Hıristiyan-Yahudi bileşkeleriyle Müslüman Coğrafyayı mezhep kavgasına tutuşturup, bir taraftan kendi elcağızlarıyla yarattıkları DAEŞ’e karşı Dünyayı savaşa sürüklemek için kıyasıya mücadele ederken diğer taraftan da başkanlık seçimlerine hazırlanan Amerika’dan bahsedeceğim bu hafta.
Birçok insanın hayallerini süsleyen Özgürlükler, Refahlıklar Ülkesi Amerika’dan…
8 Kasım günü yapılacak olan seçimde, seçmenden en fazla oyu alarak başkan olabilmek için yarışan vakur, kararlı ve bilge bir görüntü sergileyen Demokrat Parti adayı Bayan Hillary Clinton ve Cumhuriyetçi Partinin adayı arızalı Bay Donald Trump görünürde kıyasıya bir mücadele sergilemekteler.
Benim öngörüşüm; eğer sağlığında ciddi bir sorun olmazsa seçimi Hillary Clinton’un alacağıdır. Sonrasında gelsin o beklenen Dünya Savaşı! Yok, eğer kader mucizesini gösterirde Donald Trump kazanırsa en azından bir beş yıl Dünyanın soluklanacağıdır.
Her hallerinden danışıklı dövüş sergiledikleri belli olan, gözlerinden baştan ayağa yalan akan bu iki yarışçının ülkesi bir taraftan taşı gediğine koyarken, bir taraftan da gündemi bu iki şahısla meşgul ederken oralarda durum gerçekte nasıl acaba diyerek biraz araştırma yaptım.
Sahi birçok insanın gıptayla baktığı Amerika filmlere konu olan o eski Amerika mıdır hala?
Aslına bakarsanız durum hiç de öyle değil!
İnfowars adlı internet sitesine göre; 310 milyon nüfusa sahip ülke aynı zamanda dünyanın en çok dış borcu olan ülkesidir de. 1980 yılında toplam borcu sadece 2 trilyon dolar olan Amerikanın borcu 2012 yılında tam tamına 70 trilyon dolara çıkarak rekor seviyelere ulaşmış durumda.
Kişi başına düşen gelirin sürekli gerilediği ülkede özellikle 2008 yılında baş gösteren “Mortagage Krizi” sonrasında 100 milyon kişi fakirlik ve fakirlik sınırının altında yaşamakta olduğu tespit edilerek, milli gelir sürekli düştüğünden fakirlik son 50 yılın en yüksek sınırında, hayaller ülkesinde.
Ülke de dört çalışandan biri, hanesine fakirlik sınırı olan 11.139 dolardan daha az para getirmekte. Devlet yardımı 2012 yılı verilerine göre %49.1 seviyesine ulaşmış durumda.
Amerikalı çocukların %57’si düşük gelirli ailelerin çocukları.
Obama başkan seçildikten sonra ki dört yıl içinde ülkeye 6 milyon fakir daha eklenmiş. Yoksullara dağıtılan gıda pullarının sayısı 14 milyon. Bu da demek oluyor ki, ülkede 46 milyon kişi gıda pulu kullanıyor.
1970 yıllarının Amerikalısının %65 orta sınıftan insanların yaşadıkları mahallelerde ev sahibi iken bu durum 2012 yılında %44’lere kadar gerilemiş durumda.
20 milyondan fazla çocuk aç kalmamak için okulların ücretsiz dağıtılan yemek programlarıyla karnını doyurmakta.
Çocuklu bekâr annelerin %32’si, çocuklu kadınlarında %42’si gıda pullarıyla karınlarını doyurmakta ne yazık ki.
Belirtilen açıklamada evsiz çocukların sayısı 2007’den bu yana yüzde 33 arttığı söylenerek tehlikenin boyutu gözler önüne serilmiş aslında.
Yoksul çocukların ülkeye yıllık maliyeti 500 milyar dolar gibi bir rakama ulaşmışken en önemli gözüme çarpan detay: Ülkede en zengin %1’lik kesimin ülkenin %95’inden çok daha fazla para kazanıyor olması. ( Tıpkı bizde ve diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi)
Anlayacağınız Amerika’nın hali içler acısı!
Temmuz 2012 yılında Türkiye’ye ziyarete gelen “ Akıl Oyunları “ filmine konu olan ünlü Nobel Ödüllü Prof. John Nash, kendisine yöneltilen bir soru üzerine aynen şu ifadeleri kullanır.
“Amerikan seçimleri uyduruk. Amerikan halkını uyutmak kolay. Amerikalılar her şeyi bilmezler, öğrenmek de istemezler. Amerikan Kongresindekiler kadar bilgili değiller. Aynen Romalılar gibi. O devirde halk, Sezar ve senatörleri gibi her şeyi bilmezlerdi.”
Ah bir bilselerdi diyorum araştırmayı yaparken… Ve insanoğlunun Sezar’dan bu yana aslında pek de fazla yol kat etmediğinin düşünüyorum.
Kısacası; Oralarda durum fena ötesi!
Bütçe yama tutmaz vaziyette…
Ekonomi can çekişiyor!
Sistem ha çöktü, ha çökecek!
Şimdi bu arkadaşlar el yapımı gündemlerle savaş ekonomisi yaratıp silah satmasında ne yapsınlar?
Çok Okunanlar
Avrupa Kulüpleri Onun İçin Sıraya Girdi: İtalyan Devlerinden Yakın Takip
Trabzonspor Alt Yapıyı Yine Görmezden Geliyor! Gönderilen Gençler Parlıyor, A Takım Yerinde Sayıyor
Trabzonspor U19’dan İstanbul’da Net Zafer
Yozgat’tan Trabzonspor’a Gönül Köprüsü: “Tanıdım ve Âşık Oldum”
Fatih Tekke’nin Okay Israrı Krize Dönüştü: “Her Gece Rüyasında Geriden Oyun Kuruyor”
Fatih Tekke’nin “1 Günlük Sözleşme” Sözü Tartışma Yarattı: “Her An Bırakabilirmiş Gibi…”