KORONA VİRÜSÜ İLE MÜCADELEDE İSVEÇ - FİNLANDİYA KARŞILAŞTIRMASI 
 
Korona virüsü aniden geldi ki birçok ülke hazırlıksız yakalandı buna. Birçok ülkeyi de diz çöktürdü ki ‘bir maskesi bile yok’ burunları havada olan birçok gelişmiş ülkenin! Birbirlerinin satın aldıklarını aşırtmaya da çalışıyorlar.
Finlandiya’da depolarda böyle zor durumlar için yeterli stok var!
İlaç, yiyecek, maske, giyim eşyasından tutun da, herşey bir savaş veya acil  durum için depolanmış.
Korona virüsü için gerekli olan maskelerimiz belki eski olabilir ama yine de, depolanmış!
II. Dünya Savaşı’ndan sonra ‘Soğuk Savaş’ yılları!
“Ruslar gelecek!”
Bu ilk okuldan itibaren çocukların kafasına yerleştirilir  Finlandiya’da!
Medyada ise; hep gündemdedir.
Rus yöneticiler de arasıra şaka yaparlar “Finlandiya’yı alıp, Rusya’nın Hong Kong’u yapacağız” diye!
II. Dünya Savaşı’nda ülkeyi işgal etmek isteyen  Ruslar’a karşı verilen zorlu mücadele ve savaş sonunda Finlandiya topraklarının yüzde 12’si ile o zaman büyük bir miktar olan 300 milyon $’lık savaş tazminatı ödemesi. 
Finlandiya ‘II. Dünya Savaşı’nda kaybedenler tarafındadır Almanya ile birlikte.
Savaşı kaybedip de, işgal edilmeyen tek ülkedir de.
Her an yeniden savaşa girecek gibi hep tetiktedir ondan sonra!
Bu nedenle depolarını ve sığınaklarını hep hazır tutmuştur.
Diğer İskandinav ülkeleri İsveç, Norveç ve Danimarka; Finlandiya gibi böyle büyük çaplı bir hazırlık yapmamışlar.
Finlandiya’da yaşayan birisi olarak medyadan stoklarımız olduğunu okuyoruz hep ve rahat olmamız söyleniyor.
En hazırlıksızı ise; İsveç!
200 yılın üzerinde süredir hiçbir savaşa katılmamış İsveç!
Kriz yönetiminde de, çok başarısızlar!
“Ruslar 24 saatte ülkeyi alır!” diye demeç veren bir Genel Kurmay Başkanları bile vardı. Peşinen teslim! Askeriye ve askeri harcamaya pek gerek yok!
Stoklar bomboş.
İsveç, korona virüsü ile mücadelede çok gevşek davranıyor da!
Hükümet, nerdeyse halkı korona virüsü ile başbaşa bırakmış gibi.
Ölenleri bile doğru dürüst sayamamış ki İsveç haber ajansı TT, resmî olarak açıklanan korona virüsü ölümlerinin gerçekte iki kat daha fazla olduğunu yazdı.
74 yaşındaki İsveç Kralı Gustav, Pazar günü hakkına evde oturmalarını tavsiye etti.
Hükümet ise; bu yönde bir adımı hala daha atmadı.  Halk, normal hayata devam ediyor. Ülke içinde tatil yerleri de, açık.
Sadece önceki 500 kişi yasağı 50’ye düşürüldü. 
Okulların çoğu açık.
İsveç’te korona virüsü nedeniyle ölenlerin sayısı bu Pazar günü 401 idi (milyonda 39). Finlandiya’da ise; 28 ölü vardı (milyonda 5).
İsveç’in nüfusu yaklaşık 10 milyon, Finlandiya’nın ise; 5,5 milyon.
Nüfusa oranlandığında; resmî rakamlara göre İsveç’te yaklaşık 8 kat daha fazla ölüm var Finlandiya’ya göre!
