Beşiktaş'ın 6, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın 5’er  mağlubiyet aldığı ligde Trabzonspor’ da ilk yenilgisini Antalyaspor karşısında yaşadı.

Bu sonuç elbette taraftarı çok üzdü..

Çünkü kazanmayı alışkanlık haline getiren Trabzonspor’dan hele de Antalyaspor karşısında değil yenilmek, berabere kalmasını bile kimse beklemiyordu..

Taraftarın bakış açısı böyle..

Onlar kendi açılarından haklı olabilir ancak  işin bir de gerçek yönü var..

Trabzonspor’da elbette yenilecekti ve yenildi..

Üstelik bu yenilgi tek maçla sınırlı kalmayacak..

Sezon sonuna kadar da böyle bir ,bir kaç  sonuç  kaçınılmaz olarak yaşanacak..

Burada önemli olan bu yenilgiler karşısında basının, camianın, taraftarın, teknik adamın, futbolcuların takınacakları tavırdır.

İlk olarak yapılacak da bu yenilgiyi gerekli dersleri alarak yok saymak, oynanacak ilk maçı kazanarak yeniden havaya girmektir.

Eğer geçmişte çok yaptığımız gibi, ahlar vahlar arasında burada çakılı kalırsak, asıl o zaman yandık..

Çünkü Antalyaspor yenilgisiyle Trabzonspor’unun kaybettiği puan sadece 3’tür ve halen en yakın rakibinden 9 puan önde liderdir.

Yok eğer ‘Antalya da Antalya’ deyip  bu lanet havadan  çıkamazsak, bu yenilginin faturası 3 değil, 6 olur, 9 olur..

Tıpkı 5 galibiyet 1 beraberlikle çıkılan Galatasaray maçında hakem Cüneyt Çakır’ın marifetiyle kaybeden Trabzonspor’un burada çakılı kaldığı için sonrasında oynadığı 3 maçta da mağlup olması gibi..

Şimdi yapılması gereken 40 bin taraftarla  Medical Park Stadını iğne atsan yere düşmez hale getirip Hatayspor maçını mutlaka kazanmaktır.

Ve de elbette bu yenilgiye sebep olan yanlışların da çaresine bakarak bunları bir daha tekrarlamamaktır.

Ve de takipçilerle arada bu kadar puan farkı varken yaşanan bu yenilgi, futbolcuları üzerindeki yenilmeme stresinden kurtardığı için hayırlı da olabilir..

Hem stresten kurtardığı hem da daha bir kenetlenmeye yol açacağı için..

Trabzonspor şampiyonluğa mahkum!

Bütün bunların yanında Trabzonspor bu sezon kesinlikle şampiyon olmak zorundadır.

Çünkü yol ayırımındadır.

Genel kurulda açıklanan mali raporlara göre alacakları düştükten sonra kulübün borcu 1,5 milyar civarındadır.

Herkes de bilir ki kulüplerde alacakla borç ödenmez.

Çünkü teknik adam, futbol, personel ve sair giderler karşılanır..

Yani  gerçek borç daha fazladır.

Üstelik buna patlayan dövizin yabancı futbolcuların ücretlerine getirdiği artı yük dahil değildir.

Yuvarlak bir hesapla borç 2 milyar lire civarındadır..

Şampiyonluk, bu şartlardaki bir kulübün şöyle ya da böyle yoluna devam etmesini sağlar.

Allah korusun aksi bir durumda bu yükün altından kimse kalkamaz.

Kaldı ki 1996 ve 2011’de yaşanan büyük şoklardan sonra bu taraftarın üçüncü bir şoku kaldıracak dermanı kalmamıştır.

Öyle bir yıkım yiyerek soğur ki  futboldan, değil Trabzonspor’un maçına gitmek, TV’de bile maç izlemez, gazetelerin spor sayfalarına bakmaz, futbolun lafını ağzına almaz..

Kaldı ki bu fırsat da kaçarsa 40 yaşın üzerindekilerin bir şampiyonluk daha görme şansı kalmaz..

İşte bu yüzden Trabzonspor bu sezon yol ayırımındadır.

Ya şampiyonluğu Trabzon’a getirip önümüzdeki yıllara da ambargo koyacaktır,

 ya da arkasında kaldırılması imkansız bir enkaz bırakacaktır.

Golcü gibi golcü şart

Ara transferde kadrosunu daha da güçlendirmek isteyen Trabzonspor zaaf yaşadığı mevkileri takviye etmek için harekete geçti.

Ve de bence  şiddetle ihtiyaç duyulan süratli ve golcü bir açık işini Fildişili Jean Evrard Kouassi ile 3.5 yıllık anlaşma imzalayarak halletti.

