Ankara’dan bir mektup aldım. Bizim evladımız yazmış. O kadar güzel özetlemiş ki. Bu mektubu aynen sütunuma alıyorum. Belki birilerine mesaj olur. Bugünlerde çok ihtiyacımız var. Kim yazdı: Engin Mandıralı. Ağzına sağlık: ‘AKP mi? CHP mi? MHP mi? Ya da diğer bir başka siyasi parti mi? Saygı duyarım. Sende duyar mısın? Direnişe gittin mi? Saygı duyarım. Gitmedin mi? Ona da saygı duyarım. Peki ya sen, karşı görüşten birine saygı duyar mısın? Duymalısın, duyacaksın. Her eleştiriye ve görüşe açık olacaksın. Şayet kardeşçe yaşamak istiyorsan. Peki ya, polise saygı duyuyor musun? Ben duyuyorum. Ama kadına, kıza, çocuğa, babaya saldırana değil. Buna sende saygı duymamalısın. Kardeşçe yaşamak istiyorsan. Peki ya, direnişe katılan halka saygı duyuyor musun? Ben duyuyorum. Ama magandalık yapana, devlet malına, çevreye Ve insanlara zarar verene değil. Buna sende saygı duymayacaksın. Kardeşçe yaşamak istiyorsan. Bak sana direnme demiyorum, diren. Ama halk olarak diren, birilerinin adamı olarak değil Bak polis, sana müdahale etme demiyorum, et. Ama polis olarak et, birilerinin adamı olarak değil. Ve sosyal medya. Bu olaylar yüzünden kaç kalp kırdınız? Kaç insanla ayrı düştünüz? Yazdığın her şeye dikkat edin. Küfür etmeyin. Kimseyi aşağılamayın. Yalan yanlış bilgiler paylaşmayın. Karşı görüşten olanlara saygı duymayı unutmayın. Bak muhterem insan ne diyor: ''Yaşamak: Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.'' Yukarıda yazan ve bana göre dünyayı kapsayan bu anlam, ''Neden olmasın?'' demiyorum. Olacak, olmalı, oldurmalıyız. Ama bunu her iki taraf için de söylüyorum, Kırarak, dökerek ve can vererek olacak şey değil. Ne olursan ol, el ele yürüyerek olacak bir şey bu. Bak bu cümleyi de bilirsin. ''Ne olursan ol, yine gel'' Aynen öyle işte. Ne olursa olsun sen benim kardeşimsin. Cana, mala, etrafa, insanların özgürlüğüne Ve düşünce özgürlüğüne zarar vermiyorsan, Sen benim kardeşimsin. En az beni sevdiğin kadar seni seviyorum.’
Editör: TE Bilisim