Yazın Memlekete gittiğimde bende görmüştüm. Pazar’a bağlı Dağdıbı (Sulet) köyünde yaşayan bazı vatandaşlar, Tapu Kadastro çalışmaları öncesinde kendilerine ait olan ormanlıklarda güzel ahşap evler yaptılar. Doğaya uyumlu, şirin, küçük tamamı ahşap(Kestaneden).Amaçları dostlarıyla bir araya gelmek,köye gelen devlet görevlilerini ağırlamak..Aldığım habere göre, şimdi yıkım kararı çıktı. Yahu bunlar terörist değil, kimsenin malına el koymadılar. Devlet arazisinde gökdelenler dikmediler. Dedelerinden miras kalan ve yıllarca korudukları ormanların içinde küçük, şirin ev yaptılar. Bu ayıp bir an önce ortadan kaldırılmalı. Bunun böyle olacağı beliydi..Yıllardan beri yazıp çiziyorum.Kimse anlamak istemiyordu.Şimdi anladınız mı? *** Karadeniz’de bir şeyler oluyor. Bir yerlere kayıyor. Plan program dâhilinde”Yasalar, yönetmenlikler emrediyor” gerekçeleri ile Karadeniz köylüleri köyleri terk etmeleri konusunda sistematik bir şekilde zorlamalar başladı. Karadeniz köylüsü, yaylasına gidemeyecek, mezrasında ekin ekemeyecek, köyündeki tapulu arazisinde; kendisinin büyüttüğü bir iki yakacak kesemeyecek, ormanlara giremeyecek, çayır çimen toplayamayacaksa, köyde neden kalsın. Boşaltsın gitsin. Zaten İsrail, bütün Karadeniz ve köylerine talip. Kadastro çalışmalarındaki yasanın gerçekleri ile uyumluluk göstermeyen; orman kadastro çalışmaları sorunu çözecek yerde yasanın sorunların kaynağı olmuştur Mülkiyet hakkını tanımayan devletçi anlayışla kaleme alınan bu yasa ile ormanlar tamamen devlet adına tescil edilmiştir. Bu yasalar ormanla köylü arasındaki husumeti artırmış yıllarca ormanı koruyan köylü kendisine ait olan arazinin elinden alınmasından dolayı, kolladığı, koruduğu ormanlarına nefret duymaya başlamıştır. Bu kadastro çalışmaları ile yıllardır ağacını koruyan köylüler, adeta cezalandırılarak arazisi devlet adına el konulmuştur. *** Tekrar yazmakta fayda var. Mütevazı olmaya gerek yok. Karadenizlinin güzel özellikleri herkes tarafından bilinmeli.  Güneydoğu’da elektrik, su faturalarını bile tahsil edemeyenler, ekmeğini yediği devlete nankörlük edenlerden hesap soramayan devlet görevlileri; Karadeniz’e sıra gelince, kendi büyüttüğü, çay bahçesindeki iki kestane ağacını kestiği için mahkemelerde süründürüyorlar. Daha fazla zorlamayın, sabırlarını ölçmeye kalkmayın. Hiçbir  Karadenizli dağda terörist olmadı..Devletine ve Atatürk Cumhuriyeti’ne gönülden bağlı kaldı. Çocuklarını asker ocağına Davul-Zurna ile gönderdi. Vatan toprağını korumak için cephede en önde koştu. Bizi bölmeye çalışanlara asla izin vermedi, hiçbir açılımın peşinden koşmadı. Okul yakmadı, devlete karşı gelmedi, ekmeğini yediği devletine ihanet etmedi. Devletinin verdiği ile yetindi, eksiklerini kendisi tamamladı. *** Tapu Kadastro çalışmaları adı altında; Yüzlerce yıldır kullandıkları ve atalarından miras kalan yaylalarında bulunan tarihi evleri nedeniyle ”İşgalci konumuna düşürüldüler. Bu yüzden Karadeniz köylüleri 6’şar aya mahkûm edildiler. Ayrıca 5 yıl süreyle denetime tabi tutulacaklar. Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Sal ve Pokut yaylalarında yaşayan 239 yaylacı, dedelerinde kalan evlerine ”kaçak yapı yapmak ve kullanmak” suçundan ceza almaları, Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan tüm yaylacıları tedirgin etti. Yine atalarından kalan ve yüz yıllar boyunca kollayıp, koruduğu arazileri ”ormandır ” gerekçesi ile Orman Bakanlığı el konuldu, köyler devlet adına tescil edildi *** Tüm köylüler mahkemelik. Yetmedi, kendi arazisinde yakacak için bir iki ağaç kesen binlerce köylü; Orman işletme Müdürü ve Şefleri tarafından savcılığa sevk edilip yargılanıyorlar. Örnek olsun diye yazıyorum, benimde ilçe olan Ardeşen Orman İşletme Şefliği,”Yasalar böyledir” gerekçesi ile tüm köylüleri savcılığa sevk etti. Kendilerine göre de haklı. Bu yasayı hazırlayanlar, bunları düşünmeliydi. Bu yasaları, bölgenin özelliğini bilmeyenlere kullandırılmasına izin verilirse olacağı budur) Tunca’nın Armutlu köyü eski parayla 1.2 trilyon ceza kesildi. Köyü satışa çıkarmışlardı şimdi ne oldu bilmiyorum., Buna rağmen, bölgede yapılan HES’ ler nedeniyle ormanlar katlediliyor, binlerce ağaç kesiliyor, heyelanlara, toprak kaymasına neden oluyor, ama ses çıkaran, işlem yapan olmuyor. Anlayacağınız Karadeniz köylüsü çaresiz ve yalnız. Sahip çıkanı, hakkını arayanı yok.Bu baskı devam ederse, köylüler ”Alın köyler sizin olsun,kime satacaksanız satın” diyerek köyleri boşaltacaklar..

Editör: TE Bilisim