Ya da bir yol yapacağız, der Kartacalı Hannibal.
Covid-19 ile tüm dünyaya dayatılan otoriter uygulamalar, bireyler olarak gittikçe küçülen hareket alanlarımızla birlikte bizi minicik bir dünyaya hapsetmiş durumda ne yazık ki.
Hepimiz, kaos senaryolarıyla tutuşturulan bir cenderenin içinde kaynamaktayız. Ta ki buhar olup yok olana dek. Küresel Gücün bizi kansız bir savaşın içine dahil ettiği bu pandemi sürecinde tek düşündüğüm, çocuklar.
Geleceğimiz olan çocuklar.
Olayları değerlendirirken kendiniz açısından değil, çocuklar açısından bakın yaşanılan sürece.
Şu an 2 yaşında ağzı maske ile kapatılmış, oyun alanı, eğitim ve sosyal hayatı görünmez duvarlarla çevrili bir çocuğun, özgürlük kavramını nasıl yorumlayacağını düşünün...
Bilmediğiniz bir duyguyu yorumlayabilir misiniz?
Yorumlayamazsınız elbette!
 
Size, küreselcilerin başını oluşturan ailerden biri olan Rockfeller ailesinin babası  baron John D. Rockfeller’in mason inancıyla birleştirdiği, kah kendi ağzından, kah kendi oğlunun dilinden, kah elden ele ulaştırılarak derlenip alıntılanarak yazılan makalelerden oluşan plan metnini paylaşmak istiyorum.
 Lütfen okuyun ve günümüzle mukayese edin.(Mason inancına göre, bizler bu dünyada fazlalığız!)
“Tersini yapıyormuş gibi davranırken hayatlarını kısa ve zihinlerini zayıf tutacağız. Bilim ve teknoloji bilgimizi onların neler olduğunu asla görmemeleri için en ince şekilde kullanacağız.
Yumuşak metalleri, yaşlanmayı hızlandırıcıları ve uyuşturucuları yiyeceklerine sularına ve hatta soludukları havaya karıştıracağız. Döndükleri her yerde zehirlerler kaplanacaklar.
Yumuşak metaller onların akıllarını kaybetmelerine neden olacak. Desteklediğimiz kurumlar vasıtası ile onlara bu rahatsızlıkları için çare bulacağımıza söz vereceğiz, aksine çare diye ürettiğimiz ilaçlarla onlara daha fazla zehir vereceğiz.
Ünlü aktörler ve sanatçılar tarafından reklamı yapılan ve aslında kimyasal zehir olan hijyen ve güzellik ürünlerini,aptallar yüzlerine ve bedenlerine gençlik getireceğine inanarak sürecekler. Ve derilerinden bu zehirler emilerek susuz ve aç ağızlarından onların zihinlerini, iç organlarını, üreme kapasitelerini yok edeceğiz. Çocukları sakat ve deforme olmuş olarak doğacak ve bunun sebebini onlardan saklayacağız.
Zehirleri dağıtmakta ustaca olmalıyız. Çünkü anlayabilirler.  Uzman görünümlü adamlarımız onların aldatmasına yardımcı olacaktır.
Dikkatleri paraya ve ekonomiye odaklayacağız, böylece asla iç benlikleriyle bağlantı kurmaya vakitleri kalmayacak.
Onları cinsellik, zevkler ve video oyunlarıyla oyalayacağız ki hiçbir zaman herkesin birliği için bir araya gelemesinler.
Akılları bize ait olacak ve dediğimiz her şeye itaat edecekler. Reddetlerse, beyin kontrolü yapan teknolojiyi uygulamanın yollarını bulacağız.
Ürünlerimizi filmlerde kullanıldığını görecek ve alışacaklar ve gerçek etkilerini asla bilmeyecekler. Doğum yaptıklarında aşılarla çocuklarının kanına zehir enjekte edeceğiz ve aslında aşılarla onlara yardım ettiğimize ikna edeceğiz! Mümkün olduğu kadar erken yaşlardan başlayacağız, zihinleri gençken çocukları en sevdikleriyle, tatlılarla, şekerlerle zehirleyeceğiz.
Dişleri çürüdüğünde onları zihinlerini öldürecek ve geleceklerini çalacak metallerle dişlerini dolduracağız. Öğrenme yetenekleri etkilendiğinde onları daha da hasta edecek ve başka hastalıklara yol açacak ilaçlar vereceğiz.
Gücümüzle onları zayıf ve uysal hale getireceğiz. Depresif, yavaş ve obez olacaklar ki yardım için bize geldiklerinde onlara daha fazla zehir vereceğiz.
Korkuyu silahımız olarak kullanacağız.
Düşmanlığı körükleyeceğiz.
Ailelerimiz asla onların ailelerine karışmayacak. Kanımız saf olmalı.
Bize karşı geldiklerinde onların birbirlerini öldürmelerini sağlayacağız. Onları doğma ve din yoluyla ayrı tutacağız. Onların hayatlarını kontrol edip onlara ne düşünmeleri gerektiğini ve nasıl düşünmeleri gerektiğini biz söyleyeceğiz.
Onlara hissettirmeden yol göstereceğiz ve kendi kendilerine karar verdiklerini inanmalarına izin vereceğiz.
Aralarında bir ışık parladığında, onu alay, karalama, iftira veya ölümle yok edeceğiz ki bize en çok bu yakışır.
Onların uyanışlarını yasakladığımızda onları cinayetle suçlayacağız ve dünyaya farklı bir hikaye sunacağız çünkü tüm medyanın sahibi biz olacağız.
Bize karşı ayaklandıklarında, onları böcekler gibi ezeceğiz, çünkü böcekten dahi güçsüzler. Bununla ilgili bir şey yapmaktan aciz olacaklar.”
 
Günümüzle mukayese ettiğimde; Antidepresanlar, hibrit tohumlar, GDO’lu besin maddeleri, mısır şuruplu şekerlemeler, içi afrodizyak dolu ürünler, 5G teknolojileri, akıllı telefonlar, çipler, kutuplaşmalar, faili meçhul cinayetler, anlamsız savaşlar, insanlığı birbirinin aynına dönüştüren estetik müdahaleler, size moda diyerek önce kaşlarınızı incelettiren, sonra kıl-dövme tekniği diyerek aynı kaşlarınızı kalınlaştıran sistemler, altı boş haberlerle ana akım medya, hızlı tüketim, popüler kültür adı altında gittikçe yozlaşan toplum, aşılar, yılların komedyeni Levent Kırca’yı dahi karalayan ideolojiler, ekonomi adı altında sürekli borçlanan toplumlar ve en son Covid-19 dayatması maske...
 
Kısacası; plan tıkır tıkır işliyor.