Hayatımız bu şehirde geçti. Kim nasıl bir iş yapıyor biliyoruz. Emeğini ortaya koyan mutlaka kazanıyor. Haktan ve dürüst esnaflıktan ayrılmayan zaman içinde işini büyütüyor.. Pazarkapı Mahallesindeki tarihi surların hemen önünde bir çorbacı var. Temizliği ve esnafın güler yüzü mıknatıs gibi insanları çekiyor.

Bir aile ortamı oluşturmuş. Sadece çorba yapıyor.

Yaşı 50’nin üzerinde olanlar orada buluşuyorlar.

Limon, Sarımsak ve Sirke derken kimi Kolestrolü, kimi tansiyonu kimi de şekeri kontrol altında tutmak istiyor.

Gıda da artık güven çok önemli.

Zehirlenmeler arka arkaya. Zamanı geçmiş tavuklar düğünlere servis ediliyor ve insanlar hastaneye koşuyorlar.

O küçük ama lezzet durağı esnaf lokantasında Merkez Uğurlu Mahallesi muhtarı Bilal Kapucu ile karşılaştım.

Beraber de çıktık.

Sohbet ede ede molozda yürüdük.

Muhtara her seferinde soruyorum, ‘Muhtarım Caminiz bitti mi?’

Cani inşaatı rahmetli Fevzi Kurtoğlu’nun destekleri ile belli bir seviyeye gelmiş, orada kalmıştı.

Bilal bey, geçen yıl sağdan soldan buldu ve 14 milyon TL’lik bir yatırımla caminin içinin işlemesini nakkaşlara yaptırdı.

Şimdi Büyükşehir Belediyesi’nden ve Ortahisar belediyesinden destek bekliyor.

Ahmet Metin Genç, kendisine destek sözünü vermiş. Muhtar bunu bekliyor.

Pandemiden sonra inşaat malzemelerinin tümü bire 500 arttı.

Trabzon sahildeki Hanefi Hatun camisine Bakanımız Erdoğan Bayraktar 105 milyon TL’nin üzerinde harcama yaptı.

Molozun sülietini tamamen değiştirdi.

Gece ışıklar yardığında sanırsınız ki, her yer Lunapark.

Emeği geçenlere yürekten teşekkürler.

Uğurlu muhtarı, Türkiye’nin ekonomik, ahlaki ve vicdanı olarak toparlanması gerektiğini ifade etti.

Üretime dikkat çekti. Ara elemanın önemine değindi.

Şöyle: ‘Sanat lisesi sınavla öğrenci alırdı. Sınava köyden 10 kişi girdik. Sadece 3 kişi kazandık. Kazanamayanların çoğu sonradan Doktor ve Mühendis oldular. Şimdi sorunlu öğrencileri getirip sanat lisesine veriyorlar. Sanat lisesi mezunları okulu bitirdikten sonra motor söker takardı, marangozlar, kapı pencere yapardı. Şimdi öğrenciler elleri yağlanmadan ve tozlanmadan mezun oluyorlar.’

Muhtar, Türkiye’nin sorununu iyi yerden yakalamış.

Özeti şu, ‘Herkes beleş paranın peşinde’

Beleş para ne?

Ter akıtmadan kazanılan para, masa başı iş.

İddia, Bahis, Dolandırıcılık.

Ahmet Çakar, Gençliği kemiren en vahim olayın da internet üzerinden oynanan kumar ve bahis olduğunu söyledi.

Türk futbolu da kolay kolay temizlenmez dedi.

Bir yola girildi, yarım kalmamalı.