MUSTAFA HACIKERİMOĞLU'NU YEDİRTMEYİZ!

Tükenmez kalem savaşlarının patlak verdiği yıllar... Mustafa Hacıkerimoğlu adındaki bir yiğidin er meydanına çıkıp rakiplerine kök söktürüp nam saldığı dönemler...

Futbol Federasyonu'nda Trabzonspor'un hak ve hukukunu korumak için cansiparane çalıştı Hacıkerimoğlu. Tozlu raflarda kalan haksızlıkları belleğinde yaşatıp rakip kulüplere karşı göğsünü siper eden Hacıkerimoğlu ezberlerin bozulup kazanılan şampiyonluğun gizli neferlerinden biri oldu. Verdiği savaş ve döktüğü alın teriyle dikkatleri öylesine çekmiş olacak ki rakip kulüplerden özellikle TFF yönetimin içinde yer alan ve futbolun baronları olarak tarif edilenler ve ''Kanarya Sevenler" kendisini alaşağı etmek için tükenmez kalem savaşlarından evrilip klavye kabadayılarını cenk meydanına sürmeyi denedi. Bu da yemeyince devreye beyin lobları alarm veren Ali Koç girdi. Trabzonspor paravan şirketiymiş gibi kulüp yönetimine "TFF'ye Mustafa Hacıkerimoğlu'nu vermeyin de kimi verirseniz verin" diye emir telakki buyurmuş. Şu öz güvene, şu cürete, şu tok satıcı karakterine bakar mısınız! Korku dağları aşmış da dağın haberi olmamış! Siyasi malzeme yapılan bir tabir var ya hani, "dış güçler" diye... Bırakın dış gücü koçbaşı resmen kapıyı içerden kilitlemiş de mal sahibini hipnotize bile etmiş... Tüm bunları da kurmaca dünyasında yapıyor. Kafasında neyi tasarlıyorsa, neyi amaçlıyorsa "Emredersiniz hünkarım" diyen bir avuç beberuhinin elini ayağını öpeceği sanrısında depresif nöbetler yaşıyor. Trabzonspor'un şampiyonluğu amigdalasını yerle bir etmiş, sinir harbi hudut boylarını aşmış. Deli bir amigoyu Boğaz Köprüsü'ne asılan Trabzonspor bayrağını kestirmek için yönlendirmekle kalmadı, taraftar baskısından olsa gerek antrenmanda takımına gıyabında şampiyonluk kupası kaldırtıp dürtülerini açığa vurmayı da beis görmedi. Hayatta olsaydı Rodin'e malzeme olurdu bu koçbaşı... Rodin "Düşünen Adam" heykelini yeniden tasarlardı Ali Koç için. Zira koçbaşı bayağı düşünüyor, sınır ötesini aşıyor düşünceleri. Böyle giderse kafayı sıyırır. Benden söylemesi! Bu arada Trabzonspor yönetimine sesleniyorum. Koç'un ve Hacıkerimoğlu’na karşı olan futbolun içindeki bolanların çapsız fikirlerine pabuç bırakmayın, okkalı bir cevap verin. Son bir şey daha: HACIKERİMOĞLU'NU YEDİRTMEYİZ!

HELAL OLSUN GENÇ'E

Her defasında Trabzonspor'un haklarını sonuna kadar gözünü karartarak savunan Ortahisar Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Metin Genç'ten TFF’de Trabzonspor'un kırmızı çizgisi olan masa başı oyunlarını göğsünü Trabzonspor'un düşmanlarına siper ederek Bordo-Mavili takımın kimi 38 yıl sonra bana göre 11 yıl aradan sonra şampiyon olmasında büyük emeği olan Mustafa Hacıkerimoğlu'na kendisine sosyal medya üzerinden yaptığım çağrı üzerine destek verdi. Ortahisar Belediye Başkanımız Sayın Genç'in açıklaması şöyle “TFF Üyemiz Sn. Mustafa Hacıkerimoğlu’nun TFF Yönetim Kurulu’na önerilme kararını çok yerinde bir karar olarak görüyorum. Mustafa Beyin adaletli olacağına ve camiamızı en güzel şekilde temsil edeceğine yürekten inanıyorum. Umarım oluşturulmak istenen TFF Yönetim Kurulu’nda adaleti önceleyenler yer alır. Adaletli bir yönetim herkesin ortak arzusudur.” Sayın Genç’in bu duyarlılığından dolayı kendisine sonsuz teşekkür ediyorum. Herkes Ahmet Metin Genç gibi bu işe duyarlı olsa Trabzon’un sırtını kimse yere getiremez.

