Her takımın bir belalısı vardır. Fırtına gibi estiği dönemlerde dahi bir şekilde boyun eğdiği, şansının tutmadığı bir takım. Uzun bir süre Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye boyun eğmesi gibi. Hatta UEFA şampiyonu olduğu, Avrupa’da ve Türkiye’de fırtına gibi estiği yıllarda Fenerbahçe’den 6 gol yiyerek tarihe geçmiştir. Fenerbahçe’nin Kayserispor’a, Beşiktaş’ın Başakşehir’e şansının tutmadığı gibi. Bana göre Trabzonspor’un da belalısı diye bir takımı işaret edeceksek ( Özellikle geçen yıl) Denizlispor diyebiliriz.
 
Tüm spor otoritelerine göre Türkiye liginin açık ara en iyi topunu oynayan, Süper ligin şampiyonluğunun en güçlü adayı diye adlandırılan Trabzonspor’u iki maçta da 2-1 gibi net skorlarla yenip 6 puan almış, buna rağmen ligi düşme hattının sadece 3 puan üzerinde 35 puanda bitirebilmiş bir takım.Tüm kazandığı puanların %20’sini Trabzonspor’dan almış, tabiri caizse şampiyonluk yolunda ciddi darbe vurmuş bir ekip.
 
Hele ki gidenlerin, sakatların ve gelenlerin çokluğu dolayısıyla yeni bir yapılanmada olan Fırtına için çok dikkat edilmesi gereken bir müsabaka..
 
Maç önü değerlendirmelerimi burada sonlandırıp geçiyorum maça;
Kadrolar açıkladığında ilk göze çarpan Trabzonspor'un maça 3 stopere başlaması oldu. Buna ek olarak yeni transferler Baker ile Afobe'nin de ilk onbirde başlaması kadronun sakatlar ve cezalılar nedeniyle ne kadar kısıtlı olduğunu gözler önüne serdi.
 
Trabzonspor maça geçen haftanın da etkisiyle biraz ürkek biraz korkak başladı. İlk 15 dakikasına kadar oyunun tek hakimi Denizlispor her geçen dakika oyunun kontrolünü biraz daha Trabzonspor'a bırakmak zorunda kaldı. İlk yarının sonlarına doğru maç Trabzonspor forvet oyuncuları ile Denizlispor defansı arasında geçti dersem abartmış olmam.
Her geçen dakika özgüveni geri gelen Trabzonspor biraz daha oyunu rakip alana yıktı. Abdulkadir Parmak ile Abdülkadir Ömür'ün ikili oyunları, Nwakaeme'nin her geçen dakika artan performansı ve Afobe'nin enerjisi ilk bakışta göze çarpanlar oldu.
 
İkinci yarının başından 68'inci dakikaya kadar ciddi bir Trabzonspor baskısından bahsedebiliriz. Dakika 68'de rakip bir kişi eksik kalınca Trabzonspor'da konsantrasyon da bozuldu ve hızlı oyunun yerini panik futbolu aldı. Bir an önce gol bulma adına öyle pas şut hataları yapıldı ki saç baş yolduk dersek yanlış olmaz..
 
Son dakikaları şuursuz Trabzonspor hücumlarına sahne olan oyun ne yazık ki gol getirmedi ve maç başladığı gibi berabere bitti.
 
Geçen haftadan daha iyi ama gelecek adına hala soru işaretleriyle dolu bir maç oldu dersek yerinde bir tespit yapmış oluruz…