Okurlarımız yazılarımızdan ve yaptığımız analizlerden “anti-emperyalist” duruşumuzu bilirler. Bu konuda M.Kemal Atatürk’ün izinden ayrılmamız mümkün değildir. Bir asır öncenin zor şartlarında bile M.Kemal liderliğinde emperyalizme karşı duran Türk Milleti, şimdiki şartlarda haydi haydi durur. Bu inancımızı hiç yitirmedik. Dostlarımızla aramızda yaptığımız fikir tartışmalarında bazı arkadaşlar, basit anlatımıyla “Biz Amerika’sız yapamayız” tezini savunurlar. Ben hemen karşı çıkarım, çünkü ‘çok daha zor şartlarda karşı çıkmışsak şimdi haydi haydi çıkarız’ derim. Aslında “Amerika’sız yapamayız” duygusu zaman içinde genlerimize bilinçli olarak işlenmiş bir duygudur. Holywood, bunun için film çeker, CIA bunun alt yapısını hazırlar, ABD askeri gücüyle bunu dünyaya gösterir, v.s. Bunlara ek olarak satılık kalemleri aracılığıyla da Türk toplumuna benimsetmeye çalışır. Okumayı pek sevmeyen bir toplum olan Türk toplumu da, sanki başka bir alternatif yokmuşçasına bu dolduruşlara hemen kanarak “biat” etmek zorunda kalır. Okuyup araştırma zafiyetinin sonucudur bu. Aslında gerçekler hiç te öyle değildir. ABD dünyada artık tek güç değildir ve bazı yazarların deyişiyle “gizli iflas” içindedir. SSCB 1990’ların başında yıkıldığında, bir müddet dünyada tek güç gibi görünse de önce 1996 yılında kurulan Şhangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), şimdi de BRICS, ABD’nin dünya hakimiyetine son verip “yeni bir dünya” haberini veriyor. Öncelikle BRICS ülkeleri hakkında bilgi verelim. BRICS kelimesi işbirliği yapan ülkelerin baş harflerinden oluşuyor, tabi ki İngilizce olarak. Bunlar sırasıyla B=Brazil, R=Rusya, I=India(Hindistan), C=China(Çin) ve son olarak eklenen S=South Africa Republic (Güney Afrika Cumhuriyeti). Şhangay İşbirliği Örgütünde başrolü üstlenen Çin, BRICS ülkelerinde de başrolü üstleniyor. Yayınlara göre BRICS ülkelerinin toplam nüfusu dünya nüfusunun %43’ünü,  ekonomisi ise dünya ekonomisinin %21’ini oluşturmaktadır. ABD ve Batı’nın  ekonomideki payı azalırken bu beş ülkenin payı her geçen yıl artmaktadır. 4.4 trilyon dolarlık bir rezervle uluslararası ekonomik sistemde ana aktör haline gelmektedir. 2008’de başlayan ve halen süren ekonomik krizi göz önüne alırsak ABD ve AB ülkeleri gerilerken Doğu ve Güney Yarımküre ülkelerinin yükselişe geçtiğini görürüz. Bu demektir ki yeni dünya düzeninde ağırlık merkezi Atlantik’ten Asya-Pasifik’e kaymaktadır. Rakamlara bakarsak şunları görmek mümkün; BRICS ülkelerinin 2001’deki GSMH toplamları 3 trilyon dolar iken, bu gün yani 2013’te 15 trilyon dolara çıkmıştır. Ve bu beş ülke 2013 Mart ayında bir araya gelerek Dünya Bankası yerine geçebilecek yeni bir banka kurmayı kararlaştırmış, kendi aralarında ise dolar yerine Çin’in parası “Renminbi” yi yani yuan’ı kullanacaklarını konuşmaya başlamışlardır. İlk aşamada  Çin ile Brezilya kendi aralarındaki ticarette doları kullanmama kararı almışlardır. Çin’in en önemli hammadde kaynağı olan Güney Afrika ile de Renminbi üzerinden ticaret yapacağı düşünülürse, doların geleceğini artık sorgulama zamanının geldiği aşikardır. BRICS ülkelerinden Rusya, Putin’in yeniden 6 yıllığına başa geçmesi ve Rusya ekonomisinin petrolün değer kazanmasıyla olumlu yönde gelişmesi sonucu Çin’den sonra ikinci derecede önemli konuma gelmesini sağlıyor. Bu konumuyla Rusya ve onun devlet başkanı Putin, BRICS’in sadece bir ekonomik işbirliği değil aynı zamanda dünyadaki jeopolitik sorunlara da el atacak bir birliktelik olduğunun altını çiziyor. Bunu nereden anlıyoruz? En son Güney Afrika’nın Duban kentinde yapılan BRICS ülkeleri zirvesinin sonunda yayınlanan deklarasyonda, ekonomik verilerin yanında sorunlu bölge olan bölgemizle ilgili maddelerinde yer almasından. Bunların sonucudur ki Suriye Devlet Başkanı Esad, ülkemiz yöneticilerinin 2-3 hafta sonra gider dediklerinden iki yıl sonra bile hala yerinde ve sapasağlam oturuyor. Hala İran’a müdahale edilemiyor. Eğer ABD hala dünyada tek güç olsaydı böyle mi olurdu? Gelecekte gücün elinin altından kayacağını gören ABD, etkin medyaları aracılığı ile bu yeni oluşuma kulp takmaya çalışıyor. Ve “sömürgeci AB’den sonra Afrika’yı sömürmeye çalışan yeni bir emperyalist gurup” olarak niteliyor. Anlatmaya çalıştığım özet ile “küresel büyük resim” i görmenizi biraz olsun sağlayabilmişsem ne mutlu bana. Bu resmi görebilenler için “Amerika’sız olamayız” doktrini artık çöpe atılmış sayılır. Hala gözlerini kapatıp biat kültürüne devam etmek isteyenlere de ancak hayırlı uykular diyebiliriz.
Editör: TE Bilisim