Dünya siyasetinde hiçbir hamle tesadüf değildir.

Hele söz konusu olan Amerika Birleşik Devletleri ise, atılan her adım onlarca yıl sonrasını hesaplayan bir satranç hamlesidir.

Bugün Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan sözde barış antlaşması da bu oyunun en taze hamlesidir.

Dünyanın en büyük mafyası, en kurnaz haraççısı olan ABD, Trump üzerinden sahnelenen bu tiyatroda hem Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’i hem de Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı kendi ayağına çağırarak “hakem” değil “hakim” olduğunu ilan etmiştir.

Ancak bu hakemlik görüntüsü, perde arkasında emperyalizmin en kârlı yatırımlarından birine dönüşmektedir:

Zengezur Koridoru’nun ele geçirilmesidir.

Hem de 100 yıllığına

ABD’nin Ortadoğu’da yıllardır izlediği strateji nettir;

Önce kriz çıkar, ardından çözüm masasında kendi şartlarını dayat.

Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da gördüğümüz senaryonun bir benzeri bugün Kafkasya’da oynanıyor.

Kanlı çatışmalar, diplomatik gerilimler ve ardından “barış” adı altında atılan imzalar.

Fakat bu barış, sadece ABD’nin küresel çıkarlarının kılıfıdır.

Zengezur Koridoru, sadece bir kara yolu değildir;

Asya ile Avrupa’yı, hatta Amerika’yı ticaret bakımından birbirine bağlayacak ana arterdir. Enerji, ticaret, lojistik…

Yani geleceğin tüm stratejik akışları bu koridordan geçecektir.

ABD, işte bu stratejik damarı 100 yıllığına kendi kontrolüne alarak, bölgeye hem ekonomik hem de askeri üsler kurabileceği bir kapı açmıştır.

Plan başta farklıydı.

Türkiye, Azerbaycan ve İran, bu koridorun güvenliğini ve işletmesini kendi ellerinde tutacaktı. Böylece Türk dünyasıyla kara bağlantısı sağlanacak, Avrasya’nın kalbi kendi sahiplerinin elinde kalacaktı.

Ancak ABD, diplomasi satrancında bu kozu çekip aldı.

İki kardeş ülke olan Türkiye ile Azerbaycan’ın, bölgede aynı hedefe kilitlenmesi gerekirken, masada ABD’nin hakemliğini kabul etmesi stratejik bir kayıp olmuştur.

Hadi Paşinyan’ı anlarım da Aliyev’in bu antlaşmaya imza koymaması gerekirdi,

Gerekirse Zelenski gibi görüşmeyi terk etmeliydi.

Kardeşim dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a danışmadan, onun fikrini almadan o antlaşmaya imzayı basmamalıydı.

İran da kendi çıkarları doğrultusunda hareket edememiş, koridorun emperyalizmin kucağına bırakılmasına engel olamamıştır.

Rusya da bu tabloda kaybedenler arasında yer almıştır.

ABD, sadece Türkiye ve Azerbaycan’ın değil, Moskova’nın da bölgedeki etkisini törpülemiştir. Bu, tek taraflı bir diplomatik zafer değil, çok taraflı bir jeopolitik yenilgidir.

Zengezur Koridoru’nun ABD’ye bırakılması sadece bir diplomatik hata olarak görülmemeli. Gelecek yüzyılın planlanması demektir.

Burada ABD’nin oyunu açıktır.

Önce kriz çıkar, sonra çözüm vaadiyle stratejik damarları ele geçir.

Bu oyunu bozacak olan, tarihten aldığı gücü unutmayan Türk milletidir.

Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizmin planlarını yarım asır erteleten bu toprakların evlatları, bugün de aynı kararlılıkla Zengezur’un kapılarını yeniden milletin iradesine kazandıracaktır.

Çünkü bu yurt bizim, bu yol bizim, bu gelecek bizimdir.