Trabzonspor U19 takımı, Avrupa'da önemli bir başarıya imza attı ve finale kadar yükseldi. Ancak finalde Barcelona'ya kaybetti.
Buraya kadar her şey güzel. Gençlerimizin gösterdiği mücadele ve yaşadıkları tecrübe kesinlikle kıymetli. Fakat, bu tabloyu "zafer" gibi sunmak, gerçekle aramıza bir sis perdesi çekmek anlamına geliyor.
Ne yazık ki Trabzonspor camiasında ve medyada, bu mağlubiyet bile destansı bir hikâyeye dönüştürülmeye çalışılıyor. “Avrupa şampiyonu gibi oynadık”, “İşte geleceğin dev kadrosu” gibi yaklaşımlar, gerçekle aramızdaki mesafeyi açıyor.
Bir gerçek var: Kaybettik. Üstelik Barcelona karşısında oyun kalitesi açısından da ciddi farklar gördük.
Sadece skor tabelası değil, oyun disiplini, bireysel teknik kalite, taktik esneklik gibi alanlarda da bariz eksiklerimiz vardı. Yani "şampiyon gibi kaybettik" değil, "şampiyonluk için daha çok çalışmamız gerektiği" gerçeğiyle karşılaştık.
Burada mesele gençlerin emeğini küçümsemek değil. Aksine, onların gelişimi için doğru analizler yapmaktır. Futbolcu kardeşlerimize, gerçeklerin üstünü örterek değil, eksikleri samimiyetle göstererek yardımcı olabiliriz.
Barcelona altyapısının 13-14 yaşından itibaren aldığı sistemli eğitimi, bireysel gelişim programlarını, oyun disiplinini göz ardı edip sadece bir final maçına bakarak "biz de onlarla aynı seviyedeyiz" demek, çocuklarımıza iyilik değil kötülük yapar.
Evet, finale kadar gelmek büyük iştir. Ancak gelişim devam eden bir yolculuktur. Barcelona gibi dev altyapılarla rekabet etmek istiyorsak, kendimizi kandırmadan, eksiklerimizi kabullenerek ve sürekli çalışarak ilerlemeliyiz.
Gerçek özgüven, yapıcı eleştiriden ve hataları görüp düzeltmekten doğar. Masal anlatmakla değil.
Bugün kaybettik. Ders çıkarırsak, yarın belki gerçekten kazanırız.