Trabzonspor onu tanımayanlar için bir futbol takımı gibi görünse de aslında bir futbol takımından fazlasıdır. Trabzonspor paraya karşı emeğin, adaletsizliğe karşı adaletin, güçlüye karşı zayıfın, zengin karşı fakirin umududur.
Müesses nizamı defaatle yerle bir etmiş, kurulu düzene çomak sokmuş, kirli tezgahları yerle bir etmiş ve bu yaptıkları ile umudunu kaybetme noktasına gelenlere umut ışığı olmuş bir fikir hareketidir.
Şartlar her geçen gün biraz daha imkansız hale gelse de o hep bir çıkış yolu bulmuştur. Bazen transfer politikasıyla, bazen alt yapıdan çıkardığı gençlerle, bazen Afrika’dan Amerika’dan bulup getirdiği yeteneklerle hep yarışa tutunmuş, bu kirli düzende var olmayı başarmış bir kulüptür.
Tarihi büyük başarılarla dolu bu yaramaz çocuk yine tarihe bir not mu düşecek acaba diyerek statta yerimi aldım.
İlk yarı iki takım da dengeli, kontrollü bir oyun ortaya koydu.
Kendi saha ve seyircisi önünde baskılı, bunaltan bir oyun oynaması beklenen Galatasaray Trabzonspor’a ezici bir üstünlük kurdu diyemeyiz!
İki tarafta birbirinin hatasını kolladı ama iki tarafta olabildiğince itidalli davranınca ilk yarı pozisyonu zenginliği adına kısır, mücadele anlamında tatminkar bir oyuna sahne oldu.
İkinci yarıya neredeyse golle başlıyordu Trabzonspor. Zubkov’un uzak köşeye kafayla gönderdiği topta Uğurcan nefis bir kurtarışa imza attı.
70’de yine Zubkov Toreria’yı pazara göndererek güzel bir şut çıkardı bu sefer de direk gole izin vermedi.
Galatasaray fark atar, 3 fark olur, 5 fark olur diyenlere inat Trabzonspor güçlü bir oyunla skora tutunmaya başardı ve maç başladığı gibi sıfır sıfır berabere sonuçlandı.
Çocuklar tebrikler, uçan kaçan Galatasaray’a kendi saha ve seyircisi önünde geçit vermediğiniz için…