Bir fikrim var.

Özellikle de futbol izleyicilerini ilgilendiren bu fikrim için ne düşünürsünüz bilmiyorum ama bence olması gerekeni yazıyorum.

Şöyle ki; futbol izleyicilerinin neredeyse her hafta yaşadığı bu durum, pasif izleyici olan bendenizi bu kadar rahatsız ediyorsa, eminim ki futbolu an ve an dikkatle takip eden izleyicileri çok daha fazla rahatsız ediyordur.

Bir futbol maçı başlıyor, ve bir düdük…

Hakem diyor ki “ el hareketi var, “ ya da tam tersi gol oluyor karşı takım “ hayır “ diyor, derken itirazlar, sonra saha karışıyor,  tv proğramlarında maç sonrası futbolcuların, antrenörlerin kapışması, derken bu defa olaya tv deki yorumcular müdahil oluyor sonrası tartışmalar alıp başını gidiyor.!

Arkasından sosyal medya da küfür kıyamet taraftarlar birbirine giriyor, derken eş dost akraba!

Ve akabinde “ Haksızlık yapıldı, hakem taraf tuttu, hakkımız yenildi..” Sitemleri, isyanları alıp başını gidiyor.

Şimdi soruyorum… Tüm bu kaos engellenemez mi?

Bence engellenir.

Nasıl mı?

Bu ülkede futbol adına en yetkili kurum kim?

TFF yani Türkiye Futbol Federasyonu!

Peki, bu kurumun içinde oynanan maçları gözlemleyen bir kurul var mı?

Evet var…  Merkez Hakem Kurulu.

Neden Merkez Hakem Kurulu, oynanan maçlardan sonra en azından haftada bir gün, basın ve medya önünde bu maçlarda olan hataları halkın gözü önünde masaya yatırıp halkı aydınlatmıyor?

Neden yaşanan çelişkileri ortadan kaldırmıyor?

Neden bu konu hakkında gerçek yetkililerden bilgi paylaşımı olmuyor?

Çok mu zor?

Neden, bu kuruldan seçilen bir hakem tv’ye ve basının önüne çıkıp “ evet bu hareket hatalı, ya da bu gol, hayır elle oynama yoktu, evet o noktada elle oynama oldu, hayır o noktada sarı kart vardı,  “ diye demeç vermiyor?

Taraftarları birbirine düşman eden bu kararların doğru yada yanlışlığını, Merkez Hakem Kurulu gibi en yetkili ağızdan dinlemeye bu halkın hakkı yok mu?

Neden bu yapılmıyor?

Hangi çağda yaşıyoruz?

Evde oturduğunuz yerde bile artık proğram yapıp, kitlelere ulaşmak bu kadar kolaylaşmışken, milyonlarca futbol izleyicisinin bilinçlendirilip, aydınlatılması neden bu kadar zorlaştırılıyor?

Bilen var mı?

**********************

Bilenler biliyor da bilmeyenler için yazıyorum. Bazen eleştirmeden, sorgulamadan önce kendimi bulunduğum yerden soyutlar, uzaktan bakarım olana bitene…

Ki böyle daha objektif olurum.

Bu hafta da öyle yaptım gün içerisinde.

Ben İnci değildim, ülkemde de yaşamıyordum. Türkiye’ye gelmişim kah tv’yi kah sosyal medyayı izliyorum. Nasıl bir yere geldiğimi çözümlemeye çalışıyorum.

Bir haber…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu: Dünyada olduğu gibi uzayda da gücümüzü tüm dünyaya hissettirdik.

-Vay helal! Uzaya bile gitmişler, diyorum.

Sonra başka bir haber…. Adana ve Nevşehir de üzerinde 515 yazan araçlarla Suriyeli gruplar ellerine aldıkları sopa ve palalarla yürüyüş yaptı.

-Kim ki bu sopalılar? Savaş mı var? Neden sopa ve palalarıyla yürüyorlar ki? Diye soruyorum kendime.

Sonra bir sokak röportajı izliyorum… Bir adam “Bu ceketi çöpten aldım, pahalı bir ceket! Bak çöpten aldım giyiyorum. Bu ülkede ekonomik kriz olsa bu ceket çöpe atılır mıydı hiç?” Diyor bağıra bağıra.

-Enteresan, neden çöpten giyiniyor ki? Diyorum içimden…

Sonra daha başka bir haber…

BBP lideri Mustafa Destici, açıklamalarda bulunuyor.

“Et pahalı diye kasaptan almıyorum, gidiyorum bir kuzu alıp kestiriyorum…”

Aldığım uçak biletinin pahalılığını düşünüyorum o an hayal de olsa… Evet ya, bunu daha önce neden düşünemedim, bilete ne hacet, masraflı oluyor böyle, derhal uçak almalıyım. Diyorum hayalimde ki bana.

Sonra… Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamasına rastlıyorum.

“ Savaşta dedem açlıktan çarıklarını yedi!”

Bir bakan, halktan bir adam, bir parti lideri, bir başkan!

Uyan İnci…Uyan! Diyorum bana…

Yoksa şimdi sen de kafayı yiyeceksin!