Kendisine sorulan “Siz Atatürkçü müsünüz?” sorusuna “Hayır, Atatürkçü olmayı hakaret sayarım” diye cevaplandıran, başında Prof. titri olan bir şahıs var. Evet yanılmadınız, bu şahıs Mümtazer Türköne. Cumhurbaşkanı tarafından Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumu üyeliğine seçilen kişi. Bu atamayı iki hafta önceki yazımda kısaca yanlış bulmuş ve eleştirmiştim. Bu iki hafta içinde Mümtazer Türköne’nin Habertürk televizyonunda bir programını seyredince hayretler içinde kalarak eleştirilerimde ne kadar haklı olduğumu gördüm. Ve dayanamadım, aynı konuda bir yazı daha yazmanın gerektiğini düşündüm. Evet sevgili okurlar, Atatürk kültür dil ve tarih kurumuna üye seçilen kişi Atatürkçülüğü kendisine hakaret sayıyor. Balçiçek Pamir’in  Habertürk’te ağırladığı Türköne, bulunduğu koltuğun ne olduğunu hala anlamamış gözüküyor ve Atatürk milliyetçiliğinin Anayasa’dan çıkarılmasını istiyor, Atatürkçülüğün bağnazlık ve yobazlık olduğunu söylüyor. Bir kere Atatürk ile Atatürkçülüğü birbirinden ayırmak bilim sefilliğinin daniskasıdır. Atatürkçülük, “bir bağnazlık, yobazlık ve çağdaşlığa kapalılık” değildir. Tam tersine bilimdir, akıldır, ahlaktır, millet egemenliğidir, bağımsızlıktır, özgür düşünmektir, çağdaşlığa açık olmaktır. M.Kemal Atatürk, bunları düşünerek zamanında şöyle söylemiştir;  “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir”. Mümtazer Türköne’nin dediği gibi eğer Atatürk ortak değerimiz ise onun fikirlerine yani Atatürkçülüğe sahip çıkmak gerekir. Ortak değerimizi karalamak ancak hainlerin yapacağı bir iştir. Hem ortak değer deyip hem de karalamak en hafifinden samimiyetsizliktir. Sevgili okurlar, siz Mümtazer Türköne’nin saçmalamalarına bakmayın, Atatürk ve Atatürkçülüğü daha iyi öğrenmek için bizzat M.Kemal Atatürk’ün söylemlerine bakın. Bu söylemlerden konuyla ilgili bir kaç paragrafı hatırlatmak istiyorum; “Türk Devleti milliyetçidir. Türkiye milliyetçi bir cumhuriyettir. Biz ne bolşeviğiz, ne komünist, ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetçiyiz, dinimize saygılıyız, milli ülküye sadığız. Türk milliyetçiliği Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliğini korumak, saklı tutmak demektir. Ancak aynı zamanda ilerleme ve gelişme yolunda, uluslararası ilişkilerde, bütün çağdaş uluslara paralel olarak onlarla uyum içinde yürümek demektir.” “Bizim milliyetçiliğimiz bencil değildir, gururlu bir milliyetçilik asla değildir. Dış siyasetimizde başka ulusların hukukuna saygılıyız. Ancak hakkımızı, hayatımızı, ülkemizi namusumuzu savunuruz, savunacağız.” “Ancak şu gerçektir ki biz milliyet düşüncesini uygulamada çok gecikmiş, çok ihmal göstermiş bir milletiz.... Osmanlı İmparatorluğu dahilindeki türlü kavimler hep milli inançlara sarılarak, milliyet idealinin kuvvetiyle kendilerini kurtardı. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Kuvvetimizin zaafa uğradığı an bizi hor gördüler, hakir gördüler. Anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmuş olmamızmış. Ancak bu felaketten ders almayı bildik. İhmalimizin zararlarını fazla faaliyetle , gayretle  telafiye çalıştık. Tarihimizi, dilimizi, kültürümüzü ortaya çıkarmaya çalıştık. Biz milliyetçi olmadan varlığımızı sürdüremeyiz. Emperyalizm’in avı oluruz, parça parça oluruz, yok oluruz.” Evet, böyle söylemiş M.Kemal Atatürk, milliyetçi olamazsak kısaca yok oluruz demiş. Mümtazer Türköne bunlara karşı çıkarak parça parça olmamızı ve yok olmamızı mı istiyor? Emperyalizm’in avı olmamızı mı istiyor? Böyle bir misyonu mu var? Çünkü Mümtazer Türköne nasıl milliyetçiliğe karşı ise “küresel soyguncular” da milliyetçiliğe karşı, bu söylemlerle onlarla aynı safı paylaşma durumundan hoşnut mu? Evet, Mümtazer Türköne o koltuğa yakışmıyor, derhal o koltuğu terketmeli. Atatürk’e karşı olup “Atatürk Dil Tarih Kurumu” üyesi olunmaz. Oradan alacağı maaş kendisine hayır getirmez. Çünkü bu milletin Atatürk’e olan bağımlılığı asla kaybolmaz, bazı hainlerin kaybolsa bile.

Editör: TE Bilisim