Hayat & Yaşam

Araştırmalar Gözler Önüne Serdi: Ebeveynler Sandıklarından Daha Çok Kayırıyor

Yeni araştırmalar, ebeveynlerin çocukları arasında sandıklarından daha sık ayrım yaptığını ve bu durumun yetişkinlik dönemine kadar uzanan etkiler yarattığını ortaya koyuyor.

Abone Ol

Araştırma: Ailelerde çocuklar arasında ayrım düşündüğümüzden yaygın

Aile içi ilişkileri mercek altına alan uzun soluklu araştırmalar, çocuklar arasında kayırmacılığın sanıldığından çok daha yaygın olduğunu gösteriyor. Uzmanlara göre bu tür ayrımcı tutumlar, yalnızca çocukluk dönemini değil, bireylerin ruhsal sağlığını, kardeş ilişkilerini ve yaşam boyu aidiyet duygusunu derinden etkileyebiliyor. Kayrılmak ya da dışlanmak, bireyin kendilik algısında kalıcı izler bırakabiliyor.


Kayırmacılık ruh sağlığını uzun vadede etkiliyor

Purdue Üniversitesi’nde yürütülen ve alanında en kapsamlı çalışmalardan biri olarak kabul edilen araştırma, ebeveyn tercihlerinin bireylerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini inceliyor. Prof. Dr. J. Jill Suitor’un 2001 yılında başlattığı çalışmada, çocukların aile içindeki algılanan konumu; yaş, evlilik durumu veya meslek gibi etkenlerden çok daha güçlü bir ruhsal belirleyici olarak öne çıkıyor. Araştırma sadece ebeveynlerin değil, artık büyükanne ve büyükbabaların da torunlara karşı tutumlarını analiz ediyor.


Üç ebeveynden ikisi bir çocuğunu "gözde" seçiyor

Araştırma kapsamında annelere hangi çocuklarıyla daha yakın hissettikleri, hangisine daha çok kaynak ayırdıkları veya hangisinden sık hayal kırıklığı yaşadıkları soruldu. Elde edilen bulgular, ebeveynlerin yaklaşık üçte ikisinin açık ya da örtük biçimde bir “favori” çocuğa sahip olduğunu gösteriyor. Üstelik bu tercihler, yıllar içinde büyük ölçüde sabit kalıyor. Araştırmacılar, kayırmacılığın çoğu zaman farkında olmadan geliştiğini, ancak çocuklar tarafından derin biçimde hissedildiğini vurguluyor.


Kız çocukları ve küçük kardeşler daha sık kayrılıyor

Favori çocuk olmayı belirleyen tek bir kriter yok. Ancak bulgular, kız çocuklarının ve küçük kardeşlerin daha sık kayırıldığını gösteriyor. Son analizler, ebeveynlerin kız çocuklarına çocukluk döneminde daha ayrıcalıklı muamele etme eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor. İki çocuklu ailelere odaklanan araştırmalarda ise ortanca çocukların deneyimlerinin yeterince incelenmediği dikkat çekiyor.

Diğer yandan, kişilik özellikleri ve ebeveynle paylaşılan değerler de belirleyici faktörler arasında yer alıyor. Brigham Young Üniversitesi'nden Alex Jensen, sorumluluk sahibi ve uyumlu kişiliklerin daha çok tercih edildiğini belirtirken, Prof. Dr. Suitor özellikle yetişkinlik döneminde dini, kültürel ve politik değer benzerliğinin kayırmacılığı etkileyen güçlü bir unsur olduğuna dikkat çekiyor.


"Gözde çocuk" olmak da duygusal baskı yaratabiliyor

Araştırmalar, yalnızca dışlanan çocukların değil, kayırılan çocukların da psikolojik baskı altında kalabileceğini ortaya koyuyor. Açık biçimde ayrıcalıklı muamele gören çocuklar, zamanla suçluluk hissi geliştirebiliyor ya da bu ilgiyi hak etmediklerini düşünebiliyor. Utrecht Üniversitesi’nden Prof. Dr. Susan Branje’ye göre, bu durum kardeş ilişkilerinde uzun süreli kırgınlıklara yol açabiliyor. Bu nedenle uzmanlar, eşitlikçi ve şeffaf aile iletişiminin çocukların ruhsal gelişimi açısından büyük önem taşıdığını vurguluyor.


Aile içinde yapılan ayrımlar çoğu zaman fark edilmese de, çocuklar tarafından derinlemesine hissediliyor ve bu his, ilerleyen yıllarda dahi silinmeyebiliyor. Ebeveynlerin, çocuklar arası ilişkileri sağlıklı şekilde yönetebilmek için daha bilinçli ve duyarlı olmaları gerektiği sıkça yineleniyor.