İsveç’te tespit edilen korona virüsü vaka sayısı 6 830 (milyonda 661)  Finlandiya’da ise 1 927 (milyonda 349).
Test sayısı arttıkça rakam artıyor ki gerçek rakamın tespit edilenlerden 20-30 kat daha fazla olacağı tahmin ediliyor (Türkiye’de de benzer şekilde test arttıkça günlük sayı da hızla artıyor).
Finlandiya, 70 yaş üstü yaşlılara yaklaşma ve görüşme yasağı koydu. Evlerinde kalmalarını istedi.
II. Dünya Savaşı ve sonrası doğmuşların nesli olan bu Finli yaşlılar, disiplinli bir şekilde yasaklara uyuyorlar. Torun sevmeyi, yakınları ile görüşmeyi de bırakmışlar ki en tehlikelisi bunlar korona virüsünün yaşlılara bulaşmasında.
Fin hükümeti de başta çok ağır davransa da; sınırların kapatılması, 10 kişi yasağı, okullar, barlar ve restoranların kapanması, nüfusun yaklaşık yüzde 30’unun yaşadığı başkent Helsinki’nin de bulunduğu Uusimaa Bölgesi’ne giriş - çıkış yasağı, yukarıda da belirttiğimiz gibi 70 ve üstü yaşlıların tamamen toplumdan izole edilmesi gibi önemli adımlar atıldı.
Finlandiya’nın en büyük eksiği herkese test yapmıyor olması ama Güney Kore Modeli’ne geçmeyi de planlıyorlar. 
Her testin yaklaşık 200 € maliyeti var. Tüm halka test yapmak bir milyar € masraf!
Büyük Finli şirketler de birleşip; 20 bin kişinin testini yaptırmak için  Güney Kore’ye 15 uçak dolusu numune göndermeye geçen Çarşamba günü başladılar ki 250 €’ya yakın tutuyor her bir test!

İsveç Kralı Gustav gibi Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö de, hükümetine daha aktif olmaları yönünde önerilerde de bulunuyor. 
Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinistö’ye kalsa önlemler çok daha önce alınırdı ve hızla uygulanırdı.
Finlandiya’da 5’li koalisyon hükümeti biraz yavaşlatıyor herşeyi. Sadece restoranlar ve barların kapatılma kararı nerdeyse 2 hafta süre aldı ve sonunda uygulamaya geçti. En sonunda 30 Mart Pazartesi günü  “31 Mayıs 2020’ye kadar kapattık” dediler. 31 Mart Salı günü ise; Meclis’te yeniden görüşüp “4 Nisan Cumartesi gününden itibaren 31 Mayıs 2020’ye kadar kapattık” dediler. Birçok konuda da böyle geçilmekte oldu.
Bizdeki Başkanlık Sistemi böyle kriz anında önemli ve hızlı karar alıp uygulamayamüsait,
İsveç Başbakanı Stefan Löfven, binlerce vatandaşının korona virüsü nedeniyle öleceğini söylüyor ve hükümetinin, vatandaşının sokağa çıkmasını engellemenin özgürlüğü kısıtlama kapsamında olduğu görüşünde de!

“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!” misali bir durum!
Ve bunu söyleyen başbakanın partisine destek de artmış durumdaymış!
“Et yeme ot ye!” propagandası yapıp, çevre dostu olarak hareket ediyordu bu hükümet.
Hayvan hakları, çevre kirlenmesi vs. derken şimdi de herkese korona virüsünden ölme hakkı!
Ya başkasına bulaştırana ne demeli? Bu cinayete teşebbüs değil mi?
O zaman isteyen önüne çıkanı yaralasın veya öldürsün.
Böyle özgürlük anlayışı mı olur?
Korona virüsü taşıyanlar birer ‘Canlı bomba’!
İsveç Kralı Gustav bile isyan etmiş durumda ve halkına   “Evde kalın!” diyor. 
