, oynadığı basketbolla geçtiğimiz yıla damgasını vuran Olin Edirne’nin sezon açılışı gerçekten çok güzeldi. Maçtan iki saat önce Edirne’deydim. Hemen salona gittim. Salon küçük olmasına rağmen Olin’e avantaj sağlıyor. Orası yuvaları olmuş. Hemen girişte bilet, forma, atkı vs. ürünlerin satışının yapıldığı bir stand var. Güler yüzlü bir hanımefendi karşılıyor sizi. Biletimi aldıktan sonra mesaisini tamamlayıp Kırklareli’nden yola çıkan Cengiz Abi’mizi beklemeye başladım. Salonda herkes birbirini tanıyor olmalı. Çünkü yabancı olduğum hemen anlaşıldı. Yanıma gelip “siz?” diye sordu birkaç kişi. Trabzonspor için geldiğimi söyledim. Maç başlayana kadar birçok Edirneli basketbolseverle derin derin sohbet ettik. KPSS mağduru öğretmenlerden, Olin taraftarlarının Bandırma’da karşılaştıkları muameleye kadar… Trabzonspor futbol takımının Inter’i İtalya’da yenmesini es geçmek olmazdı. Tören, sıcak bir havada başladı. Gökhan Taştimur hoca ve Keşan damadı “Davut” anons edilince salondaki desibel seviyesi katlandı. Balkan Halk Dansları Topluluğu, Olin Kızları topluluğu basketbolun sporun ötesinde bir eğlence olduğunu bir kez daha gösterdi. Zaten geçen yılki başarılarının arkasındaki formül de bu: İyi bir sponsor – Şehirle bütünleşmiş takım – Eksiksiz taraftar desteği – Salondaki atmosfer ve hepsini bir arada tutan yönetimin organizasyon becerisi. Trabzonspor oyuncuları tanıtılırken tribünlerden “Trabzon kardeş, ****** (başka bir takım) kalleş” tezahüratı yükseldi. Gerçekten çok anlamlıydı. İki yıl önce Ataköy’de birkaç kendini bilmez (klişe değil, gerçekten birkaç kişiydiler) yüzünden anlamsız bir kavga ortamı doğmuştu. Bunun tersine dönüşmesi gerekirken, geçen sene her iki takım yöneticileri taraftarlarına deplasmana gitme yasağı getirdi. Bu anlamsız karşıtlığın yıkılması için bizler yani her iki takımın sağduyulu taraftarları çabaladık. Şimdi buradan yetkililere sesleniyorum: Gelin, kaldırın bu anlamsız yasağı. Ülkemizin iki ucundaki bizler, misafir olalım birbirimize. Sporun doğası gereği rekabet olacak elbette. Maç bitecek ve biz yine kol kola girip Selimiye’yi ziyaret edeceğiz birlikte. Sümela’ya çıkacağız. Edirne’de ciğer, Akçaabat’da köfte sofraları kuracağız. Çocuklarımız uçsuz bucaksız ayçiçeği tarlalarıyla, dik fındık bahçelerinde koşacaklar… Taraftarlar bu bilinçte, peki ya sporu yönetme iddiasındakiler!? TEŞEKKÜR: Maç sonunda, dernek açılışı arifesindeki yoğunluklarına rağmen zamanlarını bana ayıran çok kıymetli Emine Hanım, Dilek Hanım, Tamer Bey, Tacettin Bey ve de Cihan Bey’e bütün Trabzonspor taraftarları adına teşekkürlerimi sunarım. Doyumsuz sohbetlerine gelecek dönemlerde yeniden ortak olmak isterim. Belki bu sefer Trabzon’da tekrarlarız… KUTLAMA: Edirne’de, çalışmalar sadece kulüp bünyesinde değil; taraftarlar da son derece aktif. Olin Edirne Basketbol Taraftarlar Derneği açıldı. Hayırlı olmasını dilerim.
Editör: TE Bilisim