Aslında bugün Trabzon’un gündemini meşgul eden bazı olaylara ve gelişmelere ilişkin değerlendirmeler yazacaktım. Trabzon içme suyunun kalitesinden, Sürmene Belediyesi’nin neden olduğu sağlık skandalından.. Taka Gazetesi’nin 10.Yıl Kutlama Kokteyli’nden.. Akyazı’da stadyumun adı kullanılarak yapılmak istenen yeni rant alanlarından.. Yüklenici firma sahibi Nuri Albayrak’ın Trabzon Mimarlar Odası Başkanı Salih Akyüz’e yönelik tehdit sözlerinden, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın Akyazı Projesi’ne karşı çıkanlar için “halkı galeyana sevk etme” anlamına gelen kışkırtıcı konuşmalarından bahsedecektim. Ancak Pazartesi akşamı yaptığım bir telefon görüşmesinin ardından niyetimi değiştirdim. Çünkü Trabzon’daki çevre ve demokrasi mücadelesinin yılmaz aktivistlerinden İnş. Yük Müh. Sami Koç dostumun, Sinop’un Gerze İlçesi Yaykıl Köyü’nde termik santral yapılmasına direnen köylülere destek verirken yaralandığını öğrendim. Sami ve eşi Nur Koç doğa, huzur, sıcak ve tarımın aynı anda sunduğu güzelliklere kapılarak yıllar önce Sinop’ta bir köy arazisi satın almışlar, sonrasında üzerine bir köy evi kondurarak, yazlarını burada geçirmeye başlamışlardı. Koç çifti sağlam Trabzonlu olmalarına karşın, Sinop ve ilçelerinin güzelliklerine de hayrandılar. Ülkemizin diğer güzellikleri gibi Sinop ve ilçelerindeki güzelliklere zarar verilmemesi için, her zaman duyarlı davranacaklarının sözünü vermişlerdi. Malum, hesap-kitap yapmadan ülkemizi “enerji manyağı” haline getirmek isteyen AKP iktidarı doğa, çevre ve kamu yararı gibi “modası geçmiş”(!) değer sistemini dışlayarak pek çok yatırım kararı almıştı. Özel sektör eliyle yapılan santral inşaatlarının ardından ortaya çıkan korkunç çevre ve yaşam tahribatı, ciddi bir direnişin de oluşmasına zemin hazırlamıştı. Türkiye’nin gündemini sıkça dolduran doğaya ve insana saygısız termik, nükleer ve vadi tipi hidroelektrik santrallerine karşı oluşan tepki, Sinop’ta Gerze İlçesi’nin Yaykıl Köyü’nde yapılmak istenen termik santrali engellemeye odaklanmıştı. Doğal Sinop limanının devamı olan Gerze-Yaykıl Köyü Sinop’a 30 km uzaklıkta, şehrin tam karşısında, ovada ve deniz kenarında yer alıyor. Anlayacağınız Tanrı’nın bol kepçe verdiği deniz manzarası, sıcak havası ve tarımsal zenginliği ile göz dolduran bir şirin köy.. Fatih Sultan Mehmet stratejik öneminden dolayı, zamanında bu köye ordugâhını kurmuştu. Öyle ki böyle stratejik bir alana kurulacak bir termik santralin; kurulduğu köyü çöle çevirmesi yetmeyecek,  kuzey rüzgârlarının etkisiyle Samsun ve Bafra yönüne, poyraz rüzgârlarının etkisiyle de Ayancık ve Erfelek ilçelerine ölüm küllerini saçacaktır. Özetle termik santral için en son sırada yeralması gereken bu güzelliğin tecavüze uğramaması için Yaykıl Köyü Halkı ve Gerzeli çevreciler “Yeşil Gerze Çevre Platformu (YEGEP)” adıyla bir araya gelip, mücadele etmeye başlamışlar. 22 Ağustos 2011 gecesi Yaykıl köyüne girmek isteyen firmanın sondaj araçları köylüler tarafından engellenince, sermayenin yatırımını engellemenin “vatana ihanetten” bile ağır bir suç olduğuna inan hükümet yetkilileri, polisi ve jandarmayı köylülerin üzerine sürdüler ancak köylülerin kararlı direnişiyle araçlar geri dönmek zorunda kaldılar. Anlaşılan direnişe bozulan şirket yetkilileri,  hükümete daha “aktif” olunması yönünde “rica”lar yaptı ki, bu kez 5 Eylül 2011 sabahı sondaja gelen 4 kamyonun,  yüzlerce polis ve jandarma tarafından korunmaya alındığına tanık olunmuş. Polis ve jandarma, sabah saat 9 gibi araçları köye sokmamakta direnen 500 civarındaki köylüye “Allah yarattı demeden” gaz bombalarıyla, basınçlı suyla, biber gazıyla, coplarla, dipçiklerle saldırmış. Gerze halkı ve gençleri de bu saldırıya taşlarla cevap verince, çatışmalar saatler boyu sürmüş. 50’nin üzerindeki köylünün yanı sıra polisten ve jandarmadan da yaralananlar olmuş. İşte Sami Koç arkadaşım da, o günün sabahı köylülerle, çevrecilerle nöbet tutarken polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalarak yaralanmış. Bir polis 20 metre yakından Sami’nin tam kafasına bir gaz bombası atmış. Bomba başını kafatasına kadar yarmış, sert kemikten dolayı da sekerek önünde patlamış. Yaykıl Köyü’nü savaş alanına çeviren polis-jandarma saldırısı sırasında bayılan Sami Koç’u halde hastaneye kaldırmışlar, başındaki derin yarıklara da çok sayıda dikiş atmışlar. Şuanda durumu iyi ama köylüler gibi asla geri adım atmak gibi bir niyeti yok. Trabzonlular zamanla  “termik santral” gibi çevre felaketlerine davetiye çıkartacak  “Akyazı” masalıyla uyutulmaya çalışılırken, Gerze’deki hemşerilerimizin geleceklerine sahip çıkma bilincine, inançları ve bedenleriyle destek olan sevgili dostlarım Sami Koç ve Nur Koç’u saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Editör: TE Bilisim