İsveç’te 700 binin üzerinde Fin kökenli insan yaşıyor! İsveç’in bu gevşek uygulamaları nedeniyle Finlandiya’ya dönmeyi düşünenleri de, var.
Bu arada kapitalizm kazanıyor. Çünkü, İsveç’te işyerleri ve fabrikalar açık. Sınırlar da açık ama komşular kapatmış!
“Rus ruleti oynuyorlar” yorumları yapılıyor.
Zaten, korona virüsü ile mücadele de maddi kayıp düşünülerek birçok ülke önlemler alma konusunda böyle gecikti!
Korona virüsünün yayılmasının en büyük nedeni kapitalizmdir.
Uçak ve turlzm şirketleri iflas edecek diye 11 Mart Çarşamba gününe kadar Ryanair, İtalya’nın korona virüsünün en yaygın olduğu Bergamo şehrine yolcu götürüp-getirdi ve kontrolsüzce ülkelere soktular. 

Norwegian dahil birçok uçak şirketi o hafta seferlerinin çöpünü iptal ettiklerini açıkladılar!
Birçok uçak şirketleri de korona virüsü yaygın yerlere uçtular ki THY bile olağanüstü hal ilan edilmiş ölü sayısı o zaman 2000’e vaka sayısı ise 90 bine yaklaşmış New York’a 28 Mart gününe kadar uçtu.
Korona virüse karşı önlemlerde en gevşek davranan ülke İngiltere idi ve şu anda korona virüsü kapmış başbakanları da hastanede!
Son sözlerimde Türkiye ile ilgili yeni tavsiyeler de bulunacağım;
- 65 ve üstü yaşlılar ile görüşmeleri tamamen yasaklamalıyız. Finlandiya gibi onlardan uzak durma yasağı koyalım. Torun sevmeyi, akrabalarla görüşmeyi bir süreliğine askıya alsınlar! Yoksa birbirlerini bir daha göremeyecekleri durumda kalırlar!
- Karantina uygulaması konusunda çok yanlışlar yaptık. Yurtdışından gelene “Git evinde 14 gün karantinada kal” deyip gönderdik ki bunların çoğu  evde karantinanın nasıl olacağından habersizlerdi! Zaten zorunlu karantina uygulamasında da görevliler çok hata yaptılar! Yurt ve otel gibi yerlerdeki 14 günlük karantinalarda, odalar dışarıdan kilitlenmeli; karantinadakilerin, birbirlerinin odalarına girip, muhabbet etmelerini de, önlenmeli. En büyük bulaştırma orada oluyor ki birinde varsa hemen hepsine bulaştırır. Çin’de Şangay’da bir arkadaşım karantinada ki otel odasına koymuşlar. Sadece kapı yemek - içmek için gelenler tarafından açılıyor. Odada yalnız 24 saat duruyor. Günlüğü de, 50 $’dan parasını ödeyecek masrafların. Bedavaya oda ve yemek yok ki çoğu ülkeler de, bu uygulamayı yapıyor.
- Bana göre; 3-4 hafta temel ihtiyaçlar için hariç sokağa çıkma yasağı konulup, ev ziyaretleri de tamamen yasaklanmalı. Gözlemlediğim kadarıyla milletimiz çok vurdum-duymaz bu virüse karşı mücadelede. 40-50 milyon insanımıza bulaşabilir böyle giderse ve sonucu çok kötü olur. Uyarılarımızı İngiltere Başbakanı Boris Johnson gibi “Yakınlarınızla helalleşin!” şeklinde yapalım! Çünkü durum çok ciddi. Yüzbinleri kaybedebiliriz!
- İki kişiden fazla insanın blr araya toplanmasını da yasaklayalım.
En son önerim biraz farklı olacak; bu günlerde Avrupa’da camilerde dışa ezana izin veriliyor. Ezanı güzel okuyanlar ezan okusunlar ki daha etkili olur. Bu konuda imam veya müezzinler dışında iyi ezan okuyanlar oralarda bulunabilir.
Allah, yardımcımız olsun.