Yeri gelince anlatırım.
Bir yolcu gideceği yerin yabancısıdır.
Haliyle tarlada kazımakta olan köylüye önce selam verir,
Sonrada varmak istediği adrese ne kadar zamanda varabileceğini sorar.
Selamı alan köylü zamanlı soruya cevap vermez.
Sinirlenen yolcu çaresiz yürümeye devam eder.
Köylü arkasından bakar ve
"Böyle gidersen 2 saatte varırsın" der.

İşte o misal,
Seçim çalışmalarını bu tempoyla sürdürebilirsen,
O koltuğa varırsın Zorluoğlu.
Çünkü arkanda Ak parti potansiyeli var ve buna rağmen
Bağımsız bir aday gibi çalışıyorsun.
Etrafında kalabalıklarla.
Güçlü aday görüntüsü veriyorsun.
Ayrıva,
Basında ve sosyal medyada gümbür gümbür görseller ve haberler...
*
Peki rakipleriniz;
Onlardan ses/seda yok.
Mesela Asfalt Prof. Atakan Aksoy Büyük şehir Belediye Başkanlığına aday,
Ama ne ses var ne görüntü.
Maddi imkanları yeterli olmayabilir.
Olur ya,
Basın yeterli ilgi göstermeyebilir.
Ama partililerle halkı dolaşmak,
Bu ziyaretlerin sosyal medyada paylaşılmasında bir mani olmasa gerek.
Yok, gördüğüm o ki,
Kazanmak için mücadele hırsı yetersiz.
Sonuç,
İşte o köylünün yolcuya dediği gibi,
Sayın Murat Zorluoğlu,
"Böyle gidersen"
31 Martta o koltuğa varırsın.
NEREDE
Evet,
Taka Gazetesinde 6 yılı doldurdum.
Binlerce karikatür çizdim.
2 bin civarında manşete imza attık.
Sık sık, siyasilerin vaatlerine bakarak,
"Demir yolu gelecek!
Çevre yolu yapılacak!
Yatırım adası yolda!" Dedik.
*
"2. Havaalanı olmazsa olmaz!" Dedik.
"Bizim de Şehir Hastanemiz olsun!"
İstedik.
Ne oldu?
Hiç bir şey.
*
Yine seçimler arifesindeyiz.
Yine siyasiler meydanlarda...
Yine cek/caklar başlayacak.
Yani umutlar tekrarlanacak.
Görülen o ki,
Yine yıllar boşa akacak.
*
Çünkü,
Umutsuzum.
Hem de 4 Bakanımıza,
Bir de eniştemize rağmen.
*
Umarım,
Hatta çok da arzularım.
Ki,
Yanılmış olayım.
Beş yıl sonra,
Trabzon bu vaatlerdeki umutlarına kavuşmuş olsun.
TRABZON YEŞİL FAKİRİ
Evet,
Trabzon Karadeniz'in sahil kenti ve maalesef yeşil fakiri.
Yani varlık içinde darlık.
Öyle ya,
Yeşilin bin türlüsünün hayat bulduğu Trabzon'da,
Kişi başına düşen yeşil alan,
Ankara'dan,
Konya'dan,
Bursa'dan çok daha az.
Tuhaf ama gerçek.

Bu tuhaflığın dönüşüm projeleri ile bir an önce giderilmesi lazım.
Yoksa Trabzonlu,
çocuklar,
Gençler ve yaşlılar da yeşillikler içerisinde mutlu yaşamayı hak etmektedirler.
Seçilmek için kapı kapı dolaşan,
Belediye Başkan adaylarımızdan,
Daha yeşil bir Trabzon sözünü almadıkça,
Adaylara karşı sandıkta cimri olmak hakkımızdır,
Unutmayın .
POŞET VE REKLAM
Kent yaşamı bu,
Arabanızı park edecekseniz,
Bunun bir bedeli olmalı.
*
Susamış iseniz ve su içmek istiyorsanız,
Bunun da bir bedeli olmalı.
*
Bir yerden bir yere gideceksiniz ve bir araca binecekseniz,
Bunun da bir ücreti olmalı.
*
Diyecek bir şey yok;
Çünkü kent yaşamı,
Kent kültürü böyle emrediyor.
*
O bakımdan,
Bir hizmet alıyorsanız,
Bu bir poşet de olsa,
Bir bedel ödenmelidir.
*
Ancak önceki gün konuyla ilgili bir röportajda vatandaş,
"Madem benden poşet için para alacaklar.
O zaman o poşette,
İlgili firmanın reklamını görmek istemiyorum."
Diyor.
Bence bu vatandaş da,
Çok haklı.
*
Evet,
Bu ifadede haklılık yok değil.
Reklamı,
Benim bedelini ödediğim poşete yapmak,
Çok da etik değil.
Öyle ya ben hem senin reklamını yapacağım,
hem de poşete para ödeyeceğim.
Bu haksızlıktır.
FIKRA
Hoca Nasrettin,
Parasını geri istemek için defalarca kapısını çalan alacaklısına kapıyı açmış ve
-Yakında, demiş;
yakında paranı ödeyeceğim.
-Hocam yakında ama ne zaman?
Hoca:
-Dinle bak…
Bizim duvar kenarına yol boyunca çalı tohumu ektim.
Tohum ilkbaharda yeşerecek ve çok çalımız olacak…
Alacaklı:
-Evet, şüphesiz!
Sonra?
*
Hoca:
-Bu çıvardan çok koyun sürüsü geçer.
Tabi geçerken koyunların yünleri çalılara takılacak.
Ben de yünleri toplayacağım.
Bizim hanım bunları eğirip ip yapacak.
Sonra gerisi kolay!
Ben de pazara götürüp satacağım ve
paranı geri ödeyeceğim.
*
Alacaklı adam bu saçma plan üzerine kahkahayı basar.
Bunun üzerine Hoca:
-Parayı avucunda hazır hissedince nasıl da gülersin, değil mi,
Seni köftehor seni..
HAKLISIN ERGUN
Bizim Ergun,
Sessiz/sakin ve saygılı bir adamdır.
Dün sabah Gazetede sesi hayli yüksek çıkınca kulak verdim.
*
Ergun diyor ki,
"Yahu patates soğan 4 lira 5 lira.
Kimsede ses yok.
Poşet 25 kuruş olmuş,
Ülkede yer yerinden oynuyor..."
*
Ergun çok daha fazla şeyler anlattı.
Ama ben bu kadarını aktarıyorum.
Haklısın Ergun'um.
Vallah haklısın...