Bunlar Kürt Aşiret liderleri.
Bunlarla ilgili ciddi bir iddia,
İkisinin de kökenleri Yahudi'dir.
Anlaşılan bu yüzden açıkça Yahudicidirler...
İsrail de onları her zaman çook sevmiştir.
Öyle ki;
Irak'ın bu ikiz Apo'su,
İsrail'den feyizli ayrılıkçıdır.
Ama gel gör ki,
İsrail ve kardeşi Amerika bunları hep korumuş,
Yerlebir ettiği Irak'ta güya seçim olmuş,
Ve o seçimde güya Dalabani'yi Irak halkı Cumhurbaşkanı seçmiş miiş.
Bu arada Barzani'ye dee,
Kuzey Irak Devlet Başkanlığını(!) vermişleer...

Ancaak,
Irak'taki gelişmeler ve değişimler birden Dalabani'nin misyonunu bitirmiiş,
Senelerce uyutuluup,
Sonra daa,
Gömülmüüş,
Barzani' dee,
Türkiye'nin onca ricalarına kulak tıkamıış,
İsrail suflesiyle güya bağımsız devlet olacak mıış,
Gelecekte elde ettiği toprakları atası olan Yahudilere verecek miiş.
*
Ama burada Tayyip Beyi kutlamak lazım.
Derhal:
Rusya,
İran,
Ve gergin olduğu Irakla bira araya gelerek Kuzey Irak'ı dışladı.
Böylece Şımaran Barzani'yi açlığa ve yalnızlığa mahkum etti.
Zorda kalan Barzani ezik ve yenik haliyle görevinden ayrılmıştır.
*
Bu durumda tehlike geçmiş midir?
Tabi ki hayır.
Türkiye şimdi,
Hatta derhal Suriye ile de iş birliği yaparak PYD'yi de yok etmelidir.
Zira Amerika bu gün destek vermediği Kuzey Irak Kürtlerini,
Denizi gören PYD topraklarıyla birleştirebilir.
Çünkü Amerika'nın Kuzey Suriye Kürtlerine,
Yani PYD'ye o binlerce TIR silahı boşuna göndermemiştir.
*
Son olarak Türkiye yerinde hamlelerle,
Şimdilik elini hayli güçlendirmiştir.
Hatta içerideki Kürt kalkışmasını da fena halde demoralize etmiştir.
*
Ama biliyoruz ki,
Düşman uyumaz.
Uyanık olmamız lazım.
Ve de artık,
İçerimizde rejim ve Atatürk'e yönelik saldırılara terör muamelesi yapılması kaçınılmazdır.
*
Yoksa,
Birlik olmadan,
Asla!
29 EKİM
Şunu ifade etmeliyim ki,
Bu 29 Ekim tarihinde,
Gönlümün bir kefesi sevinç barındırırken,
Diğer kefesinde babamı kaybetmenin unutulmaz bir acısı vardır...

Bir tarafta ölümlü dünya!
Diğer tarafta ölüsüz cumhuriyet!
Temennim;
Devletime ve milletime huzur içerisinde,
Ölümsüz ve lider bir devamlılık diliyorum...
*
Değil mi ki:
"Ey Türk!
Üstte Mavi gök çökmedikçe,
Altta yağız yer delinmedikçe,
Senin ilini ve töreni kim bozabilir."
*
Tabi Bölünmedikçe...
Teşekkürler Atatürk!
Teşekkürler Türkiye...
SIRA SENDE YOSMAM!
Özellikle Müslüman alemini bölen ve dilim dilim eden Batı,
Nihayet ayrışma sürecine girdi.
İşte İspanya'da Katalanlar bağımsızlık ilan etti.
Fransa,
İtalya,
İngiltere de benzer sorunlarla karşı karşıya...
E, etme bulma dünyası bu,
Sıra sende yosmam!
İSTANBUL'U KİM MAHVETTİ?
Tayyip Bey kalender insandır.
Hatasını gevelemez.
FETÖ konusunda da "Halkımızdan özür dilerim,
Allah bizi affetsin" derken,
Bu sefer de,
"İstanbul'u mahvettik."
Demesine karşın canevinden sadık bir bakanı:

"Nayır!
Nolamaz!
Yanlış biliyorsun Reisim!"
Dercesine,
Durumdan vazife kapmış vee
"İstanbul'u CHP mahvetti" dedi.
Olur ya; Rahmetli Özal'ı CHP'nin öldürdüğü söylenebilir(!)
Ancak benim kanaatim odur ki,
Gözbebeğimiz İstanbul'u,
Ak parti değil,
Fatih Sultan Mehmet mahvetmiştir.
TRABZON ÇAY OCAĞI KENTİ!
DOKAP Bölgesi Üniversiteler Birliği,
Uluslararası Turizm Sempozyumunu KTÜ' de yapıyor.
Gazeteci arkadaşımız Osman Cudi Yılmaz,
Söz konusu bu sempozyumu izliyor ve görselliyor.
Ancak ne hazindir ki,
Bu sempozyumda hiç kimsecikler yok!
Hem de turizm iddiası olan bu şehirde.
Hem de Büyük Şehir unvanı bulunan bu şehirde.
Hem de "kültür/sanat bizden sorulur" denilen bu şehirde.

Oysa bu şehrin kahvelerine gidin yer yok.
Çay ocaklarına gidin yer yok.
Sokaklarında yürümeye imkan yok.
Ama sorun ve ihtiyaçların konuşulduğu bu kentte olaya,
İlgi yok,
Alaka yok.
Bu yoklarla bu şehir Turizm kenti olamaz.
Bu arada sizlere konuya uygun düşecek bir fıkra anlatmak istiyorum.
*
Adamın biri konuşmacı olarak bir sempozyuma davetlidir.
Uçağa atlar olması gereken saatte o şehirde ve salonda olur.
Olur ama salonda bir kişi vardır.
Konuşma saati de gelmiştir.
Canı sıkılır.
Sonra düşünür "Ben profesyonel bir konuşmacıyım.
İnsanların ilgisizliği beni ilgilendirmez." der ve salondaki bir kişiye hitaben konuşmasını yapar ve çantasını alıp salondan çıkarken oradaki kendisini dinleyen şahıs,
"Nereye gidiyorsun?
Bak ben seni dinledim.
Şimdi sen de beni dinlemeden bir yere gitme." der.
İşte KTÜ' de yaşanan durum tam da bu.
BENZİYORUZ HİNDİSTAN'A
Hindistan'da İnekler kutsaldır.
Hiç bir kimse onlara dokunamaz.
Yolun ortasında canı isterse uyur hayvancağız.
Trafik aksarsa aksasın;
Kursal ya...
*
Şimdi Hindistan'da olduğu gibi,
Türkiye'de de otomobiller kutsaldır.
Gelir yaya trafiğine park eder,
İnsanlar canlarını riske atarak kara yolundan giderler.
Hiç kimsecikler bir şey demez...
Dedim ya bizde otomobiller kutsaldır.
FIKRA
Temel hastaneye gider.
Girişte birinin ağladığını görür.
- Yaklaşır ve sorar:
- "Hayrola hemşerim?
Neden ağlıyorsun?"
- Adam:
- "Kan tahlili yaptırmaya geldim,
Parmağımı kestiler." der/ demez bu sefer de Temel hüngür hüngür ağlamaya baslar.
Ne olduğunu anlayamayan adam Temel'e sorar:
- "Hayırdır hemşerim. Sen niye ağlamaya başladın simdi?"
- Temel cevap verir:
- "Nasıl ağlamayayım,
Ben idrar tahlili yaptırmaya geldim."