Cemil Meriç’e göre, Tanzimat’ın fikri temelleri, uzun zaman Viyana’da elçi olarak bulunan Sadık Rıfat Paşa tarafından atılmış. Bu Paşa’nın yakın dostu olan Avusturya devlet adamlarından Metternich’in, Gülhane Hatt-ı Hümayununda büyük etkisi olduğu iddia edilir. Bu Avusturya devlet adamının yazdığı ve Cemil Meriç’in tercüme ettiği mektubu, bugünleri anlamamızda önemli katkı sağlayacağı düşüncesiyle okuyucuların dikkatine sunmak istiyorum.

“İmparatorluk günden güne zayıflamaktadır. Onu bu hale getiren sebeplerin başında Avrupalılaşma zihniyeti gelir. Temellerini III. Selim’in attığı bu zihniyeti, derin cehaleti ve sonsuz hayalperestliği yüzünden II. Mahmut son haddine vardırır. Bab-ı ali’ye tavsiyemiz şudur: Hükümetinizi dini kanunlarınıza saygı esası üzerine kurunuz. Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman teb’a arasındaki en kuvvetli bağ, dindir. Zaman uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. İdarenizi düzene sokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın. Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. Bu kanunların temeli Hristiyanlıktır. Türk kalınız. Tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın. Hak bellediğiniz yolda ilerleyiniz. Batı’nın sözlerine kulak asmayınız. Siz ilerlemeye bakın. Adalet ve bilgiyi elden bırakmayın. Kısaca biz Bab-ı ali’yi kendi idare tarzının tanzim ve ıslahı için giriştiği teşebbüslerden vazgeçirmek istemiyoruz. Ama Avrupa’yı örnek olarak almamalıdır. Avrupa’nın şartları başkadır, Türkiye’nin başka. Avrupa’nın temel kanunları Doğu’nun örf ve adetlerine taban tabana zıttır. İthal malı ıslahattan kaçının. Bu gibi ıslahat Müslüman memleketlerini ancak felakete sürükler. Onlardan hayır gelmez sizlere.”(*)

Tarih tekerrürden ibarettir. Çünkü tarih hep tekrar ediyor. Hatta devam ediyor. Bugün ülkemizde olup bitenler, bu mektubun yazıldığı tarihten farklı gözükmemektedir. Ama tarih, ibret alınmadığı için tekerrür eder. İbret almayı bilmezsek, tarih hep aynı minval üzere tekerrür edecektir.
 
 Ne diyor bu mektup? “Türk kalın!..” Avrupa’yı örnek alarak Türk kalınamayacağının altını çiziyor bu Batılı devlet adamı. Bizse Avrupalı olmayı temel hedeflerimiz arasına koyarak “çağdaşlaşacağımızı” sandık; olmadı!.. O halde!.. Burada Mevlana’nın “pergel metaforunu” hatırlayalım. Diyor ki Mevlana; “Ben pergele benzerim. Bir ayağım kültürümde sabit durur, diğer ayağımla bütün dünyayı dolaşır, hikmete dair bir şey bulduğumda onu alır, kültürüme uyarlarım.” Bizim kültürümüzde “Hikmet, benim yitik malımdır, nerede bulursam alırım.” düsturu da var ya… Ne yazık ki kendi değerlerimiz ortada dururken hep Batı’nın değerlerini “değerli” sandık… Geldiğimiz noktada Batı’yı nasıl okuyacağız? Bu mektup, bize bu okumada yardımcı olabilir mi? Belki…
(*)C. Meriç(2004). Bu ülke. İletişim Yayınları, İstanbul