Dünyada sadece 50 kişide var: Rh null kan neden bu kadar önemli?

Tıbbın en nadir ama en hayati kaynaklarından biri, Rh null kan grubu. Her altı milyon kişiden yalnızca birinde rastlanan bu olağanüstü kan tipi, taşıyıcıları için hem bir risk hem de bilim dünyası için büyük bir umut anlamına geliyor. Özellikle bağışıklık tepkisini tetiklememesiyle dikkat çeken Rh null, kan nakli gereken acil durumlarda altın değerinde kabul ediliyor. Ancak ne yazık ki bu kan grubuna sahip kişiler sadece kendileriyle aynı gruptan kan alabiliyor. Bu da Rh null’u hem yaşamla ölüm arasındaki çizgide kritik bir faktör, hem de bilim insanları için çözülmesi gereken zorlu bir tıbbi denklem haline getiriyor.


Rh null neden bu kadar değerli?

Rh null’un tıpta bu kadar özel sayılmasının başlıca nedeni, alyuvarların yüzeyinde Rh antijenlerinin hiç bulunmaması. Normalde bu antijenler bağışıklık sistemini güçlü bir şekilde harekete geçirebilir. Ancak Rh null kanda bu antijenlerin yokluğu, özellikle acil kan nakli gereken hastalarda bağışıklık reaksiyonu riskini minimuma indiriyor. Bristol Üniversitesi’nden Hücre Biyoloğu Prof. Ash Toye’nin de belirttiği gibi, bu özelliğiyle Rh null, evrensel donör adayı olarak değerlendiriliyor. Ancak ne yazık ki bu kan grubuna sahip birey sayısı o kadar az ki, klinik ihtiyaçlar için bağış yapmak ya da uygun kan bulmak çoğu zaman imkânsıza yakın.


Rh null nasıl oluşuyor? Genetik bir sır

Rh null’un oluşumu, RHAG adı verilen gende meydana gelen mutasyonlardan kaynaklanıyor. Bu gen, kırmızı kan hücrelerinin yüzeyinde bulunan Rh proteinlerinin üretimini sağlıyor. Ancak genetik bozulma nedeniyle bu proteinler oluşmadığında, ortaya Rh null kan grubu çıkıyor. Bu nadir durum kalıtsal olarak geçiyor ve taşıyıcı bireyler ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalabiliyor. Taşıyıcıların, kan kaybı gibi acil durumlarda kendilerine uygun donör bulması büyük bir sorun yaratıyor. Bu nedenle uzmanlar, Rh null bireylerine kendi kanlarını önceden dondurarak saklamalarını öneriyor.


Laboratuvarda altın kan üretimi mümkün mü?

Bilim insanları, Rh null gibi nadir kan türlerini laboratuvar ortamında üretmenin yollarını araştırıyor. 2018’de Prof. Ash Toye ve ekibi, gen düzenleme teknolojisi Crispr-Cas9’u kullanarak antijenleri kodlayan genleri devre dışı bıraktı ve Rh null özellikleri taşıyan kırmızı kan hücreleri üretmeyi başardı. Ayrıca ABD, Kanada ve İspanya’daki farklı ekipler de kök hücrelerden Rh null benzeri hücreler üretme üzerine çalışmalar yürütüyor. Örneğin, Milwaukee’deki Versiti Enstitüsü ve Laval Üniversitesi bu alanda önemli adımlar attı. Ancak süreç son derece karmaşık. Alyuvarların laboratuvar ortamında olgunlaştırılması ve canlılıklarını korumaları, hâlâ büyük bir teknik engel olarak duruyor.

İncirin Faydaları Nelerdir? Sağlık İçin Neden Tüketilmeli?
İncirin Faydaları Nelerdir? Sağlık İçin Neden Tüketilmeli?
İçeriği Görüntüle

Klinik deneyler umut veriyor ama bağış hâlâ en güvenilir yöntem

RESTORE Projesi kapsamında geliştirilen laboratuvar üretimi alyuvarlar, sağlıklı gönüllülerde test ediliyor. Bu, laboratuvar kanının insanlar üzerinde denendiği ilk klinik denemelerden biri. Ancak uzmanlara göre bu teknoloji henüz yaygın kullanım için hazır değil. Prof. Toye’ye göre, şu anda bir koldan alınan kan, hâlâ en verimli ve güvenilir yöntem. Yine de Rh null gibi nadir gruplar için laboratuvar üretimi, gelecekte acil müdahaleler için hayati bir kaynak olabilir. Bilim insanları, günün birinde bu kanların yapay olarak üretileceği ve geleceğin kan bankalarında stratejik olarak saklanabileceği bir sistem hayal ediyor.


Bilim, “altın kan”ı anlamaya ve çoğaltmaya bir adım daha yaklaşırken, Rh null hâlâ tıbbın çözülmeyi bekleyen en gizemli kan gruplarından biri. Sizce bu tür araştırmalar gelecekte bağışa olan bağımlılığı ortadan kaldırabilir mi? Fikirlerinizi yorumlarda paylaşın.

Kaynak: KARAR