KİMİ İZ SÜRER KİMİ İZ BIRAKIR

Ne demişler; "Seversen sev, ama adam gibi sev!" İşte bizler adam gibi sevenlerdeniz! Kimi iz sürer, kimi iz bırakır. Trabzonspor’da Asbaşkan olduktan sonra Başkan Ahmet Ağaoğlu ile el ele vererek takımın şampiyon olması için gece gündüz çalışan ve taraftarın gönlünde iz bırakan Ertuğrul Doğan dünyanın en büyük şehir takımında görev yapmaktan çok büyük mutluluk duyuyor. Her insan yaşamda en büyük ideal İZ bırakmaktır. Bordo- Mavili takım, ligin en büyüğü! Rakipleri Galatasaray, Beşiktaş ve özellikle hem tesis hem de ekonomik yönden çok güçlü Fenerbahçe'yi; inanmış, kenetlenmiş ve bir o kadar da tecrübeli oyuncularıyla geçip şampiyonluk tacını Akyazı Şenol Güneş Spor Kompleksi’ne taşıdı. Gönlümdeki renkler, önümdeki başarıya kör gözlerle bakmamı, onlara karşı çıkmamı söylemiyor ki... Tam tersine "Gör!" diyor. Ben de onun için yazıyorum. Öyle polemik yazarları gibi renk esiri olmaya, suyu bulandırmaya, laf ebeliği yapmaya gerek duymuyorum. Kısa ve net yazacağım. Trabzonspor, sahadaki güç, azim ve dayanışmayı inanç ve istekle birleştirmiş, büyük ekonomik gücü alt etmeyi başarmıştır. Koca bir maratonun özeti budur. İşte bu İZİ bırakan da başta Başkan Ahmet Ağaoğlu, Asbaşkan Ertuğrul Doğan, yönetim kurulu üyeleri, Teknik Direktör Abdullah Avcı, teknik heyet, milyonlarca inanmış taraftarı ve tabi ki Trabzonspor futbol takımıdır. O zaman hepsini bir Trabzonlu olarak gururla alkışlıyorum. Asbaşkan Ertuğrul Doğan makam ve mevkiiye bakmadan Trabzonspor için tüm imkanlarını seferber etti. Zor olanı başardı. Ama Trabzonspor yönetimi zaferin mimarı olarak Teknik Direktör Abdullah Avcı'yı kamuoyu önünde taltif etmelidir. Beklenen jest budur. Trabzonspor'un başına Abdullah Avcı’nın getirilmesinden sonra da arkasında aslanlar gibi duran Asbaşkan Ertuğrul Doğan oldu. O nedenle de Asbaşkan Doğan’ın bu başarıdaki rolü hakkıyla teslim edilmelidir. Ne diyoruz: "Gerçekleri tarih yazar." Asbaşkanlık, başkan yardımcılığı veya düz yönetici olmak onun için çok da önemli değil. Önemli olan Trabzonspor 'un başarısına, Trabzonspor'un şampiyonluk binasına bir tuğla koyabilmek. Onun ortak tutkusu, değeri, üzüntüsü, sevinci; Trabzonspor’umuz. Kısaca sevgimizi verdiğimiz, gönlümüzü kaptırdığımız, ulu çınar Trabzonspor olunca gerisi teferruat oluyor.

SAĞIM SOLUM SÜBYAN, E BE GÜNEŞ SEN DE BIRAK YAKAMI!

Futbol 50 yılda çok değişti ama ana felsefesinde değişiklik olmadı. Bunu size 50 yıl öncesine giderek rahmetli Özkan Sümer'den bir yaşanmış örnekle anlatayım. Trabzon’un başarılı teknik adamlarından Erol Batur anlattı. Batur ile Özkan hoca aynı takımda 1971-72 sezonu Yolspor takımında futbol oynadılar. Rahmetli Özkan hoca stoper, Erol hoca genç yağız bir delikanlı olarak sol bek oynuyordu. O zamanki Yolspor’ un futbol takımı ayaktan soldan sağa Ertuğrul Çak, Özkan Sümer, Osman Hancı, Çetin Akyol, Nurettin Balcı, İhsan Hindistan. Oturanlar Mehmet Ali, Erol Batur, Bomba Nazım, Helim Şener, Hüdaverdi on birinden oluşuyordu. Rize amatör takımı ile oynarken, Özkan Sümer stoper mevkiinde oynarken, "Erol sağ sola yan pas yapmayacaksın. Dik oynayacaksın. Rahmetli Özkan hoca bizden yaşça büyük o ne derse onu yapacağız. Ben de tamam hocam. O esnada Rizeli oyuncu bastırdı. Ben de döndüm topu Özkan hocaya geri pas olarak attım. Top kısa düştü Rizeli oyuncu araya girdi ve gelişine vurdu. Top kalecimiz Çetin ağabeyin yüzünde patladı Özkan hoca da bana patladı. "Sağımda sübyan solumda sübyan" güneş de o esnada Özkan hocanın yüzüne geliyor. Bu arada bir fırça da güneşe attı! "E be güneş sen de bırak yakamı. Ne gözüme geliyorsun" diyerek isyan etti. Rahmetli Özkan hoca 50 sene önce üstelik futbolculuğunda, henüz hoca dahi değilken, futbolun dik oynanacağını bizden ister, söyler ve uygulamamızda ısrarcı olurdu. Bugün ise günümüz futbolunda yana veya geriye oynamak yok artık, dik oynamak var. Çok zorda kalmadıkça yan pas ve geri pas yapmayacaksın.”

