İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, grip sezonunun bu yıl Güney yarım kürede çok düşük vakalarla seyrettiğini ancak Kuzey yarım kürenin daha kalabalık bir nüfus olduğu için o kadar şanslı olmayabileceğini söyledi.

Prof. Dr. Yavuz, bu yıl Mart ayında koronavirüs salgınının patlak vermesiyle grip salgınıyla ilgili sürveyans yani gribe dair veri analizlerinin zamanında başlayamadığına değinerek, şunları söyledi:

“Düşünülen şu ki, bu önlemlere devam edersek, yani kalabalıkta bulunmamak, maske takmak, mesafeye uymak vb, grip vakalarının Güney yarım küredeki gibi bzim yarım küremizde de düşük vakalarla seyredeceği. Sonuçta Kovid ve grip benzer yolla bulaşan hastalıklar. Her ne kadar Kovid daha bulaşıcı olsa da, geçiş yolları benzer. Dolayısıyla aslında bu önlemlerin gribi de azaltacağı düşünülüyor. Ama bunu görebilmemiz için grip sürveyans sistemini devam ettirmemiz gerekiyor. Grip sürveyans sistemi Türkiye'de her yıl yapılıyordu ancak geçtiğimiz Mart ayında Kovid patlayınca maalesef biraz sekteye uğramıştı.

Halk Sağlığı Kurumu’nun ikisine birden bakabilen testi yolda

Grip sürveyansı ile gerçekten vakaların olup olmadığının tespit edildiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi:

“Kaç tane gripli hasta oluyor, grip salgını ne zaman başladı, kaç kişiyi etkiliyor, ne aşamaya geldi, gribe benzeyen belirtilerle, ağır solunum yetmezliğiyle gelen kişilerin aslında gerçekten kaç tanesi grip hastası, bunları belirlememize yarıyor. Bunun testi, gene aynı Kovid’de olduğu gibi yapılıyor. (PCR sürüntüsü ile) Her iki hastalığın belirtileri birbirine çok benziyor açıkçası. Her ne kadar birinde nefes darlığı daha çok, öbüründe belki burun akıntısı daha fazla olabilir ama çok benziyor birbirine. Sonuçta ateş, öksürük, ikisinde de var. Kas-eklem ağrısı ikisinde de var. Burun akıntısı birinde daha çok, ishal Kovid’de daha fazla görülse de o nedenle karıştırılabiliyor. Grip mi nezle mi farketmiyor, tek semptom yeterli değil. En az iki üç semptom olması gerekiyor ki biz bunu bir hastalık olarak yorumlayabilelim. Hafif boğazı acıyan herkesin, grip mi oldum, Kovid mi diye paniklemesine gerek yok. İkisinde de benzer belirtiler görüldüğü için ikisine birden bakabilen test geliştirilirse, bunu ayıtr etmek daha kolay olacaktır. İdeali şudur, bir örnekte her ikisine birden çalışabilmek. Bunun da çalışmalarının yapıldığını Türkiye Halk Sağlığı Kurumu geçtiğimiz günlerde söyledi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Merkezi Laboratuvarı bu testi girp sezonuna yetiştirmek için çalışmaları hızlandırdı. En güzeli bu olacak. Tek örnekle her ikisine de bakabileceğiz.”

“Kaynak sınırsız değil aşılarda öncelik risk grubunun olmalı”

Grip aşısına olan yoğun taleple ilgili de konuşan Prof. Dr. Yavuz, hem grip hem de zatürre aşılarında önceliğin risk gruplarında olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
“Bu aşılarla ilgili çok büyük bir talep var halkta. Bu salgında şu nokta kesinlikle artık anlaşılmalı; insanlar birbirine nezaket göstermek zorunda. Birbirimizi düşünmemiz lazım ki bütün toplumun çıkarı korunsun. Grip aşısında her yılki gibi bu yıl da öncelik risk grubundakilerindir. Bu yılın farkı, Kovid salgını nedeniyle tüm dünyada inanılmaz yoğun bir talep olması. Dünyada da herkes grip aşısına saldırmış durumda.

Yani 65 yaş üstü olanlar, ek hastalığı bulunanlar vb, bunlar en riskli grup. Onlar varken ben kenarda durabilmeliyim. Bu gerçekten çok önemli. Kovid açısından da bu böyle. Kovid’de de karşınızdakini düşündüğünüz zaman bütün toplumu korumuş oluyorsunuz. Aynı şey zatürre aşısı için de geçerli. Riskli gruplara öncelikli öneriyoruz. Gençseniz, komorbit hastalıklarınız yoksa, ne grip aşısı için, ne zatürre aşısı için sistemi zorlamayın lütfen. En büyük yarar oradan elde ediliyor, hem toplum için, hem hasta bazında baktığımız zaman da kaynaklar sınırsız değil ve var olan sayılı kaynakları akıllıca kullanmak zorundayız. tavrı grip aşısı tavrı da ilginç, aşı bolken, kimse olmuyordu; şimdi aşı kısıtlı, kıymete bindi. Değişik bir yaklaşım gelişti toplumda da.”

“Ventilli maske ‘bencil’ bir maskedir”

Vatandaşların tüm uyarılara rağmen cerrahi maske yerine ventilli maske kullanmaya devam etmesiyle ilgili de önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı:

“Bir de bu maske meselesi var. Maske, esas olarak kaynak kontrolüdür. Örneğin ben enfeksiyon taşıyor olabilirim ve bunu bilmiyor da olabilirim. Bir enfeksiyon kaynağıyım ve bulaştırabilirim. Kaynağı maske ile kontrol etmek zorundayız. Bu bilinci geliştirmemiz lazım. Maske takmadığınız zaman kendinizi riske edebilirsiniz ama karşınızdakini de hastalık riskine sokuyorsunuz.

Aşıdaki gibi aynı saygısızlık olur. Bencil bir maskedir ventilli maskeler. Güvenli değildir, en iyisi üç katlı düz cerrahi maskelerdir.”

Editör: TE Bilisim