Perşembe günü Roma’da oynan ve de kaybettiğimiz maçtan sonra Avrupa’dan elenen takımımız moralsiz ve de yorgun bir şekilde Giresun’un karşısına çıktı. 
Rakibin daha puanla tanışmamış olması onları da kendi evlerinde mutlak puan arzulayan bir oyunla sahaya çıktıkları gerçeği de işimizi bir hayli zorlaştırdı. 
Şampiyonluğa oynayan ve de büyük takım olmanın sorumluluğu bu mazeretlere sığınmamızı izin vermez. 
Nitekim kötü oynasa da yorgun da olsa üç puan almasını bildi.
Sevgili okurlar görüldüğü gibi bu yıl uygulanan politikalar ile şampiyonluğu hedefleyen bir takımımız var. 
Oyuncu derinliği henüz tam randıman vermemiş olsa da kaliteleri bakımından süreçte daha başarılı olunacağı açıktır. 
Şu anda en büyük handikabımız kolay gol yememiz olsa da hocanın bunun üzerine ısrarla duruyor olması yakın gelecekte oyunu iki yönlü oynayan bir takım olacağımızı bekliyoruz.
Sevgili okurlar farkında iseniz son dönem yazılarımda hep takımın yönetimin ve de hocanın iyi yönlerinden bahsediyorum. 
Birçok eksiği ben de görüyor olmama rağmen ısrarla bu anlayışımı bir müddet daha devam ettireceğim. 
Zira yapılan yeni transferlerin uyum süreleri başta olmak üzere takım olarak istenilen seviyeye gelmek için zamana ihtiyaç var olduğuna inanıyorum. 
Bu süreci puan olarak az zayiatla kapatırsak başa oynamanın en şanslı adayı biz oluruz diye düşünüyorum.
Sonuç olarak Avrupa’nın bir devi olan Roma’ya elendikten sonra Giresun’dan alınan zor da olsa üç puan başarıdır. 
Emeği geçen herkesi kutluyorum. 
Bu yıl her geçen yıldan daha çok takımın ve yönetimin yanında olmaya ihtiyaç var. 
Zira bu yıl geçen yıllara oranla uygulanan transfer politikaları ile zirvenin hedeflendiği çok açık. 
Buna destek vermek her Trabzonsporlunun görevidir. 
İyi haftalar…