Solbek, stoper,orta saha icin de arayışlar  olduğu söyleniyor ama bence en elzemi golcü..

Ama öyle 30 maçta 3 gol atmış 2 asist yapmış değil..

Golcü gibi bir golcü.

Oscar Cardozu gibi ,Mario Jardel gibi, Teofilo gibi, Gekas  gibi

Hiç adam alınmasa da mevcutlarla sol bekte, orta sahada idare edersin ama, transferde kadrolarını bu günden güçlü hale getirecek olan rakiplerin karşısında işlerin daha da zorlaşacağı  ikinci yarıya eldeki golcülerle girersen korkarım  gol hasreti çekilen maçların sayısı seni yolundan çevirecek kadar fazla olur!

Hele de Wvakaeme’nin oynamadığı maçlarda..

İyi bir golcü alındığında ise Trabzonspor son bir ayki maçlarında turistik geziye çıkar..

Dorukhan orta sahaya ..

Antalyaspor maçının değerlendirmesini teknik kadro muhakkak detaylı olarak yapmıştır ve yapıyordur biz de birkaç şey söyleyelim dedik vefazla ayrıntıya girmeden şu tespitleri yaptık:

Gerçek yeri  olmamasına karşın Dorukhan sağbekte başarı oldu. Bence Antalyaspor maçında da grevini yaptı. Ancak önünde oynayan  oyuncuların, özellikle de Yusuf Sarı’dan  hiçbir katkı göremeyince Doğukan-Güray ikilisi karşısında yalnız kaldı, bunaldı.

Sol bekte oynayan sağbek Peres ise burada idare etti. Sadece top kesmekle maçı tamamladı. Ofansif becerisini gösteremedi.  Sağ kanattan kale önüne kestiği  kavisli ortaları  yapamadı. Bu nedenle Peres sağbeke dönmeli, Dorukhan’da çok daha yararlı olacağı  orta sahaya monte edilmeli..

Top keser, top tutar, pas yapar, araya top bırakır, Hamsik ile iyi anlaşır, kendisi direk gole gider, ceza sahası civarından şut da çeker.

Bu arada ben bu Yusuf Sarı’ya hayret ediyorum.

Gençliği, gücü, kuvveti, yerinde dripling özelliği de var..

Ancak bunları bir türlü kullanamıyor.

Gidip gidip topu rakibe teslim edip dönüyor.

Pozisyonu sonlandıramıyor.

Haliyle de ne ofansta ne de defansta katkısı olmuyor.

Bu arada Berat’ta büyük düşüş var.

Hele de her aldığı topu kendi etrafında bir tur attıktan sonra kullanmak alışkanlığı sorun yaratıyor.

Ya kaptırdığı toplar kalemizde tehlikeli pozisyonlara yol açıyor, ya da pas vermekte geç kalıp pozisyonun kaybolmasına neden oluyor.

Bu arada Trabzonspor’un çok paslı oyun şablonunda çok sayıda geri pas ta yapılıyor lakin, öyle pozisyonlarda geri pasları veriliyor ki,  tam labirentten çıkış yolu bulmuşsun, sil baştan dön geri!..

Sevinçleri kısa sürdü

Yayıncı kuruluşta Trabzonspor’un maçlarını yorumlayanların en büyük özelliği asık suratlarıydı. Haklarını yemeyelim, galibiyetlerden sonra Trabzonspor için övücü ifadeler kullanıyordular ama  suratlar bir karış, yüzler gülmüyor..

Antalyaspor maçından sonra ise sanki yüzlerinde güller açtı..

Neşe gırla, ağızlar kulaklarda..

Ee ne de olsa umutlandılar!

Adlarına konuştukları takımlar 10-15 puan farkını kapatacak ya!..

Lakin sevinçleri kısa sürdü.

Fenerbahçe’nin onlara göre hiç hesapta olmayan Gaziantep yenilgisi yine astırdı suratları..

Beter olun!..

Ekmekler dilimle!

Son zamlardan sonra 5 köfte bir piyaz 40-45 liraya yükselip yarım kilo kıyma parası olunca lokantada yemek yiyenler simit, pasta ile idare etmeye başladı.

Kimi esnafta  babadan kalma sefertasını aldı eline evden çıkarken.

Haliyle de lokantacı esnafı kara kara düşünüyor.

Önceki gün birisiyle konuşuyorum aynen şunları söyledi;

Gelenlerin çoğu da zaten bir çorba içip çıkıyor.

Bir çorbayı da neredeyse bir ekmekle bitiriyor.

Abi valla ekmek yetiştiremiyoruz, bu gidişle ekmeği  masaya dilimde koyacağım.

Tam çorba iki dilim.

Az çorba bir dilim!