Açıkça söylüyorum: Trabzonspor camiası sınıfta kalmıştır! 3 Temmuz’da başlatılan şike ve teşvik iddianamesinden sonra UEFA tarafından Şampiyonlar Ligi’nden atılan Fenerbahçe’nin yerine bu prestijli organizasyona dahil edilmesine, iddianamenin kabul edilmesi ile açıklanan belgelere rağmen, hale eveleyip geveleyen ve sırf yönetim ile başkan Sadri Şener’i zor durumda bırakmak için onlara sahip çıkmayanlarca camia sınıfta kalmıştır! Sadri Şener’i benim kadar kimse eleştirmedi. Ama bunlar sadece sportif olaylarla ilgiliydi. Yoksa kırıp dökmek için değil… Elbette basının asli görevi muhalefettir ve öyle olması da demokrasinin gereğidir. Ama sırf egolarımızı tatmin ve yandaşlarımıza “Bakın ne biçim salladım!” demek için Şener’e ve yönetimine karşı yapılan çirkin saldırılar aslında Trabzonspor’un elini zayıflatmıştır. Şener ve yönetimi belki de hiç bu kadar haklı ve mağdur olmamışlardı. Onları en haklı oldukları konuda yalnız bıraktık! Halbuki kulüplerde devamlılık esastır. Tabii ki bu kulüp ne Şener’in, ne Nevzat Şakar’ın…  Onlardan öncekilerin olmadığı gibi sonrakilerin de olmayacak. Ama gördük ki Trabzonsporluluğumuz; sadece adamına göre… Eğer yönetimde bizden biri varsa bizim, sizden biri varsa sizin! Böyle bir saçmalık olur mu? Olur, ancak Trabzonspor’da olur… Şuraya bakın ki tüm iddiaların olan, şike yaptığı maçlar tek tek anlatılır, Trabzonspor’un rakiplerine teşvik verdiği belgelenirken kısaca her türlü melanete rağmen Fenerbahçe camiası kulüplerinin sonuna kadar yanındalar! Haksız dahi olsalar, suçlu da olsalar sahip çıkmaktan vazgeçmiyorlar. Trabzonspor’un haline bakın! Sahi Trabzonspor camiası bu kadar pısırık, bu kadar hesapçı mı? Yoksa sonradan mı böyle oldu? Fenerbahçe ne diyor? Fenerbahçe camiası demek istiyor ki: “Evet, biz suçluyuz. Biz suç işledik. Her şeyi yaptık. Ama yine de bizi küme düşürmeyin. Eğer bizi küme düşürseniz ligin ekonomik değeri azalır, kaos olur.” Bununla yetinmiyorlar ve devam ederek mesajı veriyorlar: “Evet, biz bunları yaptık ama, biz güçlüyüz, bizi küme düşüremezsiniz.” Yani hem suçlu hem güçlü… Nereden anlıyoruz: Başkan vekillerinin Galatasaray’a gönderdiği mesajdan… Diyor ki asbaşkanları “Bize yardım edin, zamanı gelince biz de size yardım ederiz” Peki, spor yazarı, sanatçısı, taraftarı bilumum ahalisi miting düzenleyerek hangi mesajı gönderiyor? “Biz her şeyi yaparız. Bize her yol mübah.  Çünkü biz Fenerbahçe Cumhuriyetiyiz.” Eee, davanın sonucunu bekleyip göreceğiz. Bakalım Türkiye’de kaç tane Cumhuriyet var? İlk yarı değerlendirmesi Trabzonspor’un ilk yarı lig değerlendirmesini yapmıyorum. Tam bir yıl önceden başlatılan çirkin senaryolar gerçeğe dönüştüğü, şike, teşvik, organize suç iddiaları ciddi boyutlarda olduğu, hak ettiği şampiyonluğu verilmediği, bütün bunların üstüne kadrosu dağıldığı, Şampiyonlar Ligi’ne son anda alındığı için kadro kuramadığı ve ertelenen lig yarışında rakiplerinden tam 9 ciddi fazla maç oynadığı için bu ligde Trabzonspor için ilk yarı değerlendirmesi yapılamaz. Dünya Şampiyonu Çebi! Selçuk Çebi, hemşehrimiz ve greko romen dalında 2009, 2010’da peş peşe iki kez dünya şampiyonu olmuş, bu yıl da dünya ikinciliğini kazanmış milli gururumuz. Peki Selçuk Çebi, 1999 yılından itibaren hiçbir yılı boş geçmeden sürekli madalya topladı ve son 3 yılda da 2 dünya şampiyonluğu ile bir ikincilik elde etti de ne oldu? Hiç bir şey olmadı! Çünkü bu ülkede eğer futbolcu değilseniz pek bir şey sayılmazsınız! Çebi gibi kendini yetiştirmiş biri değilseniz o madalyaların sadece o gün için bir anlamı olur. Ama Selçuk Çebi işte bu yüzden bürokraside daha üst sıralara tırmanıp aslında o çok anlamlı şampiyonluklara daha bir değer katmak istiyor! Haydi Selçuk olimpiyatlara ne kaldı? 