Günler öncesinden Sayın Cumhurbaşkanımızın şehrimize geleceği duyulunca, bu yazımı özellikle size yazmalıyım diye düşündüm. Her geldiğinizde yerel basını da yakından takip ettiğinizi bildiğim için buradan arzuhalimizi bildiriyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle şehrimize hoş geldiniz. Ne zaman yoğun bir gündemden çıksanız, Trabzon’a bir nefes almaya geldiğinizi görürüz. Biz Trabzonlular, her gelişinize umutla bakıyoruz çünkü her defasında “Belki bu kez sesimizi duyar.” diyoruz.
Trabzon sadece bir şehir değildir. Bu ülkenin vicdanı, direnci ve emeğidir fakat bu şehir son yıllarda sessiz bir yorgunluğun içerisindedir. Fındıkçısı, emeklisi, esnafı, balıkçısı ve turizmcisi yorgun ama sabretmeyi öğrenmiş durumda.
Sorunlarımız derin, Sayın Cumhurbaşkanım. En büyük sorun nedir derseniz, işsizlik diyebilirim. Üniversiteyi bitiren gençler ya İstanbul’a gidiyor ya da yurt dışına çıkmanın yollarını arıyor çünkü şehrimizde istihdam alanı kalmadı. Sanayimiz gelişmemiş, tarım desen unutuldu, ekileni de ayılardan yabanilerden zor kurtarıyoruz. Denizimiz eskisi gibi bereketli değil, son günlerde Karadeniz’de dolaşan insansız deniz araçları da balıkçılarımızın yüreğine korku salıyor.
Fındık üreticisi maliyetin altında eziliyor. Ordu, Giresun ve Trabzon, bu üç şehir fındığın kalbi olmasına rağmen ne yazık ki üretimde söz sahibi olamıyor. Şimdi de bölgede bir kokarca belası var. Bu zararlı sadece fındığı değil, tüm tarımı tehdit ediyor. Eğer acilen önlem alınmazsa, önümüzdeki yaz tarlada fasülye ve mısır bile bulamayacağız.
Turizmde Uzungöl, Sümela ve Ayder gibi markalarımız var ama altyapı eksikleri, ulaşım sorunları ve plansızlık bu güzelliklerin önünü kesiyor. Uzungöl’de turizm sezonu boyunca trafik kuyruğu neredeyse Çaykara’dan başlıyor. O sebeple Of-Uzungöl yolu bir an önce tamamlanmalıdır. Turist geliyor ama şehirde kalmıyor çünkü yönlendirme, planlama ve vizyon eksikliğimiz var.
Sayın Cumhurbaşkanım, bu şehir Türkiye’ye ayna tutuyor ve yıllardan beri sizi destekliyor ancak yaşadığımız sorunlar sadece Trabzon’un değil, bölgenin ve ülkenin de sorunlarıdır. Gençlerimizin umutsuzluğu, üretimin zayıflığı, plansız kalkınma hepimizin geleceğini ilgilendiriyor.
Sayın Cumhurbaşkanım; sık sık “En az üç çocuk yapın.” diyorsunuz ama üç çocuk babası olarak maalesef gerekli yardım ve kolaylığın sağlanmadığını, ilgili bakanlıkların bu konuda daha çok kampanya ve teşvikin sağlanması gerektiğini de açıkça söylemek istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım, yeni asgari ücret ve emekli zammı şimdiden konuşuluyor. Size en çok oy veren kitle bu insanlar, bu kez beklenti büyük, enflasyona ezilmiş ve yüksek kiralardan belimizin büküldüğünü de bilmenizi isterim.
Trabzon’un kaderi değişirse, Türkiye’nin de rotası değişir çünkü bu şehir, tarih boyunca öncü olmuş, mücadeleyi öğretmiş, vatan sevgisini yaşam biçimi haline getirmiştir. Trabzon halkı artık vaat değil; vizyon, kalıcı proje, kısa vadeli projeler değil kalıcı yatırımlar, çalışan fabrikalar, üretim yapan gençler görmek istiyor.
Bu şehrin insanı, size hâlâ inanıyor ama artık görmek istiyor. Yapılması gerekenler de bellidir. Turizmde kısa vadeli kazanç değil, uzun vadeli planlarla beraber Trabzon’un yatırım teşvik uygulamasında gerçekten hakkı gözetilmelidir. En önemlisi de Trabzon’un sesi Ankara’da duyulmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanım, Trabzon sizden bir söz değil artık bir dokunuş bekliyor.
Sözlerime son verirken şu gelişmeyi de yazmak isterim. Hafızalarımızdan hiç çıkarmamak adına son bir yılı aşkındır istisnasız bütün yazılarımın sonunda hem ülkemizde yaşanan büyük depreme hem de Gazze’deki soykırıma dikkat çekip hatırlatma yapıyordum. Çok şükür ki Gazze’de ülkemizin de büyük çabaları ile ateşkes sağlandı. İnşallah Gazze yeniden ayağa kalkacak ve güzel günler yaşayacak. Yine hep beraber takip edeceğiz depremi de Gazze’yi de yaşananları da unutmayalım. Sağlıcakla kalın.