Başbakan, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret etmiş. Sınıfın birinde öğrencilerle tanışmış. O karizmatik duruşuyla, beden dilini de kullanarak konuşma yapmış. Etkili konuştuğunu düşünerek "Sorusu olan var mı?” demiş. Temel "Ben size 3

Başbakan, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret etmiş. Sınıfın birinde öğrencilerle tanışmış. O karizmatik duruşuyla, beden dilini de kullanarak konuşma yapmış. Etkili konuştuğunu düşünerek "Sorusu olan var mı?” demiş. Temel "Ben size 3 soru soracağım" demiş. 1.Bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken, oylarınız nasıl oldu da arttı? 2.Özelleştirme adı altında, bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı? 3.Bu paralar nerede? Tam bu sırada zil çalmış. Başbakan "2.derste devam ederiz" deyip çıkmış. Derse yeniden girince "Nerede kalmıştık" diye sormuş. Bu sefer Dursun ayağa kalkmış "Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız" deyince, Başbakan "İyi tekrar sorun bakalım" demiş. Dursun "size 5 sorum olacak" demiş. 1.Bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken, oylarınız nasıl oldu da arttı? 2.Özelleştirme adı altında, bütün önemli kurumlan yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı? 3.Bu paralar nerede? 4.Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı? 5.Temel nerde? Evet, Yazıyı yazdığım saatlerde seçim sayımı devam ediyordu. Sandıklar yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Aslında fazla değişen bir şey yok gibiydi Üç aşağı beş yukarı aynıydı. AK Parti önde gidiyor, CHP ve MHP kovalıyordu. Belli ki Milliyetçi muhafazakârlar yine partilerine sahip çıktı. Muhafazakarlar partilerine sadıktırlar Liderlerine karşı vefalıdır Kolay kolay terk etmez. Sonuna kadar giderler. Ama sırası geldi mi 20 kattan aşağı bırakmasını da bilir. Ne zaman liderlerinden umudunu keserse rüzgârın yönünü başka yöne çevirir. Yeni arayışların içerisine girer. Çok uzakta değil yakın siyasi tarihimize bakalım. ANAP’ta öyle olmadı mı? DSP’de öyle olmadı mı? Ve diğer partilerde Turgut Özal Başkanlığındaki ANAP yüzde 47’leri görmüştü. Sonra sana yağı gibi erimeye başlamıştı. Yüzde 38’lere, yüzde 20’lere sonra da ani bir düşüşle yüzde 5’lere düşmüştü. Sonra da yok olup gitmişti. Demokratik Sol Parti’de de öyle. Koalisyonun oluştuğu seçimlerde Bülent Ecevit Başbakanlığı’ndaki DSP yüzde 23’lerden yüzde 1’lere çakıldı. Bir daha da esamesi okunmadı. Kesin seçim sonuçları belli olduğu zaman ortaya çıkacak olan oy oranları ile her parti kendine çeki düzen vermeli. Her lider kendi hesabını yapmalı. Yüksek oy şımartmamalı. Yüzde 40’ın üzerindeki oy güç zehirlenmesine yol açmamalı. Bu millet her ne kadar vefalı ise de sırası geldiğinde ders vermesini de bilmiştir. Seçilen tüm belediye başkanlarını kutluyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun. Önümüzdeki sürecin 17 Aralık gibi operasyonsuz, ayakkabı kutusuz, rüşvetsiz, şikesiz, fıkramızdaki gibi Temel’in aniden ortadan kaybolmadığı faili meçhulsüz, bir dönem olmasını temenni ediyorum.