Havalar bu yıl başka oldu. Altmışı deviren ömrümde görmediğim, oluşumuna şahit olmadığım bir olaya tanıklık etmenin heyecanını yaşıyorum. Memleketin her tarafı sanki dikenli bitki örtüsüne bürünmüşçesine mevsimsel bir değişim söz konusu değil. Belli ki bir şeyler değişti. Yoksa bu mevsimde yayvan yapraklı bitkiler dallarda direnmeye ceasaret edemezdi.

Bu yıl mevsimler arasına bir gat çekilmişcesine hangi mevsimi yaşamakta olduğumuzu ayıramaz olduk. Yoksa bu mevsimlerde akasya ve kavaklar tamamen çıplak olaçaktı. Fındıklar yapraklarıyla vedalaşmış doğal bir şeyir çizgisi izleyecekti. Ama sanki bahar yeni gelmişcesine yapraklar divane aşıklar gibi birbirinden ayrılma niyetleri yok gibi.

Çamura saplanmış bir otomobil misali zaman kaldığı yerde gece – gündüz olarak yer değiştiriyor, güneş vurmasına rağmen akşamlardan özellikle soğuk kendini hissettiriyor. Hangi mevsimi yaşadığımız bir muamma. Bahar desek değil, yaz mensimi desek hiç değil. Neol keşişinin evleri ziyaretine az kaldı. Gerçi o yalancı da gelmesin gitsin, yalana karnımız tok.

Köylerde yaşayanlar bile bağ-bahçelerini yeni yeni topluyor. Ancak ürüne gelince nanay. Havalar yağışlı gitti. Fasulyeleri pas vurdu, patates ya çürüdü ya da danaburnuna kurban gitti. Doğal olarak artık bu yıl manavdan idare edeceğiz. Bu şartlarda edebilirsek.

Ekolojik dengenin bozulduğu bir gerçek. Eee! Bunca hoyrat davranışa, bilinçsiz yaşam karşısında doğa yine de cömert davranmaktadır. Sahip çıkamadığımız bir doğadan bir şey bekleme hakkımız var mı? Çöp dönüşüm birimleri olmayınca döküver doğaya. Yak, kazı!.. Ucuz yaşam şekli. Ancak şu bilinmelidir ki ihanetler karşılıksız kalmaz, kalmıyor da. Doğa hassastır, sabırlıdır ama aynı zamanda da intikamcıdır.

Bağ - bahçenin toparlanmasında yapabileçeğimiz çok şey var. Andızların toplanıp yakılmasında yarar var. Ancak bu işlem oldukça dikkatli yapılmalı. Neticede işin içerisinde ateş var. Su ıslatır-güneş kurutursa da gereksiz bie olayın vuku bulmasını önlemek için dikkat edilmeli.