Türkiye'nin ikliminin değiştiğini 15 Temmuz sonrası devletin de daha geniş bir çerçeveden baktığını anlatan Soylu, vesayetin can damarının kesildiğini ifade etti.

Süleyman Soylu, Hadi Özışık ve Süleyman Özışık'ın Youtube kanalında gündeme ilişkin soruları cevapladı. 15 Temmuz gecesi yaşadıklarından Erol Olçak'ın ölümüne kadar pek çok konuda yaşadıklarını paylaşan Soylu, Türkiye'nin ikliminin değiştiğini söyledi.

İşte Soylu'nun açıklamalarından satır başları;

"Fethin yıl dönümündeyiz. Bir kere fethin yıl dönümünde İstanbul'da bulunmak büyük ayrıcalık. Biz farklı bir milletiz. Peygamberinin bir sözüne çağ açıp çağ kapatan bir milletiz. Aynı zamanda dünyanın göz bebeği bir şehir, coğrafyanın kalbi bir şehir. Sadece şehir olarak söylemek İstanbul'a haksızlık olur. Onun için Peygamber'in sözü var ve onun sözüne mazhar olmak isteyen bir ecdat var.

"Kiliselerin de açılması için görüşme yapıldı"

Biz bugün uzun bir aradan sonra ilk kez cuma namazı kıldık. 45 bin 571 camide yaklaşım da 5 bin 264 alanda cuma namazı kılındı. Bu bizim açımızdan önemli. Biz bunu yaptık camilerde ibadet başladı peki kiliselerde ne olacak? Hemen arkadaşlar bir telefon diplomasisi kurdular. Ne yapmalıyız ve ne tür adımlar atmayız diye. Hem Sayın Patrik ile konuştular hem diğer cemaat temsilcileriyle görüşüldü. Kendileri ne yapmak istiyorlar, biz nasıl bir adım atabiliriz diye. Şimdi bu toprakların kendine has bir kültürü var. Biz bu kültürü devam ettirmekle mükellefiz. 

İzmir'de cami minaresinden çalınan "Çav Bella" şarkısı

Bir Ramazan ayında mübarek bir ayda yapılması elbette provokasyon. Bu provokasyonun sorumlularını arkadaşlar arıyorlar, inşallah bulacaklardır. Buna neden olanların iyi niyetli olmadıkları apaçık ortada. 
Bizim hem Emniyet hem de Jandarma teşkilatımızın teknik kabiliyeti çok yüksek. Onur duyabileceğiniz kadar yüksek. Fakat buradaki temel sorun teknoloji meselesi değil. Bir ilkel, geçmişte bilinen Endüstri Meslek Lisesi birinci sınıfında öğretilen, bir telsizle bir linke girmeyi rahat biçimde sağlayabilecek çok basit bir yöntem kullanılmış. Biz başka yöntemlerle bulmaya çalışıyoruz. İnternet üzerinden yapılmış olsa ya da bir GSM operatörü üzerinden yapılsa bulabilme kabiliyetine sahibiz. Camilerde namaz sırasında o sistemler kapalı olacak ve bu tip saldırılara da savunma mekanizması olacak. Bundan sonra yapacakları kanaatindeyim.

Türkiye'de darbe dönemleri

80 darbesini biz biraz erken duyduk "Bizim çocuklar bu işi başardı" sözünü. 17-25'in nereden tetiklendiği belli. 17-25'i yapanların kimler tarafından bugün muhafaza edildikleri belli. Dönelim 28 Şubat'ı durum aynı. 17-25'ten sonra bakıyorsunuz 15 Temmuz var ki neyin yaşandığı, arkasında kimin olduğu açıkça belli. 

"Vesayet terör örgütlerini kullanır"

Türkiye dediğiniz ülke vesayetlerle yönetilmeye mahkum edilmeye çalışılan bir ülkedir. Darbe, vesayetin bir aracıdır, aletidir. Vesayeti bir patron olarak görmek gerekir. Vesayet, terörü kullanır. PKK'yı, DHKP-C'yi kullanır, icat eder FETÖ'yü DEAŞ'ı kullanır. Şimdi bunu yapar ama darbeyi de kullanır. Darbe de onun bir aracıdır. Faiz sistemi ve uluslararası ekonomik sistemde vesayetin bir aracıdır. Şimdi bunlarla ilgili eğer bir sonuç alamazlarsa süikastlere, bombalı eylemlere başlarlar.

"Biz bunları çabuk unuttuk"

İstanbul'da bombaların patladığı günler Türkiye'de intihar saldırıların yaşandığı günleri, katliamların olduğu, polislerimizin askerlerimizin şehirlerin ortasında şehit edildiği günler. Bütün bu silahlı saldırıların, bombalı eylemlerin yapıldığı günler işte vesayetin istediği günler. İktidar bunlarla uğraşır, kafanızı gömersiniz. Gidip Karadeniz'de kendinize ait enerji bulmak aklınıza bile gelmez o zaman.  Birilerine sus payı vermek için uluslararası sistemin bahşişini verirsiniz. Gelip oraya günlerce aylarca arama yaparlar ondan sonra da bir şey bulamazsınız.

"Bugün Türkiye'nin iklimi bambaşka"

Şimdi bir taraftan kendinize ait üretimi geliştiriyorsunuz. Diğer taraftan teknolojiyi bulur hale geliyorsunuz. Diğer taraftan iç istikrarı temin ediyorsunuz. Ne olacak? Eski alışkanlıklar vardır işte sokakları hareketlendirelim. Böyle bir fobiye gerek yok. Bugün Türkiye böyle bir fobiyi yaşamasına da gerek yok. Bugün Türkiye'nin iklimi bambaşka.