F.BAHÇE KORKUDAN ŞAMPİYONLUK TURUNU MAÇTAN ÖNCE ATTI

Oldum olalı bu Fenerbahçe’yi hiç sevmemişimdir. Hiç de ruhum bu renklere ısınmamıştır. Türkiye ligini bırak Avrupa kupalarında tur atlamasından hoşnut olmamışımdır. Fenerbahçe’yi yönetenler her zaman rakiplerini küçümsemiş üsten aşağıya bakmaya bayılırlar. Bunların burunları hep havalardadır. Ama yedikleri şamarları (derken oynadıkları maçlarda aldıkları mağlubiyetleri kast ediyorum) kendileri unutsalar bile eski tüfekler unutmazlar. Bu maçlardan biri de 1977-1978 yılları arasında Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında oynandı. Eski futbolcularımızdan Mehmet Cemil Abi’nin ağzından dinledim. Güngör Abi’nin, Akrenas ile oynanan UEFA kupa maçında aldığı ceza yüzünden Trabzonspor Avrupa kupalarına gidememe cezası aldı. 77-78 yılında ligde iki puanlık sistemde Fenerbahçe ile Trabzonspor çekişiyor. Fenerbahçe 3 puanla lider, Trabzonspor ikinci sırada, son maç İstanbul’da Saraçoğlu Stadında Fenerbahçe taraftarı önünde yenilirim korkusundan şampiyonluk turunu maçtan önce atıyor. Şampiyonluk turu için Türkiye’nin en ünlü mankenlerini çağardılar, şampiyonluk kutlaması yaptı. Kutlama bittikten sonra maç oynanmaya başlar. Trabzonspor maçı 1-0 kazanır. Fenerbahçeli oyuncular boynu büyük bir şekilde soyunma odasının yolunu tutar ama yenilmelerine rağmen bir puanla yine şampiyon olurlar.

EFE KAAN ÖZTÜRK TSYD’NİN FAHRİ ÜYESİ YAPILDI

Türkiye Spor Yazarları Derneği Trabzon Şubesi, belki de Türkiye’nin en genç spor yazarını fahri üye yaptı. Taka Gazetesi'nde bu köşede yazdığı yazılarla okuyucularımızdan güzel geri dönüşler aldığımız genç yazar Efe Kaan Öztürk, düzenlenen törenle TSYD fahri üyesi yapıldı. TSYD’nin Akyazı Spor Kompleksindeki lokalinde düzenlenen rozet takma törenine Türkiye Spor Yazarları Derneği Asbaşkanı Murat Taşkın, TSYD Trabzon Şube Başkanı Selçuk Kılıç ve yönetim kurulu üyeleri, Efe Kaan Öztürk’ün babası Trabzonspor Yönetim Kurulu üyesi Coşkun Öztürk, amcası iş insanı Mustafa Öztürk, Muhammet Öztürk, Yasin Akdeniz ve Doktoru Ahmet Taner Özkan katıldı.

Duayen gazeteciler Murat Taşkın ve Selçuk Kılıç fahri üyelik rozetini Efe Kaan Öztürk’e birlikte takarken Taşkın, “Genç ve başarılı spor yazarı kardeşimiz Efe Kaan Öztürk’ün yazılarını beğenerek takip ediyoruz. Öztürk’ün bundan sonra da kaleme alacağı yazıları sabırsızlıkla bekliyoruz. Buradan kendisine tavsiyem daha çok çalışması ve daha çok kitap okuması. Böylece gelecek kuşaklara birikimlerini çok daha iyi aktaracağına eminim. Başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.

TSYD Trabzon Şube Başkanı Selçuk Kılıç ise Efe Kaan Öztürk’ün şubelerine üye en genç yazar olduğunu kaydederek, “Efe kardeşimizin bizlerle birlikte olmasından son derece mutluyuz. Başarılı yazıları için kendisini kutluyorum. Bundan sonra da başarılı yazılarını aynı inanç ve kararlılıkla sürdüreceğine yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı. Efe Kaan Öztürk ise kendisini TSYD fahri üyeliğine layık görenlere teşekkür etti. Öztürk, “Artık bundan sonra daha çok çalışarak kendisine inananların güvenlerini boşa çıkarmamaya gayret göstereceğim. Özellikle yazarlık için beni her zaman teşvik eden Osman Başkır’a şükranlarımı sunuyorum. Bugün burada duayen gazeteciler ile bir arada bulunmaktan büyük bir onur ve guru duyuyorum. Destekleriniz için teşekkür ediyorum ”ifadelerine yer verdi.