Bir Defaya Mahsus… Tektaş Almayın, Tablo Alın!
Hastanede yatarak tedavi olan ananeme televizyonda ki yayınlanan haber görüntüleri üzerine sordum. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı seviyor musun? Dedim…
Verdiği cevap –Sevmem mi, hemşerim oluyor. Tabi ki de
Bir Defaya Mahsus… Tektaş Almayın, Tablo Alın!
Hastanede yatarak tedavi olan ananeme televizyonda ki yayınlanan haber görüntüleri üzerine sordum. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı seviyor musun? Dedim…
Verdiği cevap –Sevmem mi, hemşerim oluyor. Tabi ki de seveceğim… Biz aynı tavanın balığıyız.
Geçen yıl 13-28 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da TAMEV vakfının düzenlediği, maddi gelirinin Trabzon da açılacak olan sanat müzesine bağışlanacağı YOLU TRABZON’DAN GEÇEN SANATÇILAR adlı bir sergi düzenlendi.
Hamit Görele, Zeki Kocamemi, Mahmut Cüda, Bederi Rahmi Eyüboğlu, Kayhan Keskinok, Orhan Peker, Mustafa Ayaz, Ali Candaş, Burhan Uygur, Süleyman Saim Pekcan, Ahmet Kalkan, Yusuf Katiboğlu, Haydar Durmuş, Ceyhan Murathanoğlu, Mehmet Özer, Abid Güner, Osman Zeki Demirkale ve günümüz genç sanatçılarından oluşan 75 ressamın 275 eserle katıldığı sergiye yoğun bir ilgi vardı o günlerde.
Açılış konuklarının arasında Volkan Konak, Kadir İnanır, Volkan Canalioğlu, Ergun Gürsoy ve Çetin Nuhoğlu gibi ünlü şahsiyetlerin bulunduğu serginin üzerinden neredeyse 1 yıla yakın süre geçmiş olmasından dolayı 2.sinin ne zaman yapılacağına dair bir araştırma yapmak üzere katılımcı ressam ağabeylerimden birini aradım. Yeni serginin akıbetini sorduğumda “ Bu yıl sergi yok! “ diyerek yaşadığı hayal kırıklığını anlatan ressam ağabeyimden duyduklarım karşısında hiç şaşırmamış olmama rağmen üzüldüm.
Evet, hiç şaşırmadım… Çünkü yine aynı bilindik o meşhur hemşeriliğimizi gösterdik.
Bedava kokteyle katılırız ama iş sanat eserine gelince bakar bakar sonra da çekip gideriz.
Bin bir zahmetle o sergiye katılan sanatçılar, satılan eserleri üzerinden sadece % 50 gibi bir bedel alarak diğer %50’yi Trabzon da açılacak olan sanat müzesine bağışlayacaklardı. Gelin görün ki katılan tüm eserlerden sadece ve sadece % 4 ‘ü satılmış. Yani geri kalan yüzde 96’lık eser olduğu gibi geri dönmüş.
Sergi esnasında sırf hava olsun diye janjanlı kartvizitlerini bırakarak sipariş verenler de bulunmuş. Sonra ki arayın da bulasınız o sipariş verenleri. Hepsi ortadan arazi…
Bunun dışında Trabzon sanatçısının yanında bulunarak sanatı destekleyen çok değerli Trabzonlular da olmuş. Özellikle Çetin Nuhoğlu ki serginin bütün organizasyon ve kırtasiye, matbaa giderlerini karşılayarak sergiye büyük maddi destek sağlamış. Ayrıca Ulusoy ailesi, Ergun Gürsoy ve Rasim Özkanca da sergiye katkıda bulunan Trabzon sevdalılarından. Bunun dışında İstanbul’u oturduğu yerden bile sallayacak güçte olan modern görünüşte ki iş adamlarımız “Biz ne anlarız resimden!” diyerek hiçbir şekilde alaka göstermemişler olaya.
Maddi katılımın fazlasıyla düşük olduğu bu sergide kime sorduysam “ Hüsrana uğradık ” diyerek sitemde bulundu.
Şaşırdım… Ne desem bilemedim. Sadece “Bir defaya mahsus tektaş almayıp, tablo alsalardı, bu sorun çözülmüştü” diyebildim…
Böyle mi olmalıydı? Bu kadar mıyız? Sanata değer veren, sanatçıyı destekleyen Trabzonlu sayısı bu kadar mıdır?
İş partizanlığa geldiğinde mangalda kül bırakmayan aydınlar bu kadar mıdır?
Hani nerede büyük iş adamlarımız? Vakıflarımız, derneklerimiz, kurumlarımız nerede?
Hangi vakfın, derneğin ya da işletmenin duvarında geçen yıl yapılan YOLU TRABZON’DAN GEÇEN SANATÇILAR sergisinden alınmış bir eser asılıyor? Ya da Trabzonlu bir ressamın yaptığı tablo asılıyor bunu çok merak ediyorum. Varsa böyle bir esere sahip kurum ve şahıs şimdiden tebrik ediyorum…
Aldığım duyumlara göre Trabzon da bulunan birkaç gurubun birbirlerinin önünü kesmek için kıyasıya mücadele ettiği yolunda bilgiler gelmekte bana. Rekabet, rakip olmak elbette hoş fakat birbirini acımasızca sekteye uğratmak, bu uğraşı içinde sanatı yok etmek hiç hoş değil. Zaten Trabzon’un dışındakiler ise her geçen gün biraz daha memleketlerinden uzaklaşırken elde kalanların birbirini hırsları yüzünden tüketmesi gelecek nesiller için büyük tehlikeler oluşturuyor.
Nerede kaldı bizim birlik beraberliğimiz?
Sormazlar mı bize; siz zaten birbirinizi yemekle meşgulken neyin sanatından bahsediyorsunuz diye?
Sadece Trabzon değil bütün Karadeniz halkı sanatla yoğrulmuşken…
Kâh güzel resim yapma, kâh güzel şiir yazma, kâh pratik zekâmızı yeteneğimizle birleştirip sözleri melodiye bulandırarak “Atma türkü atma “ kabiliyetine sahipken, birbirimize karşı bu duyarsızlığımız, birbirimizin kuyusunu kazma merakımız neden? Neden birbirimize destek olmuyoruz?
Sormazlar mı bize?
Hani biz birliktik…
Ya da öyle mi sanıyoruz?