48 yıllık ömrü hayatımın kesintisiz 30 yılı tribünde, sokakta, kongre salonlarında futbol ile iç içe geçti.
Yüzlerce maç yazısı, makale, köşe yazısı kaleme aldım. Yüzlerce seminerde, öznesi futbol olan tartışmada söz aldım, duygularımı, düşüncelerimi, birikimlerimi gençlerle paylaştım.
Bunca bilgi ve birikime rağmen kulübümüzden bu zaman zarfında hiçbir olumlu övgüsüne mazhar olamadığım gibi genelde eleştirilerimizin rahatsızlık yarattığına şahit oldum.
Bu coğrafyada herkes en iyisini, en doğrusunu biliyor. Özellikle de Futbol konusunda kimse mütevazı değil. Kimse sizin bilginizden, birikiminizden, tecrübelerinizden faydalanmayı akıl etmiyor. Hatta başkasının aklından ya da tecrübelerinden faydalanmayı bir zayıflık olarak görüyor.
İşi berbat edince de kimse bana destek olmadı deyip işin içinden çıkıveriyor.
Ben de bu kapıyı kapatmak, Trabzonspor’da yaşanması muhtemel olumsuzluklara mani olmak adına davet beklemeksizin müdahil olma gereği hissettim. Bugün yapılacak, geleceği olumsuz etkileyecek vahim bir hatanın önüne geçme adına taraftar için tek başarı kriteri olan şampiyonluğa giden yolun kronolojisini sizler için kaleme aldım.
O zaman başlayalım;
2015 yılında Hacıosmanoğlu başkanlığının son günlerinde Trabzonspor’un; Kayyumun sınırından döndüğünü, Finansal ve sportif olarak dibi gördüğünü, imaj ve kredibilitesini tükettiğini, onlarca FİFA’lık UEFA’lık dosya ile cebelleştiğini hepimiz hatırlıyoruzdur sanırım.
Hacıosmanoğlu dönemini müteakip görevi devralan Muharrem USTA yönetiminin şampiyonluğa uzanan uzun yolun başlangıç çizgisi olduğunu düşünüyorum.
Bu dönemde 50’nci yılda şampiyonluk parolası ile başlayan kadro kalitesini yükseltme çalışmaları Burak, Sosa, Kucka vs. gibi çok kaliteli isimlerin kadroya dahil edilmesi ile kısa sürede meyvesini verdi. Verdi vermesine lakin bir türlü gelmeyen saha sonuçları ve artan kamuoyu baskısına dayanamayan bazı yöneticilerin istifası ile yaşanan erozyon Usta yönetiminin de sonunu getirdi.
Üstelik ardında büyük bir mali yük ve sıfır sportif başarı bırakarak
Herkesin artık umudunu kaybettiği bir dönemde tüm camianın tek ses olarak dillendirdiği popülizmden uzak, tabiri caizse yırtık beş liraları bantlayıp kullanan, kendi tabiriyle akşam pazarından topçu kovalayan Ahmet Ağaoğlu çıktı geldi İstanbul’dan. Seçildiği günün sabahı küme düşen Karabük’ün hocası camianın öz evladı Ünal Karaman’ı tabiri caizse asgari ücretle takımın başına getirdi. Yıldız transfer isteyenlere kulübün su almaya parası yok dedi, diyebildi.
Birkaç yıl üst üste gelen transfer yasakları ile kulübün altyapıya mecburi eğiliminin maddi manevi takıma ivme kazandırdığını da belirtmeliyim.
Mali yapının kontrol altına alınması, sıkı bütçe disiplini, Kadro kalitesi, altyapı desteği ile yarışmaya hazır bir Formula aracına dönüşen Trabzonspor’a doğru pilot takviyesi de yapılınca Abdullah Avcı ile 8’inci şampiyonluk gerçek oldu.
O zaman gelelim yazımızın finaline.
Sayın Ertuğrul Doğan başkanım. Başarının sırrı SABIR, başarının sırrı AKIL, başarının sırrı yönetilebilir bir BÜTÇE!
Size inanıyoruz, güveniyoruz. Başarabilirsiniz, başarabiliriz!