15 Temmuz sonrası Türkiye

Türkiye 15 Temmuz'dan sonra geçmiş birikimleriyle çok farklı bir noktaya geldi. Gezi bambaşka ama 15 Temmuz daha başka. Bu tip olaylar toplumu koklar. Yani kırılganlık toplar. Bu tip olaylar insanların bir arada olmadığı, güvenin yoksun olduğu, gelecekle ilgili herkesin endişeli olduğu bir zaman dilimi koklar. Oysa biz çok uzun zamandır, özellikle 15 Temmuz'dan itibaren hakikaten kendini bir noktaya almış ve buradan da bütün dünyayı gözleyen bir yapı söz konusu.

Türkiye'de darbe yapılabilir mi?

Kim yapabilecek darbeyi? Bir şey söyleyeyim. Türkiye'de darbe üzerinden siyaset üretmeye çalışan insanlar Türkiye'nin bugününden kopuk insanlardır. Bundan iki gün önce 27 Mayıs'ı andık. Bunun üzerinden 60 koca yıl geçmiş ve Türkiye hala unutmamış. 27 Mayıs bu ülkede 1980 darbesinin sonrasına kadar bayram olarak kutlandı. Bu millete "Bu sizin bayramınız bu insanlardan kurtuldunuz" dendi. 

"Bunlar ayıplanması gereken sözlerdir"

Burada bunu söyleyenlerin bir tek sebebi var. O da muhalefetten yaşanan siyaset boşluğu. Ne diyecek heybesinde kefesinde bir şey yok zaten. Bunlar kendini gündeme yazdırabilmek için söylenen sözler. Bunlar ayıplanması gereken sözler.

"Niye meydan meydan geziyoruz?"

Demokratik mücadele yapıyoruz. Seçimde meydan meydan gezdik. Bizim hükümet gücümüz seçim kazanmayı sağlayabilecekti de bu ülkenin cumhurbaşkanı seçimlerde niye meydan meydan geziyor? Niye evlere konuk oluyor? Ben 2-2,5 ay nerede yattığımı bilmedim. Derdimiz millete kendimizi anlatabilmek. Yaptıklarımızı anlatabilmek.

"Vesayetin can damarı kesilmiştir"

Darbenin ve darbe türü oyunların sonuç alamadığı bir dönemden geçiyoruz. Yani 2002 ile 2020 arasında bu 18 yıllık dönemin en önemli özeti şudur: Vesayetin can damarı kesilmiştir. Bakın darbe demiyorum vesayetin kesilmiştir. Ekonomik saldırılarla beraber zemini istediği noktaya çeker. Daha sonra istikrarsızlaştırma ortayı oluşturmaya çalışan bir yapı bugün Türkiye'de kendine bir canlanma alanı bulamamaktadır. Bu önemli bir şey. Bence AK Parti iktidarının Türkiye'ye kazandırdığı en büyük karakter budur.

"Bizden ayrıldılar parti kurdular"

Ankara ve İstanbul seçimlerini ana muhalefet partisi kazanabildi. Demokrasi meselesini dünyada en iyi yönetebilen ülkelerden birisiyiz biz. Bakın bizim siyasi partimizden insanlar ayrıldılar parti kurdular. Özgürlük alanı olmasa bu kurulabilir mi? Demek ki herkesin istediği partiyi kurabilme hakkı var.

Yanlış yerden başlamasın bu arkadaşlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diğerlerinden farkı bu. Dünyanın yeni normalini, taleplerini, istediklerini bizden çok daha iyi takip edebilme kabiliyetine sahip.

15 Temmuz gecesi yaşananlar

O gecenin masumiyeti hep bizde kalsın. Biz o gece bir şey yaşadık. O gece de bir hal var tabi. İnanın o gece ailem gözümün önünden geçti. İşte orada 1960'da yaşananlar daha sonrası yaşananlar hep gözümün önünden geçti. Allah şahit o günden söyledim bugün de söylüyorum. En ufak bir tedirginliğimiz, endişemiz, çekincemiz olmadı. Ölüm korkusu hiç duymadık.

Önce Çankaya'ya gittik. Arabadan indim ve Çankaya'nın demir kapılarında buraya bizden başka kim girmeye çalışırsa öldüreceksiniz. Kimseyi almayacaksınız. Burası sizin namusunuz" dedim. 

"Eyvah tuzağa düştük"

O gecenin kendine ait özellikleri var ama beni en çok etkileyen şeyi Mehmet Muş haber verdi, benim haberim yoktu. Mehmet Muş, "Muğla'da bir şeyler oluyor. Anlatamıyor da telefonda. Sayın Cumhurbaşkanı orada" dedi. İşte o zaman "Eyvah tuzağa düştük" dedim. İlk aklıma o geldi. Çünkü orası sınırlı sayıda korumanın olabileceği yerdi.

Soylu'nun gözlerinin yaşardığı anlar

O gecenin tüm şehitleri bizim için azizdir. Erol Abi'nin kendine ait özelliği var. Sıradışı bir adam. Bir çok meseleyi çözmüş bir insan. Sadece AK Parti'nin reklam kampanyasını yürüten bir insan değil. Böyle farklı insanlar olur. Bunlar önemli insanlardır ki öyle bir insandı. Türkiye'de kendi meselesinin nasıl yapılabileceğini bilen bir insandı."

 

Editör: TE Bilisim