2 dünya şampiyonluğunun yanına bir de olimpiyat şampiyonluğu koy! Herkes bunun değerini bilmeyebilir. Ne önemi var? Balık bilmezse Halik bilir! BESYO öğrencileri ne istiyor? Kısa adı BESYO olan KTÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Spor yöneticiliği Bölümü öğrencileri geleceklerinden haklı olarak endişeli… Niye? Çünkü,  zeki ve akıllı çocuklar da ondan! Biliyorlar ki Türkiye’de üniversitelerde bölümlerin büyük çoğunluğu “okumuş işsiz” yetiştirmek için açılıyor! Daha birkaç ay önce koskoca Milli Eğitim Bakanı “Bu kadar öğretmene iş veremeyiz. Başlarının çaresine baksınlar!” demedi mi? Üstelik o öğretmenler eğitim formasyonu da almışlar… Böyle bir ortamda  BESYO’da Spor Yöneticileri Bölümü öğrencilerinin endişesine nasıl katılmayalım? Peki, nereden biliyorum bunu? Önceki gün değerli dostum ve Bölüm Başkanı Yard.Doç. Halit Suiçmez’in daveti ile katıldığım panelden… Ergun Ata ile birlikte katıldığımız panelde öğrencilerin zeka fışkıran soruları ile karşılaştık. Bitmek bilmez haklı sorular ama, sonunda hep endişe… Türkiye’de çokları kendi işini yapmıyor! Yapamıyor veya yaptırmıyorlar! Çünkü, herkes her şeyi biliyor! Böyle olunca da aslında neredeyse tüm üniversite öğrencilerinin haklı endişesini dile getiren Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencileri geleceğe biraz karamsar bakıyorlar. Ama çocuklar; bence endişeye gerek yok! Unutmayın her karanlığın bir sabahı vardır. Değil mi Kadir, Kübra, Dilek, Onurali, Bilal, Nihan, Özgür, Yücel ve diğerleri… Karanlığı yırtacak olan sizlersiniz… Kendi adıma sizlere güveniyorum. Yeter ki sizler de kendinize güvenin… Kısaca BESYO ve tüm üniversite öğrencileri sadece sağlam bir “gelecek” istiyorlar. Hepsi bu… Şike davası sulanıyor! Aslında her şey ortada… Yani mal meydanda! Şike belli, teşvik belli, organize yapılmış, suç ve ceza belli ama, iş galiba yokuşa sürülüyor! Her şeyi ekonomiye bağlayan zihniyet, şikecileri affetmek için her yolu deniyorlar. Ön hazırlıklar yapılıyor, anlı şanlı, unvanlı devlet büyükleri dava süreci ile ilgili görüş belirtiyorlar! Doğrusu Fenerbahçe’yi kurtarmak için olmadık atraksiyonlar yapılıyor! Belki şikecileri affederler de, UEFA ve FİFA ayağını ne yapacaklar ben de onu merak ediyorum! Yani sanıyor musunuz ki “koskoca şampiyon Fenerbahçe!” bir kalemde silinip atıldı ve Trabzonspor Şampiyonlar ligine boşuna alındı? Görelim bakalım, arşın nerede, Halep nerede? TERİM bunu hep yapıyor! Fatih Terim’in çıkışı Trabzonsporlu 6 milli oyuncuyla gerçekleşmiştir. Hatırlayın A milli takımımız 1996 Avrupa Şampiyonası finallerine Trabzonspor ağırlıklı bir kadro ile katılmayı hak etmiştir. Trabzonspor’da sivrilmiş hangi oyuncu varsa ve Terim de görevde ise ona taliptir! Bu bir tesadüf müdür bilemem… Ama geçen sezon başından itibaren Selçuk ve Ceyhun’a “Sakın bir yere gitmeyin, kulüple de sözleşme imzalamayın” diye haber gönderdiğini belki 10 kez yazmıştım. Ayrıca Engin Baytar’ı da ayarttığı konusunda bayağı spekülasyon yapıldı. Gerçi Engin de bu işe teşne idi ya neyse… Bakıyorum da Trabzonspor nereye el atarsa Terim’in de adı orada… Hatta eski oyuncularına bile… Jaja, Umut Bulut falan… Umarım bunlar sadece gazeteci palavrası veya yalandır… Doğru ise “Yakışıyor mu? derim…
Editör: TE Bilisim