Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Milli Selam Partisi’nin Gençlik kollarında başladığı siyasetini Refah Partisine İl Başkanı olarak taşıdı.
1991 yılında direkten dönen milletvekilliği, siyasi kariyerini de değiştirdi. İl Başkanlığından 1994 yılındaki belediye başkanlığına sıçradı.
Erdoğan, Belediye Başkanlığına kadar siyasetin çilelerini çekti.
Asıl mücadelenin bundan sonra başlayacağını ne bilsin.
1995 ile 2000 yılları onun için çileden adeta kabus gibi idi.
Hem askerin kontrolündeki siyaset.
Hem de Belediye Başkanlarına yönelik soruşturmalar Erdoğan’ı yordu.
Hapse atılması, milletin bir kenara yazdığı notu oldu.
2001 yılında itibaren Türkiye’nin geleceğine soyundu.
3 Kasım 2002 yılı seçiminde, kurduğu partinin tek başına iktidar olması ile uzun bir süreç başladı.
Türkiye’de darbe ve postmoden darbelerin ardından farklı iktidarlar oluştu. AK Parti de böyle bir dönemden sonra geldi.
O gün bugün kesintisiz iktidarda.
Türkiye’nin üzerindeki vesayet Tayyip Erdoğan’ı 2005 yılından sonra silkelemeye başladı.
2008 yılında kapatma davası geldi.
Bu süreçlerden çıktıktan sonra bu kez de biraz parti içinden, biraz da partiye dışardan eklenenlerin ve ardından da Fetö darbelerine maruz kaldı.
Öyle darbeler ki, kaç kez sendeletti.
Ama hem millet yardım etti hem de ülkemizi Allah korudu.
Allah(C.C) milletini hem korur, hem de bir kamera gibi gözlemler..
Uyarır. Eğer bunu anlamaz ise musibet verir.
Atalarımız çok güzel sözler söylemiş.
Bir musibet bin nasihatten iyidir.
Kraldan fazla kralcı olanlar Tayyip Erdoğan’ı milletten kaçırmaya başladılar.
Bir vanüsun içine sokmaya kalktılar.
Milleti, seçilmek için oya ihtiyaç olduğunu unuttular.
Zenginleştiler. Buna ramğen durmadılar.
Öyle ya, zenginleşirsin de bir yere yeter dersin.
Ta ki; İstanbul seçimlerine kadar, bu böyle oldu.
İstanbul seçimlerinin ardından Tayyip Erdoğan vanüsü kırdı, etrafını açtı, hem kırgınları kucaklamak hem de muhaliflerin de bu ülkenin menfaatine fikir sunabileceklerini düşünerek adımlar attı.
Halen daha atıyor.
Türkiye’nin milli meselelerini muhalefetle paylaşıyor.
Aradaki kırgınlıklar kalkmış mı?
Değil.
Ama siyaset Meral Akşener’in yaptığı gibi olmalıdır.
Eleştirilerini yaparsın sonra da ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı davet etmişse ona da icabet edersin.
Kuşkusuz DSP Genel Başkanı ile yine SP Genel Başkanını da saymak isterim.
Beştepe’deki etkinliğe katıldılar.
Sanatçıların farklı renklerden gelmesi.
Erdoğan’ın, Türk silahlı kuvvetlerinin görev başındaki 4 merkezine bağlanması, bunlar duygu dolu anlardı.
Zaman zaman eleştirsekte Türkiye’nin hakikaten güçlü bir lideri olduğunun göstergesidir.
Hava, Deniz, Kara birlikleri her türlü operasyona hazır.
Türk silahlı kuvvetlerinin bu güçlü yapısını kuranları da burada bir kez daha analım.
Keşke, günlük siyasi çekişmelere Cumhurbaşkanı milli meselelerin dışında girmese.
O da zamanla.
Belki 2023 ve sonrasında olacak.