Hastanelere “insanlık testi” koysalar valla bizi yönetenler bu testten geçemezler. Utanmadan Gayri safi kişi başı geliri 17 bin dolar diye açıklıyorlar ama onun üçte birini çalışanlara layık görüyorlar. Yani memlekette ücretli çalışanların yarısı asgari ücrete çalışıyor ama onlara ortalama gelirin üçte birini veriyor iktidar. Üçün birini aldı çalışanlar başka bir deyimle.
Siz uğraşın Sadettin Saran’ın kokosu, Rüveysa’nın …su ile ülkemin asıl gündemi çöpe gidiyor haberiniz yok. Mesela başka bir ülkede yaşasak bu yapılan insanlık onuruna aykırı görülür resmen. Derhal sendikalar birleşip toplu eylemler yaparlar. Pardon burası Türkiye…
Halktan koptukça koptu artık AKP iktidarı.
Neden mi?
Görmüyor musunuz, sadece basit bir bisküvinin bile yılda 5 kez zamlandığı, her ay kullanılan elektriğin faturada sürekli arttığı, kiraların uçtuğu bir ortamda insanlara reva görülen 28 bin 75, halktan koptuklarının göstergesi değil mi arkadaşlar?
“Celladına âşık olmuşsa bir millet/ İster çan, ister ezan dinlet/ İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet/ Müstahaktır her türlü zillet.” demiş zamanında Ömer Hayyam.
Haksız da değil, aynen öyleyiz vesselam…
ONBİRİNCİ YARGI PAKETİ…
2025’i mumla arayacağız, yazın bir kenara.
Güya deprem suçlularını kapsam dışında bırakılıp, TBMM’de 11.ci Yargı Paketini kabul ettiler. Ne kadar suçlu falan varsa salacaklar milleti de futbolla uyuşturucu saçmalığı ile uyutmaya devam edecekler.
Hayır, anlamadığım konu şu: ilk 10 yargı paketinden nasıl bir verim aldınız da yetmedi şimdi on birinci ile başarı sağlayacaksınız?
Bence direk iktidara bağlayın tüm işleri. İstediği kişinin kellesini alabilsin Reis olsun bitsin. Ne gerek var mahkemeye falan. Zaten canlarının istediğini yapıyorlar.
Ne hale geldik, görüyor musunuz tek adam iktidarları sayesinde?
Geçen TV’de seyrettim Müge Anlı’nın programını. Adam katil 5 yaşında üvey kızını öldürmüş, parçalamış ve çöpe atmış. Bir tek bu değil toplamda 3 kişiyi de öldürüp 52 yıl ceza almış. Ama 5 yıl yatıp tahliye olmuş, katil diyor ki “benim daha 8 yılım vardı, neden ben tahliye oldum anlamadım”… Katil ya, katil bile soruyor niye tahliye oldum, diye.
Arkadaş ben yargı paketi falan anlamam, biri 5 yaşında 3 kişiyi öldürüp 5 yıl sonra tahliye oluyorsa hiç kimse bana yargı falan anlatmasın.
İyi oynadılar adaletle, müsait yerlerine mesela ellerine kına yaksınlar…
BETON KÖPRÜYE EKOLOJİK KILIF
Devamlı söylüyorum, komedi bir ülkede yaşıyoruz.
Şimdi birde “ekolojik köprü”müz oldu, devri iktidarlarında. Dünyadaki örnekleri daha çok yaban hayvanlarının otoyollarda kazalara neden olmaması, otoyolların yaban hayvanlarının yaşam alanlarını bölmemesi için yapılan yapılar olabilir ama olsun bizde beton köprü yapıp adını “ekolojik köprü” diye koyduk mu olur bitti, yersen…
Tamam güzel de “ekolojik” ne demek? “Yeşillendirilmiş” de, “ağaçlandırılmış” de, “toprak zeminli” falan de anlayalım. İlla süs verecekler: “Ekolojik”…
Yaya dedikleri tür de zaten ekolojik olmasa oradan geçemez, hatta hep o üst geçitlerde yaşam sürer.
