Biz üniversite hocaları, üniversiteye gelen öğrencilerin, liseden eksik ve yetersiz geldiklerini söyleriz. Lise öğretmenleri onların ortaokuldan eksik geldiklerini söylerler. Ortaokuldaki öğretmenler öğrencilerin ilkokuldan eksik ve yetersiz geldiklerini savunurlar. İlkokul öğretmenleri de çocukların aileden eksik ve yetersiz geldiklerini ileri sürerler. İş ta ailelere kadar indikten sonra ailelerin de söyleyeceği bir şeyi vardır elbette… Onlar da söyle bir savunma yaparlar: “Ne yapalım? Allah bana böyle çocuk verdi, ben ne yapabilirim?” “Tanrım beni baştan yarat”, anlayışı…
Ne var ki hiçbir aile, “Ben çocuğumu yetiştiremiyorum, devlet bu çocuğu alsın yetiştirsin”, demiyor. Sosyoloji bilimi, çocuğun kişi olmasında en çok etkisi olan kurumun aile olduğunu vurgular. Öyleyse sağlıklı bir nesil için mutlaka sağlam bir aile geleneğine sahip olmak gerekir. Son zamanlarda yapılan aileyi zayıflatıcı etkinlikler ve uygulamalar, geleceğin nesillerini kişiliksizleştirmekten başka bir işe yaramayacak gibi duruyor. Eğitim kurumları, her zaman sağlam ailelerden oluşan çocukların varlığını önemsemiştir. Bu durum ailenin geleneksel ve sağlam bir hüviyete sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Evet, her şey değişiyor; ailenin de değişmesi kaçınılmazdır. Ama bu değişim ailenin yozlaşması ve işlevsiz hale gelmesini asla normalleştirmez. Nasıl ki ilk insanda var olan “sevgi” kavramı, bugün aynı biçimde insanlarda devam ediyorsa, aile de ilk zamandaki gibi bir kadın, bir erkek ve (olursa) çocuk(lar)dan oluşacaktır. Aileyi oluşturan bireylerin rollerinde düşünülen bütün değişiklikler, ailenin temelini sarsacak ve aileyi ortadan kaldıracak nitelikte tehlikeli değişikliklerdir.
Son zamanlarda öğretmenlerin istenilen başarıyı elde edememelerinin sebebini, sınıflarında çok parçalanmış aile çocuklarının bulunmasına bağlamakta olduğuna tanıklık ediyoruz. Çok haksız değiller. Burada öğrenci-öğretmen ve aile ilişkilerinin ne kadar önemli olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Evet, çocuğun “insanlaşması” sürecinin temeli olan aile, yetişmekte olan toplumun üyelerini yetiştirmede en temel aktördür.
Aile insanlık tarihi kadar eski bir geleneğe sahip toplumsal bir kurumdur. Toplumların geleceği ve mutluluğu bu kurumun sağlamlığı oranında gerçekleşebilecektir. Aile tarihi ve toplumsal bir kurum olduğu için bütün toplumlar için yaşamsal bir öneme sahiptir. Ailenin bu önemi, bireyin insan olma sürecinin ve eğitiminin/terbiyenin dayandığı temel bir kurum oluşundan kaynaklanmaktadır. Nitekim sosyal bir varlık olan insan, aile kurumunda insan olmanın temellerini öğrenmeye başlar. Ailenin zayıflaması, yetişen insanların kişiliklerinin yozlaşmasını beraberinde getirdi. Modernitenin ortaya çıkardığı olumsuz yaşam biçimi, ailenin de zayıflamasın hızlandırmıştır. Nitekim bu durumu bir insanlık sorunu olarak değerlendiren Birleşmiş Milletler, 1994 yılını “Uluslararası Aile Yılı” olarak ilan etmişti. Bu yıla hazırlık anlamında dünyada birçok ülkede bilinçli aile kültürünü yerleştirmek adına çeşitli etkinlikler düzenlendi. Birleşmiş Milletler, sözkonusu kararla aile bilincinin artırılması ve ciddi boyuttaki aile sorunlarına çözüm getirebilecek genel politikaların yürütülebilmesi için ulusal kurumsallaşma kapasitesinin artırılmasını amaçlıyordu.Türkiye de 1990 yılında I. Aile Şurası’nı toplamış ve ailenin sorunlarını masaya yatırarak 1994 yılına hazırlıklar yapmıştır. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen aile ile ilgili devletin bu anlamda başka etkinliklerde bulunmamış olması önemli bir eksiklik olarak değerlendirilmelidir.
Son zamanlarda özellikle İstanbul Sözleşmesi bağlamında yapılan tartışmaların “bilimsel etkinlikler” biçiminde düzenlenmesinin daha da faydalı olacağını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak aile, toplumun en küçük numunesidir. Ailede ne varsa toplumda o olacaktır. Ailesiz toplum olmaz. Değişen dünya şartlarında ailenin de değişmesi kaçınılmaz olabilir. Sorun, bu değişmenin sınırlarıyla ilgilidir. Değişelim, evet ama erkek olarak “analığa” kadın olarak da “babalığa” soyunmayalım. Ya da çocuklar ebeveynlerin sorumluluklarını sahiplenmesinler. Ölçü kaçtı mı sonrasını normalleştirmek kolay olmayacaktır.
Çok Okunanlar

Trabzonspor’da Büyük Operasyon: 6 Ayrılık, 5 Transfer, Yıldız Bombası Yolda!

Trabzonspor’da Emre Mor ve Oğuz Aydın Gündemi

Batista Mendy Krizi Büyüyor: Ayrılık İddiaları Güçlendi

Ozan Tufan’da Ayrılık Sinyali! Trabzonspor Sürpriz Kararı Masaya Yatırdı

Kayserispor’dan Edin Visca Hamlesi: Trabzonspor “Acil” Kodu ile Masada

Trabzonspor’un Orta Saha Transferinde Peş Peşe Kötü Haberler