Sosyal medyada değerli dostum eski Mimarlar Odası Başkanı Gürol Ustaömeroğlu’nun bir paylaşımını gördüm. O da başka bir açıdan soruyor: “Bu köprünün Güney Batı ayağında bir bina var Özdemir Bayraktar Bilim Merkezi. Mimarisi küresel bir tasarım ile ilgi çeken bir yapı. Niye getirip bu ekolojik köprünüzü bu bilim merkezinin yoldan görülen tek noktası olan yere kondurdunuz? O güzel tasarımlı bina, köprü ayağı ile kaybolmadı mı? Kendi yaptığınız bilim merkezini yine kendi yaptığınız bir köprü ile nasıl perdelediniz?”
Gürol kardeşim, kime laf soruyorsun?
Onlar her şeyin en iyisini bilen kafadalar, ne içiyorsalar artık.
Bende aynısından istiyorum…
GSMH’DE TRABZON TİCARET ODASININ SORUMLULUĞU
TUİK açıklama yapmış 2024 rakamlarına göre Gayri Safi Milli Hâsıla (GSMH) sıralamasında 81 kent içinde Trabzon 52.ci sırada.
30 büyük şehir arasında da Trabzon’un yeri 22.cilik…
Bence Trabzon Ticaret Odası’nında kendine çeki düzen vermesi gerek bu sıralamaya bakınca.
Öyle bol kepçe laf kalabalığı yapmayacaksın arkadaş, bak rakamlar ne diyor?
Sadece 8 büyük kenti GSMH de geçebiliyorsun. Onlarda Kahramanmaraş, Erzurum, Gaziantep, Ordu, Mardin, Diyarbakır, Van ve Şanlıurfa…
Karadeniz bölgesindeki kentler sıralamasında da Artvin, Rize geçmiş seni.
Giresun, Ordu ve Gümüşhane’nin önünde olman hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Vız gelir tırıs gider diyorlar ama bu değer kentin özüdür, vatandaşının ürettiği mal ve hizmetlerinin toplamıdır. Ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerlerinin brüt toplamıdır yani. Bu da elbette kentin Ticaret ve Sanayi Odası’nı direk sorumlu tutar.
İşte diyorum ki; açıklanan bu iktisadi gösterge size nerede olduğunuzun fotoğrafını vermiyor mu?
Size diyorum TTSO, size.
Anlıyorsanız sıkıntı yok, anlamıyorsanız;
Meydan’dan aşaa İskenderpaşa…
SORUMLU BULAMADIĞIMIZ DÖNEM…
Farkında iseniz ülkede o kadar çok utanç verici elim olaylar oluyor hatta facialar oluyor ama hiçbir yetkili bırakın utanmayı, olayların kaynağını bile iyileştirmeye yönelik çalışma yapmıyor.
Elin Japon’u geldi birden aklıma. Osmangazi Köprüsünde çalışan bir Japon mühendis vardı. İzmit Körfez geçişi köprüsünde bir halat kopmuş ve bu Japon kendini sorumlu tutup intihar etmişti. Bu rahmetli geldi birden aklıma.
Utanma duygusu kalktı güzel vatanımda.
Gerçi utanma olsa ve utancından istifa etmesi gereken kişi arasaydık ülkede görev başında kimse kalmazdı bu da bir gerçek ne yazık ki.
Üstüne üstlük mecliste “utanmıyoruz” diyebilen bir iktidarın temsilcileri de var.
Medeni bir ülkede bir insan hata yapsa tüm ailesinin istifasını beklerler, bizde istifasını bekleyenler kadar ona destek çıkanlar mevcut. Arkasına aldığı destek büyüdükçe utanması gerekenler de yüzsüzleşiyor ne yazık ki.
Artık utanç bile utandı aziz vatanımda, sayelerinde…
Pudra şekeri idi, pudra şekeri…